Klişe // Sekai

19. Bölüm

Üzerimdeki smokinin görünmeyen tozlarını sirkeledim. Sanki birisi beni izliyormuş gibi bir his sürekli üzerimdeydi. Ve bu duygu huzursuzca kıpırdanıp durmama sebep oluyordu. Üstüne üstlük bir de yüzümü huylandıran bir maske takmıştı Baekhyun yüzüme. 

Bir kere daha neden bir iç çamaşırı mağazasının lansımanında olduğumu sorguladım. Etrafta "neredeyse" iç çamaşırlarıyla dolaşan garsonlar ve smokinleri ve maskeleriyle farklı boylardaki aynı insanlardan başka hiç kimse yoktu, şüphe uyandıran kimse yoktu.

"Birazdan kameraları hacklemiş olurum." Baekhyun'nun mekanik sesi kulağıma ulaştığında bir elim cebimde elimdeki şampanya bardağını inceliyordum.
"Yarım saat önce de aynısını söylemiştin Baek" dikkat çekmemek için sesimi olabildiğince kısık tutarak konuştum ve şampanyamdan bir yudum aldım. İyice ısınmış olan şampanyanın artık içilmeyeceğini anladığımda elimdeki bardağı geçip giden garsonlardan birine bıraktım.

"Kim Jongin?" Adımı duymamla arkamı dönerek bana doğru gelen adama baktım. Benden kısa görünüyordu maskeden yüzünü tanıyamamıştım ancak içimden bir ses yüzünü zaten bilmediğimi söylüyordu. Zira sesini de çıkaramamıştım.
"Tanışıyor muyuz?" Rol icabı çattığım kaşlarımı yavaşça gevşettim onu izlerken.

"Chen" derken elini bana uzattı. Yüzündeki gülümsemesine karşılık verirken ben de elimi uzattım.
"Benim adımı zaten biliyorsun"
"Ahh evet! Ve çok daha fazlasını biliyorum. Sehun senden çok fazla bahsediyor."
Kaşlarımı tekrar çatmıştım. "Öyle mi? Oysa ben Sehun'nun senden pek hoşlandığını söyleyemeyeceğim."

Chen'den neşeli bir kahkaha yükseldi. "Tabiki benden hoşlanmıyor. 'Dostumun düşmanı düşmanımdır' değil mi?"
Chen'e anlamsız bakışlar atarken onun garsonun birini çağırmasını izledim. İkimize de birer martini uzattıktan sonra yanımızdan ayrıldı.

"Neden buradasın peki Chen?" Sehun benim aksime ondan hiç bahsetmemişti ve ne iş yaptığını da bilmiyordum açıkçası. "Merakımı mazur gör. Sehun senden pek bahsetmedi. Beni yanlış anlamanı istemem."
"Önemli değil Jongin. Ben işsiz bir arkadaşımın peşinden buraya sürüklendim. Şimdi de ekildim."
"En azından buradan kaçabilirsin ben iş için buradayım ve hiçbir yere kaçamıyorum." dudaklarımı büzerek içkimdeki zeytinlere baktığımda Chen tekrar güldü.

Tam bir şey söylemek için ağzını aralamıştı ki cebinden gelen sesle ikimiz de Chen'nin ceketine baktık. Bir tür alarm sesine benziyordu. Chen yüzündeki gülümsemeyi silmeden ceketinin iç cebinden bir telefon çıkardı. "Sesini duyamadığım için böyle bir çözüm deniyorum." diyerek telefonu kulağına yasladı. Bana gülümseyerek işaret parmağını kaldırarak birazdan geliyorum diyerek yanımdam uzaklaştığında uzun zamandır konuşmayan Baek'in sesini tekrar duydum.

"O da kimdi?"
"Sehun'nun arkadaşlarından biri"
"Sehun'nun Luhan'dan başka arkadaşı mı varmış? O huysuza katlanabilene madalya verilmeli"
"Ben ne oluyorum bu durumda?"
"Sen nirvanasın"
"Gevezeliği bırak da girdin mi sisteme onu söyle."

"Nerdeyse giriyordum ama bir şey sürekli beni engelliyor. Güvenlik sistemiyle alakalı bir şey değil. Bu ya başka bir program ya da birisi elle beni engelliyor. İkinci seçeneğin doğru olduğunu düşünüyorum. Benden daha zeki bir program olması çok zor."
"Tabi ortalık senden iyi hacker kaynadığı için ikincisi daha olası."
"Kai!"
"Eşime huysuz demeseydin sen de"
"Senin de koca bir bebek olduğunu unutmuşum."
"Napıcaksın şimdi?"
"Oraya geliyorum. Elle kontrolü yapan kişiyi bulmalıyız. Beni engelleyen her kimse  nişancımızla çalışıyor olmalı."
"Bizim backup ımız kim olacak o zaman. Bilgisayar başındaki adamımız olmadan göreve mi çıkıcaz?"
"Durumu dramatikleştirme sen hiçbir zaman backup la çalışmazsın. Çönkö Kai yölnöz çölöşör."
"Ama ben seninle çalışmaya alışmıştım. Böyle hiçbir şeyi benim yapmam gerekmiyordu."
Baekhyun bana cevap vermemişti. Ona gözlerimi devirirken bu hareketimi gören oldu mu diye etrafıma bakındım. Ama herkes kendi halinde sohbet ediyordu. Hala şüpheli bir durum ya da kişi görünmemişti. Hedefi mankenlerden biri de olabilirdi. Bu yüzden mankenler ortaya çıkmadan Baekhyun'nun onu bulmasını umuyordum.