21. Bölüm

771 87 26
                                    

Bana hikaye hakkındaki fikirlerinizi söyleyin. Çünkü benim için çok önemliler 😙😙😙 iyi okumalar 😉 bir de bundan sonra kimin ağzından yazıyorsam onun resmini parçanın başına koyma kararı aldım ama eğer kafanız karışırsa eskisi gibi isimlerini yazarım 😙 tekrardan iyi okumalar 😊

 Çünkü benim için çok önemliler 😙😙😙 iyi okumalar 😉 bir de bundan sonra kimin ağzından yazıyorsam onun resmini parçanın başına koyma kararı aldım ama eğer kafanız karışırsa eskisi gibi isimlerini yazarım 😙 tekrardan iyi okumalar 😊

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Chen'nin elinin paltalonun arkasına gittiğini gördüğümde ondan hızla davranıp silahımı çektim.
"Silahını indir! Ateş edersen seni öldürürüm"
Chen tekrar güldü "Ben ölmüş olurum ama o da benimle birlikte ölür."
"Acaba biraz sakin mi olsak?" Xiumin'nin sesi bir kulağımdan girip diğerinden çıktı.
"Benden hızlı ateş edebileceğini mi sanıyorsun?"
"Sehun'nun kocasının kafasını önüne attığımdaki yüzünü çok merak ediyorum." derken silahını bana çevirdi. "Ama onu asıl yıkacak olan Kai ile evli oluşu olacak. Gerçekten söylediklerinden daha kötü bir ajansın Kim Jongin"

"Ajanlığımı sorgulamak sana mı kaldı?"
Chen bu gece attığı diğer kahkahaların aksine alaycı bir şekilde güldü. "Bırakalım da Kai halk efsanesi olarak kalsın."
"Sen kime halk efsanesi diyorsun?!" Benim yerime tepki veren Baek de silahına saldırıp Chen'e doğrulttuğunda oyuna Luhan'da karışma kararı almıştı. Silahının namlusu Baek'e doğru kaldırdığında silahımı Chen'den Luhan'a çevirdim.

Açıkçası sivillerin oluşu ateş etmememin en önemli sebeplerimden biriydi. Ancak insanların çoktan kaçışması gerekmiyor muydu? Sonuçta mekanda birbirine silah çekmiş bir topluluk vardı. Aramızdaki gerilimden elektirik kaçağı gibi ses çıkacaktı nerdeyse.

"Bana da silah vermiş olsaydın eşitliği bozabilirdim." Chanyeol bilmiş bir ifadeyle Chen'e doğru konuştuğunda öfkeli bakışlar kazanmıştı sadece. Ortam iyice gerilirken kimseden çıt çıkmıyordu.

Chen ve Luhan'nın her hareketini izliyor aynı zamanda da Chanyeol'un silahsız oluşunu da hesaba katarak olası bir çatışmadan nasıl çıkarız onu düşünüyordum? Xiumin'nin kimin tarafında olacağı aşikardı. Bu da bizi sayıca az konuma itiyordu. Ayrıca Yeol'un silahsız oluşu onu da korumak zorunda olduğumuz anlamına geliyordu.

"Yeter artık! Kesin şunu!" Xiumin bitirdiği içkisini tezgaha bıraktı. Göz ucuyla barmeni kontrol ettiğimde çoktan gittiğini fark ettim. Mekan boşalmıştı. Bu yüzden kimseden ses gelmiyordu. Böyle şeylere alışkın bir yer olmalıydı.
"Karışma Xiu!"

Xiumin sakin adımlarla yerinden ayrıldı ve benimle Chen'nin silahının arasına girdi. "İndir silahını Chen"
"Çekil Xiu" Chen dişlerini gıcırdatarak söylemişti.
"Lütfen Jongdae?"
"Bunu bana neden yapıyorsun?!" diye bağırırken silahını yere fırlattı Chen. Boşta kalan elleri anında saçlarına gitti.

Chen'nin yerdeki silahına bakarken ben de kendi silahımı indirdim. Birkaç dakika içinde sanki az önce birbirine silah çeken ekip biz değilmişiz gibi duruyorduk şimdi. Tabiki gergin hava hala bizimleydi.

Klişe // SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin