24. Bölüm

755 84 27
                                    

Başlamadan önce eğer tanıtımı okumadıysanız büyük ihtimalle okumuşsunuzdur ama yine de uyarmak istedim bu bölüm biraz kafa karıştırıcı gelebilir

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Başlamadan önce eğer tanıtımı okumadıysanız büyük ihtimalle okumuşsunuzdur ama yine de uyarmak istedim bu bölüm biraz kafa karıştırıcı gelebilir. İyi okumalar 😘😘😘

"Jongin?"
"5 dk daha" boğuk sesiyle mırıldandı.
"Bu kaçıncı 5 dakika?" şakayla karışık sitemimin ardından dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Gözlerini kırpıştırarak araladığında çok güzel görünüyordu. Her sabah güzel görünürdü. Hayır hayır o her zaman güzel görünürdü. Uyku severdi ama beni daha çok severdi biliyorum.

"Saat kaç?" diye mırıldandı yarı uykulu haliyle.
Kafamı boynuna gömdüm. Nefesim boynunu gıdıklıyordu biliyorum. Ama kıkırdamasını seviyordum.
"Dokuza gelmek üzere" dediğinde dudaklarımı bilerek boynuna sürtmüştüm. Normal bir zamanda olsa çok daha başka şeyler yapmaya başlayacağımız bu dakika da beni üzerinden atmış ve hızla yataktan çıkmıştı Jongin. Ona dudaklarımı büzük yavru köpekler gibi bakmak istiyordum ama erkeklik gururum vardı işte.

Kendini hemen banyoya attı. O banyodayken telefonumu kontrol ettim. Kris den gelen mesajı gülerek okuduktan sonra kapatıp yerine koydum. Bana dönüp bakmayacağını bildiğim iikolik sevgilim için yatağa uzandım. Dirseklerim üzerinde yarı doğrulmuş bir şekilde yatakta banyonun kapısını izliyordum. Ayaklarımdan birinin dizini kırmış, ayağımı öteki dizimin yanına kadar çekmiştim. Altımda sadece siyah baksırım vardı ve mermeri anımsatan süt beyazı tenimle mükemmel bir kahvaltı gibi görünmeliydim. Kim olsa bu teklife gözü kapalı gelirdi. Ama o alt dudağını dişleri arasına almış ısırıyordu. Yüzümde çok yaramaz bir gülümseme vardı.

"Beni uyandırmalıydın."
"Seni uyurken izlemeyi ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun. Uyurken çok güzel gözüküyorsun. Aynı bir sanat eseri gibi"
"Uyanınca çirkin oluyorum yani?"
"Onu demek istemediğimi biliyorsun"

Gözleri gözlerimde bekledi. Dudakları ısırmaktan kızarmıştı. Bu yaptığı tamamen haksızlıktı. İşkoliklik içine işlemişti. Neden benim esmer bombam bitter çikolatam kahve çekirdeğim işkolik olmalıydı ki. Soyunma odasına girip gözden kaybolurken sıkkın bir nefes verdim dışarı.

"Bu akşam derginin partisi var biliyorsun. 7 gibi gelip seni alırım"
Dudaklarını büzdüm. Gitmeyi gram istemiyordum yine de bu haline hayır diyemiyordum. "Gitmek zorunda mısın? Yani altı üstü bir editör yardımcısısın. Yokluğunu fark edeceklerini sanmıyorum. Evde kalalım. Çok daha eğlenceli olacağını garanti verebilirim. "
"Aklımı çelmeye çalıştığını biliyorum ama hayır, o partiye gidilecek." Nasıl olsa ben seni akşam ikna etmenin bir yolunu bulurum.
"Akşam görüşürüz."
"Görüşürüz"

Jongin çıktıktan sonra telefonu açıp Tao'dan olanları öğrenmiştim. Yeni gelen çocuk ve beni arayan ajan sorunsalı arasında bir şeyler zırvalamıştı da dinlememiştim. Hemen gelmezsen Luhan'nın cesedini teşise morga çağırırlar demişti en son Tao. Sonra da yüzüme telefonu kapattı. Lükse bak be. Benim telefon numaram için neler yapacak insanlar var adam yüzüme telefon kapatıyordu.

Klişe // SekaiWhere stories live. Discover now