9. Bölüm

930 101 18
                                    

#Luhan

Kai ismi Xiumin'nin dudaklarından çıktığında ister istemez gerilmiştim. Beni arayan adamla aynı ortamda bulunmak beni biraz heyecanlandırmıştı. Belki de bu korkuydu. Xiumin'nin çalıştığı tek ajanın Kai olduğunu bilmiyordum. Dolayısıyla onun hayatını kurtaran adam da Kai'dı. Ve ben birkaç saniyeye kadar o ajan gelse de Xiumin'i kurtardığı için teşekkür etsem diye beklemiştim.

Endişelerim bir yana onu görmek istiyordum. Ama birden arkamı dönmek tuhaf kaçacağından yanımıza gelmesini bekledim. Nasıl olsa aradığı kişinin ben olduğumu bilemezdi. Ve benim onun yüzünü görmem demek onun için son anlamına geliyordu. Onu yerde ararken gökte bulduğuma inanamıyordum. Xiumin'i koruduğu için ona minnettarım. Yalnız benim mesleğim duyguları kabul etmiyordu.

Yanıma varan bedene göz ucuyla bakmak için hafifçe kafamı çevirdim. Jongin'i görmemle birden şaşkınlıkla adını söyledim. Aynı tepkiyle bana karşılık verdiğinde sanırım kafası karışan tek biz değildik.

***

Xiumin kocaman bir kahkaha attı.
"Sehun'la mı evlisin" diye ekledi kahkahalarının arasında. Kabul ediyorum komik bir durumdu. Şehrin en büyük mafyasının gizli silahı Oh Sehun ve tek vakası sonuçsuz kalmayan hükümetin yeni gözbebeği Kim Jongin evliydi. Sehun onunla tanıştığı ilk dakikadan itibaren onu mafyadan olabildiğince uzaklaştırmıştı. Öyle ki Sehun'nun evli olduğunu Kris, Tao, Lay, Chen ve benden başka kimse bilmiyordu. Şimdi bir de Xiumin biliyordu. Kendinden bile sakındığı kocası şimdi Sehun'nun peşindeydi. Bu hayatın bize attığı tekmesi miydi? Yoksa tanrının öldürdüğümüz onca can için intikam şekli mi?

"Bu kadar komik olan ne hyung?"
"Sadece Sehun hiç de evlenecek biri gibi durmuyordu." Jongin omuz silkti ve Xiumin konuşmaya devam etti "Değil mi Lu? Eski sevgilinin eşiyle yan yana olmak tuhaf değil mi?"
Jongin de ben de farkındaydık ki Sehun'la ilişkim geçmişte kalmıştı. Çoktan aştığımız bir konuydu. Ama Xiu birden konuya dalınca ikimizde tuhaf tuhaf birbirimize bakmaya başladık.
"Yapma Xiu, Sehun'a karşı içimde hiçbir şey olmadığını biliyorsun. Biz sadece sıkı dostluğumuzu yanlış yorumlamıştık. Ve şuan Jongin'le mutlu olduğu sürece (ki bana göre bu mutluluk uzun değildi) ben de onlar adına mutluyum." En sonunda gülümseyerek Jongin'e baktım. Aynı gülümsemeyle bana karşılık verdi.
"Aranızda bir şey olmadığını biliyorum Luhan. Ve desteğin için teşekkür ederim. Yalnız fark ettiğin gibi bütün bu ajan işlerinden Sehun'nun hiçbir haberi yok. Ve öyle de kalmalı. Ona ne kadar değer verdiğini biliyorum ama bu durumdan uzak kalmalı."
Ben tam Sehun'nun bütün bunları bilmeye hakkı var temalı nutuğuma başlıyordum ki Xiu benim yerime konuştu. "Tabiki Jongin. Luhan'a kefil olduğumu söylemiştim. "

"Bu kadar benden bahsetmek yeter. Şimdi sıra sende Luhan? Xiumin hyung senin eski bir asker olduğunu söyledi."
"Evet öyleydim. Görevli olduğum bölükte bir yangın çıkmıştı. Yangın bilerek çıkarılmıştı ve hayatta kalan tek kişi bendim. Benden şüphelendikleri için ordudan uzaklaştırıldım. Davam hala devam ediyor, bir sonuca varamadılar. Suçsuz olduğum ortaya çıksa bile bu saatten sonra orduya geri döner miyim? Orasını bilemem. Ama böyle bir haksızlığın sonunda bu barda Xiumin ve Chen'le tanıştım. Daha sonra Sehun'la. Ve şimdi de buradayım. Özetle böyle işte hikayem."
"Sehun eski bir asker olduğunu biliyor yani?"
"Evet ben ondan asla bir şey saklamam" dedim imalı bir şekilde. Biranda sesimi kontrol edememiştim. Jongin yüzü anında düştü.

Birkaç dakikalık sessizliğin ardından (sessizlik derken bizim sessizliğimizi kastediyorum yoksa barda çalan müzik kulaklara zarar) Xiumin konuştu. "Bu kadar sohbet yeter. Bana getirdiğin kurşun nerde? Bir bakalım"
Jongin hemen elini ceketinin cebine atıp poşeti ve eldivenleri Xiumin'e uzattı. Kurşunda parmak izi kalması onun için sorun çıkarabilirdi. En azından Jongin Xiumin için oldukça düşünceli davranıyordu. 

Klişe // SekaiWhere stories live. Discover now