27. Bölüm

811 84 43
                                    

Sehun ateş etmek için silahın başına geçtiğinde hala bunun bir kamera şakası olmasını bekliyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sehun ateş etmek için silahın başına geçtiğinde hala bunun bir kamera şakası olmasını bekliyordum. Jongin'nin yıllardır bahsettiği canından kıymetlisi Oh Sehun bu Oh Sehun olamazdı. Oh Sehun yaygın bir isim olmalıydı. Jongin'nin düğününe gidememiştim çünkü o sırada görevdeydim. Sehun'u hiç görmemiştim yani içimde hala bir umut vardı. Suho'dan da henüz bir cevap gelmemişti. Gönderdiğim resimleri Jongin'e göstereceğini söylemişti sadece. Baekhyun'la acilen görüşmeliydim sanırım.

"Yeni çocuk!?"
"Efendim?"
"Ne düşünüyorsun sen?"
"Özel sorular sormuyoruz sanıyordum birbirimize"
"Özel bir soru değil bu mankafa. Ateş edicem ama temiz bir açı bulamıyorum çünkü lanet olası korumanın biri hemen önünde duruyor. İlk ateş edişimde bütün korumaları toplarım bu yüzden adamı vuramadam ayrılmak zorunda kalırız. Bu yüzden korumayı sen vuruyorsun." Durdu ve beni süzdü "umarım silah toplamayı biliyorsundur" derken arka taraftaki gitar kutusunu işaret etti gözleriyle.

"Evet efendim biliyorum" hızla kutuya ulaşıp içindeki ikinci silahı toparladım. Birden farklı parçadan oluştuğu belliydi. Demek bu şekilde bizi yanıltıyorlardı her seferinde. Biz hiçbir zaman bir keskin nişancı aramamıltık.

"Umarım beni bu baş belasıyla bırakacak iyi bir işin vardır Lu"

"Umarım beni bu baş belasıyla bırakacak iyi bir işin vardır Lu"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sehun gittiğinden beri evi 3 kere taramıştım. Benim sakladıklarım dışında 4 silah 5 tane de şarjör bulmuştum. 2 tane de gaz maskesi vardı. Sanırım ikinci gaz maskesi bir şey olursa diye benim içindi. Nasıl da düşünceliydi. Mesela ben birlikte ölürüz diye gaz maskesi saklamamıştım. Ama yerini bildiğim iyi olmuştu.

Üzerimi değiştirdikten sonra Xiumin'e mesaj atıp kendimi evden attım. Daha fazla silah bulursam kafayı yiyebilirdim. Xiumin'nin yerini değiltirdiğini hiç sanmıyordum. Yine de oraya geldiğini haber vermek istemiştim. Konuşmaya ihtiyacım vardı. Baek ya da başka bir ajanla konuşamazdım çünkü verecekleri cevabı biliyordum ve kalbim bunu kabul etmiyordu.

Bara geldiğimde Xiumin'i her zamanki masasında otururken buldum. Yüzünde çok ciddi bir ifade vardı. Sanki konuşacağım konuyu biliyormuş gibi gerilmiştim.

Klişe // SekaiWhere stories live. Discover now