1.7

3.7K 265 122
                                    

•Taehyung

Derin nefes alıp etrafı süzdüm. Dün gece çok fena kirletmiştik. Jin hyungun annesi ne kadar kafa dengi falan olsa da dağınıklığa falan asla dayanamaz, dağınıklık gördüğünde ağzımına ederdi. Bu yüzden
ondan fırça yemek istemediğimizden gelmeden önce evi pırıl pırıl yapardık.

Fazla oyalanmamak adına elime bir poşet alıp koltukların üzerindeki cips paketlerini aldım. Bir tanesinin tam bitmediğini görünce hızla kalan cipsleri ağzıma tıktım ve boşalan paketi de poşete attım. Yerdeki binbir aburcubur paketini de aynı şekilde diğerlerinin yanına atınca poşeti olabildiğince küçültüp duvarın köşesindeki çöp kutusuna bir basketbolcu misali attım. İsabet edince ufak çaplı bir sevinç gösterisi sergileyip işe devam ettim.

Kilerden süpürgeyi alıp yerlerde ne olduğu belirsiz şeyleri süpürdüm. Yerlerinden kayan koltukları yerlerine itip şöyle bir salonu süzünce toplandığına karar verdim ve mutfağa geçtim. Tezgahın üstündeki (!) çorabı aldım. Teki neredeydi acaba. Umursamayarak çorabı merdivenlere attım ve lavabodaki bulaşıklara döndüm.

Dağ olmuş resmen lan ne zamandan beri çalıştırmıyoruz biz bu makineyi? Hızlıca hepsini sudan geçirip makineye dizdim ve tezgahı güzelce sildim. Mutfakta işimi halledince gözüme çaydanlık ilişti. Ben üst katları toplarken çay tiryakisi olan bayan Kim için burada su kaynatabilirdim.
Çaydanlığın altını sallayınca içinde suyun bittiğini hissettim ve sürahiden çaydanlığa su doldurdum.

O ney lan! Çaydanlığın içinde gri bir şey vardı. İki parmağımın ucuyla o şeyi yukarı kaldırdım. Çorap (!) Hemde Jin hyungun çorabı. Tezgahtaki çorabın tekinin nerede olduğu anlaşıldı.

Oflayarak çaydanlıktaki suyu yenileyip yukarı çıktım. Yere eğilip önceden tezgahın üstünde bulduğum çorabı elime alıp ıslak olanla birlikte kirli sepetine attım. Belki ıslak olan oraları kokutucaktı ama banane?

Jimin ve Jin hyung odasını hiç dağıtmadığı için şanslıydım. Çünkü ikisi de kıyafetlerini falan mutfak gibi yerlere fırlatmayı tercih ediyorlar.

Kendi odama girip yaptığım şahesere baktım. Mis gibi dapdağinik oda. Yerdeki kıyafetlerin hepsini özensizce dolaba tıkıp diğer pislikleri de çöpe attım. Yatağımın altından çıkan gerekli gereksiz ne varsa umursamayıp yatağın altına geri tıktım. Onları çöpe kadar taşımak için fazla üşengecim.

Odamla da işim bitince aşağıya indim ve kaynayan suya çay ilave ettim. Yemek derdim yoktu çünkü Jin hyungun annesi kendiyle birlikte birsürü yemek getirecekti eminim.

O sırada kapı çalınca gidip açtım. Jin hyung nefes nefese üstüme atladı. "Geldi mi? Yetiştim mi?" diye sordu soluklarının arasından. Onu üstümden itip "Hayır daha gelmedi. Git çabuk üstünü değiştir. Bir yerden geldiğini anlıyacak. Düğüne gider gibi giyinmişsin resmen." dedim. Jin hyung söylenerek odasına koştuğu sırada zil tekrar çaldı. Kapının önünden ayrılmadığım, tekrar buraya yürümek zorunda kalmayacağım için sevinerek kapıyı açtım. Bu sefer de Jimin yığıldı üstüme.

"Geldi mi? Yetiştim mi?" dedi aynı şekilde Jin hyung gibi. Gözlerimi devirip onu da üstümden ittim ve "Hayır daha gelmedi. Jungkook'un yanından geldiğin o kadar belli ki. Git çabuk üstünü değiştir. Birazdan gelir." dememle Jimin de yukarıya odasına koştu.

Ya zil tekrar çalarsa ve ben oturduktan sonra kalkmam gerekirse diye birkaç saniye kapının önünde dikildim. Çünkü üşengeç olmak bunu gerektirir. Kapı çalmayınca salona gidip bir koltuğa kendimi bıraktım.

Popom koltuğa değer değmez zil çaldı. Hay şansıma tüküreyim ben. Oflayarak kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı açtım.

Görüş açıma bayan Kim'in güler yüzü girince ben de gülümsedim ve "Hoşgeldiniz efendim. Buyrun geçin içeriye." dedim. Gülüşünü genişletip sıcak bir şekilde ilk bana sarıldı ve "Hoşbuldum Tae Tae. Görüşmeyeli bayağı büyümüşsün sen." dedi.

Ona "Görüşmeyeli 2 hafta oldu. 2 haftada nasıl büyüyeyim hemen?" diye yanıtlayarak elindeki içlerinde yemek olduğunu tahmin ettiğim poşetleri aldım ve mutfağa bıraktım.

Salonda karşılıklı oturunca "Sen büyürsün. Baksana kocaman şey olmuşsun." dedi. Kıkırdayıp " 21 yaşındayım ben. 5 yaşındaymışım gibi konuşuyorsunuz." dedim.

Yukarıdan itişe kakışa Jin hyungla Jimin indi. İkisi de Bayan Kim'in önünde eğilip onu selamladılar ve koltuklara oturdular.

Bayan Kim "Ah çocuklar. Mis gibi en sevdiğiniz yemeklerden yaptım. Durun da sofra kurayım size." dedi. Tam ayağa kalkacakken Jimin ve Jin hyung onu durdurdu.

Jin hyung "Anne biz tokuz. Yeni yedik. Acıkınca yeriz boşver." dedi. Jimin'de onaylayan mırıltılar çıkardı. Acaba yemek mi yemişlerdi yoksa Namjoon hyungla Jungkook'u mu. Tamam onlar tok olabilir ama ben açım yahu.

Bozuntuya vermeyip ben de kafamla onaylayınca Bayan Kim yerine tekrar yerleşti.

Eline telefonunu alırken alttan bir sırıtışla Jin hyunga baktı ve yanına çağırdı. Jin hyung Bayan Kim'in yanına oturunca "Bak oğluşum şimdi bizim alt komşunun bir kızı var. Maşallah çok akıllı, terbiyeli, ahlaklı biri. Seni görmüş beğenmiş. Annesi baba dedi oğlunla buluşsunlar bir tanışsınlar belki bir şeyler olur. Ben de kabul ettim tabi. Bak oğluşum o kızdan iyisini bulamazsın. Dur fotoğrafını göstereyim." dedi Bayan Kim.

Jin hyungun gözleri büyürken ayağa kalkıp "Hayır anne hayır. Hemen iptal et o buluşmayı. Olmaz o iş." dedi. Bayan Kim kaşlarını çatarak "Neden olmazmış? Ben bu kızı istiyorum gelin bu olucak. İtiraz yok." dedi. Aha Jin hyung şimdi sıçtın.

Jin hyung itiraz dolu bir sesle "Anne hayır ya saçmalama ben istemiyorum diyorum. Zorla mı yaptıracan ya!" dedi. Bayan Kim yandan bir bakış atarak "Evet. Gerekirse zorla. Ben bu kızı istiyorum oğlum. Hem beni annesi sayıyo zaten. Senin de yaşın geçiyo artık evlenmen lazım. Ben kolundan tutup alışveriş yapabileceğim, onu kuaföre götüreceğim, birlikte dedikodular yapabileceğim bir gelin istiyorum. O kadar!" dedi.

Jin hyung derin nefes alıp "Anne. Olmaz işte. O dediklerinin hiç biri olmaz." dedi. Gözleri dölmuştu sanki. Bayan Kim gözlerini büyülterek "Neden olmazmış?" dedi. Jin hyung kafasını aşağıya doğru indirip konuştu.

"Ben erkeklerden hoşlanıyorum."

Bugün neydi öyle ya! Singularity'den sonra yaşıyor musunuz? Gönül ister ki ilk başta kafası olmayan kadın figürünün içindeki el Suga'nın olsun ama... Neysöm eyü geceler. Bugün gerçekten çok yorucu bir gündü benim için bu yoğunluğun arasında bir şeyler yazmaya çalıştım. İnşallah beğenmişsinizdir...

"TaeGi'yle kalın..."

instagram // taegi✔Where stories live. Discover now