3.2

2.5K 206 112
                                    

•Taehyung

Kapımı yumruklayan Jiminleri duymazdan gelmeye devam ederek yanımdaki peçeteye sümkürdüm.

Yoongi bokuna ne demek sevgili değiliz diye sorunca 'bas bayağı değiliz ben başkasıyla sevgiliyim' demişti. Sen hem benim ırzıma geç hem de başkasıyla sevgili ol. Ulan...

Kapı bir anda önüme düşerken irkildim. Jimin ve Jin hyung hemen yanıma oturup bir şeyler demeye başladılar. Kafamı dizime yaslayıp "Lütfen... Lütfen beni yalnız bırakın. Buna ihtiyacım var." dedim güçsüzce. Jin hyung elini enseme koyarak "Tae. Bak... Namjoon Yoongi'yle konuşmaya gitti. Belki mantıklı bir açıklam..." "BUNUN MANTIKLI NASIL NİR AÇIKLAMASI OLABİLİR! ÇILDIRICAM BEN ONU YARALARIMIN SARGISI SANARKEN İNCECİK BİR BEZ PARÇASINDAN BAŞKA BİR BOK DEĞİLMİŞ! KALBİM... KALBİMİ BÖYLE SIKIP BİNLERCE İĞNE BATIRIYOLAR. İÇİM YANIYO. VE BEN... BEN HALA APTAL GİBİ ŞİMDİ ŞU KAPIDAN GİRSE BANA SARILSA ONA KARŞILIK VERİRİM! ÇÜNKÜ! ÇÜNKÜ KALBİME İYİ GELECEK TEK O VAR. ÇÜNKÜ LANET OLSUN Kİ BEN ONA ÇOK PİS AŞIK OLDUM!"

Nefes nefese cümlemi bitirdiğinde hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Yanındaki Jiminlerde, kapının eşiğinde bizi izleyen Jungkook ve Hoseok hyungda... Herkes benim halime ağlıyordu.

Kırık sesimle konuştum. "Benim... Benim uzaklaşmam lazım. Ben... Şeye gidebilirim. Rusya'ya gidebilirim. Evet evet! Rusya'da amcamların yanına gitmeliyim! En iyisi bu. Uzaklaşmam lazım." diyip ayağa fırladım. Kimse bana engel olmuyordu. Çünkü... Benim için en iyisinin bu olduğunu hepsi biliyordu.

Kısa sürede gerekli her şeyi alıp valize tıkıştırmıştım ve şu an en yakın uçak saatine bakıyordum. Saat 16.30'a bir bilet alıp bilgisayarı kapattım. Jin hyunglara dönüp "1 buçuk saatim var. Havaalanı uzak. Hep birlikte gidelim." dedim. Hepsi beni başıyla onaylayınca evden çıktık.

Havaalanı yolu Jimin'in 'gitmek istediğinden emin misin' sorusuyla geçmişti. En sonunda havaalanına varınca tek tek indik. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Kendi uçağımın anonsunu duyunca hızlıca arkadaşlarıma döndüm ve belki de son kez göreceğim bedenlerine sıkıca sarıldım.

"Jimin... Sen benim her şeyimsin. Seninle Jin hyungu hep sinirlendirirdik hatırlıyo musun? Bir sürü okuldan kovulduk, bir çok kez bir yerlerimizi incittik, birlikte çok ağladık ama gülmeyi de bildik. Seni asla unutmıycam. Kumbaramı odamda bıraktım. İçinden gizli gizli para alırdın ben de sana çok kızardım. Al şimdi hepsi senin olsun."

"Jin hyung... Jimin'le ne kadar haylazlık yaptıysak sen hep bizim arkamızı topladın. Her dizimi kanattığımda usanmadan yaralarımı temizledin. Ben... Seni çok kızdırdım, üzdüm... Özür dilerim. Hep gül olur mu? Jimin'e de iyi bak. Ağlamayın ayrıca. Eğer ağlarsanız ben hiç dayanamam."

"Jungkook... Çok uzun zamandır tanımıyoruz birbirimizi ama sen çok iyi bir arkadaşsın. Eğer böyle bir şey olmasaydı, ben burada kalmaya devam etseydim eminim ki Jiminler gibi bir yer edinecektin bende. Lütfen Jimin'in ağlamasına izin verme. Onu üzme Jungkook. Eğer o üzülürse buraya gelmekten hiç çekinmem bak. Ama... Sen üzmezsin. Onun gibi olmazsın sen."

"Hosoek hyung... Sen de kısa sürede abim gibi oldun. Kalbinin güzelliği yüzüne güneş gibi yansımış. Eminim çok geçmeden kendine göre birini bulacaksın. Beni şu geçirdiğimiz kısa süre boyunca güldürdüğün her an için teşekkür ederim."

Hepsine son kez sıkı sıkı sarılırken bir ses duyuldu. "Hey, benimle vedalaşmak yok mu?" Arkamı dönüp bunu diyen Namjoon hyunga da sarıldım. Ellerimle oynarken içimi kemiren soruyu sordum. "O... Gittiğimi biliyo mu?" Namjoon hyung ağır ağır kafasıyla onaylayınca beni hızla etrafa bakındım... Yoktu.

Uçağın son anonsu duyulunca hepsine kısaca el sallayıp uçağa doğru yürümeye başladım.

Gidiyordu çocuk... Kırıktı, yaralıydı, paramparçaydı. Kendini bu hale getirdiği gibi yaralarının tek merhemini arkasında bırakarak gidiyordu... Fakat bilmiyordu ki kendisinden daha kırık olan yeşilli çocuk duvarın arkasına sinmiş bir şekilde onu izliyordu...

Şerefsiz olabilir miyim acaba? KDJEJDJR

"TaeGi'yle kalın..."

instagram // taegi✔Where stories live. Discover now