3.3

3.2K 237 219
                                    

3 yıl sonra...

Saate bir kez daha göz attı çocuk. Tam tahmin ettiği vakitte varmıştı Kore'ye. Aslında Yoongi'yi unutmadan dönmeyeceğine dair yemin etmişti ama Jimin ve Jungkook'un düğünlerinde yanlarında olmak için gelmek zorunda kalmıştı.

Taehyung gideli her şey çok değişmişti. Yoongi'nin saçları artık yeşil değildi mesela. Tae gittiği gün hayatından renkleri çıkarmıştı o. Saçlarını hemen en koyu tonda siyah yaptırmıştı. Dolabında artık siyah dışındaki hiçbir renge yer yoktu. Gülmüyordu da artık. Anlamsızdı her şey ona göre. Zayıflamış ve sigara içmeye başlamıştı. Eskisinden daha çok içki içer olmuştu. Arkadaşları bu yüzden ona hep kızarken o, hiç kimseyi dinlemeden yaptıklarına devam ediyordu. Sağlık durumu hiç iyi değildi.

Namjoonlar Tae'den sonra binlerce kez Yoongi'nin o gün neden öyle yaptığını sormuşlardı. Cevap... Hiçlik.

Kimseye söylememişti babasının homofobik bir pislik olduğunu ve Yoongi'yi bir kızla birlikte olmaya zorladığını. Kimse bilmiyordu o kız tarafından uyutularak tecavüze uğradığını. Artık... Artık kirlendiği için, Taehyung'u temiz tutmak istediği için kendinden uzaklaştırdığını kimse bilmiyordu.

Taksiden inince uzun zamandır görmediği eve baktı uzun olan. Yoongilerin evi... Düşüncelerin daha fazla kafasını istila etmesine izin vermeden hızla çaldı zili.

Açılan kapıyla birlikte özlediği 4 kişi hemen kollarının altındaydı. Hoseok... Hoseok ise omuzlarındaydı. Hoseok işte. Her türlü saçma hareket onun işiydi.

5'i de önünde onu ne kadar özlediklerini dillendirirken o yoktu... 3 yıldır yaptığı onca şeye rağmen hala onun için ölümü bile göze alacağı kişi yoktu.

Gözlerini yere indirdi yavaşça. Dolmasına engel olamadığı gözlerini... Belki de unutmuştu onu çoktan. Sevgilisiyle (?) güzel bir hayat yaşıyorlardı. Kim bilir?

Namjoon şefkat dolu sesiyle konuştu. "Ne düşünüyorsun bilmiyorum ama Yoongi felaket bir halde. Gittiğin günden beri gözlerimizin önünde eridi. Sevgilim var dedi evet ama seni sevdiği o kadar açık ki. Sevmeyen insan, o kişi için kendine zarar verir mi?" Taehyung hızla büyüyen gözlerini hyunglarında gezdirirken "K-kendine zarar..." diyebilmişti sadece. Jimin bir adım öne çıkarken "Tae. O düğünümüze bile gelmeyi reddediyo. Son 9 aydır kendini senin odana kapatmıştı. Senin geleceğini duyunca hızla kendi odasına geldi. Taehyung. Seni sevdiğini ne olursa olsun anlayabiliyoruz. Lütfen git ve onu oradan çıkar. 2 buçuk saat sonra düğün başlıyacak ve lanet olsun ikiniz de hazır değilsiniz." dedi ve uzun olanın omzuna koydu elini.

Bir şey demek için güç bulamayan Taehyung, arkadaşları yanından ayrılınca yavaş adımlarla Yoongi'nin kapısının önünde geldi ve duraksadı. Hiçbir şekilde ses çıkartmaya cesaret edemiyordu. Fakat aklına kendine zarar verdiği gelince ard arda 3 yumruk vurup özlediği isimle bağırdı kapıya doğru.

Kapı anında açılırken karşısındaki zayıf bedenle kalbi titredi. Hayır dedi kendi kendine. Her gece seni ağlattığını, sana neler yaşattığını unutma! Hemen yumuşamak yo... Kanlar süzülen kollarına takıldı gözleri Taehyung'un. Ve o anda öldüm kelimesine yüklediği mecaz anlam gerçeğe ilk defa öylesine yakın geldi.

Hızla birkaç adımla sevdiğine yaklaşıp kolunu elleri arasına aldı. Sinirle çıkarmaya çalıştığı sesi ona inat acı çekercesine çıkarken "Ne yaptın kendine?" dedi. Anlam veremiyordu uzun olan. Dokunmaya kıyamadığı bu aptal çocuk nasıl yapabilmişti bunu kendine?

Boştaki elini kaldırıp küçüğünün ellerini kavradı ve kolunu indirdi zayıf olan. Ellerine kan bulanmamalıydı. Bu kirli kanı onun güzel ellerine bulaşmamalıydı.

Taehyung eliyle tekrar kesik dolu kolu kavrarken "NASIL YAPARSIN BUNU!" diye bağırdı. Yoongi ise yaklaşık 2 buçuk yıldır kimse için açmadığı ağzını açarak yorgunca "Yapma Taehyung. Ben seni çok ağlattım. Ben çok kirliyim. Sana... Sana layık olmayacak kadar kirliyim. Git Taehyung. Daha fazla bu lanet kana dokunma." diye mırıldandı.

Taehyung ise dediklerini duymazdan gelerek ellerinin arasındaki kolu kendine çekti ve sıkıca, bir daha asla bırakmayacak gibi sarıldı.

"Umrumda değil Yoongi. Ne olduğu, ne yaptığın umrumda değil. Beni seviyor musun? Evet. Seni seviyor muyum? Evet. Kirliysen de temizleriz sıkıntı değil."

Gülümsedi Yoongi. 3 yıl ardından ilk kez gülmek için kaslarını oynattı. Otomatikman havalanan kolları küçüğünün bedenini sıkıca sarmıştı bile.

Yapmak istemese de ayırdı yapboz misali bütünleşmiş bedenlerini Taehyung. "Hyung. Girmeniz gereken bir düğün, yanlarında olmamız gereken arkadaşlarımız var."

Kısa olan kollarını uzun olanın ensesinde birleştirip saçlarıyla oynamaya başlarken "Berbat haldeyim Taehyung. Hadi yap. Beni eski halime döndür." dedi.

Kare gülüşünü ortaya sererken kafasıyla onayladı Taehyung. Onu eskisinden bile daha iyi yapacaktı. Ruhu ölmüş çocuğun tekrar nefes almasını sağlayacaktı.

Özenle tüm yaralarını tek tek sardı zayıf olanın ve hyunglarının hazırladığı takım elbiseyi giydirdi. Yüzündeki çökmüşlüğü hafif bir fondötenle kapatırken biraz göz kalemiyle güzelliğine güzellik katmıştı. İşte aşık olduğu Min Yoongi sadece kilo eksikliğiyle karşısında duruyordu.

Kendisi de hazırlandığında düğün başladıktan tam tamına 1 dakika sonra varmışlardı alana.

Elleri birbirine kenetli bir şekilde onlara sevinçle bakan arkadaşlarının yanlarına gittiler ve birbirlerine aşkla bakan Jimin ve Jungkook'un 'evet' kelimesiyle hayatlarını birleştirmesini kutladılar. Her şey çok güzeldi. Tabii 'Neden daha çok bağırarak evet demedin Jungkook!' diye trip atan Jimin'i yok sayarsak.

Düğün sonrası gerdek gecesiyle ilgili bolca dalga geçtikten sonra Namjoon ve Jin yaklaşan düğün tarihleri için işleri halletmeye gitmişlerdi yorgunluklarını yok sayarak. Hoseok sokakta dans ederek kazandığı küçük denilemeyecek kadar çok, büyük denilemeyecek kadar az hayranları tarafından ele geçirilip dans alanına sürüklenmişti. Jimin ve Jungkook malum iş için düğün salonundan ayrılırken Taehyung ve Yoongi ise denize karşı olan bir uçuruma gitmişlerdi.

Yarım saat boyunca Taehyung susmuş ve Yoongi'den olanları dinlemiş, en sonunda 'Benim dokunduğum teninin üstüne hiçbir el kirletemez seni. O kalp benim kalbimle dans ettiği sürece en temiz sensin benim için.' demiş ve uzanmıştı büyüğünün dizlerine.

O gece deniz sustu. Yıldız sustu. Ay sustu. Ağaç sustu. Rüzgar bile sustu. O gece zifiri karanlıkta duyulan tek şey küçük olanın büyük olana mırıldandığı, hoş ve masum aşk şarkısıydı...

Son...

instagram // taegi✔Where stories live. Discover now