Özür

3.5K 187 91
                                    

*Merhabalar portakalcıklarım
LÜTFEN BU YAZIYI OKUMADAN "Mal Burak daha neler yapacak bu kıza" diye bölüme geçmeyin.
Son zamanlarda attığım bölümler o dönemki olaylardan kaynaklı daha sinir bozucu ve daha az eğlenceli bu sebepten ötürü nispeten daha eğlenceli olma ihtimali olan bir bölüm koymak istiyorum araya .
Bu sebeple sizden iki istediğim var:
Birincisi hikayeyle alakalı ya da değil merak ettiğiniz ya da öylesine sormak istediğiniz herhangi bir soruyu yorumlardan yazmanız.
İkincisi ise yaşadığınız en tuhaf , en OH MY GOD ŞENOl ya da hüzünlü kısacası bir anınızı yorum olarak paylaşmanız .
Bölümlerden birini sizden gelenlerle ya da sorularınızla yapmayı planlıyorum . İster kullanıcı adınızla isterseniz anonim olarak istediğinizi yazabilirsiniz sonraki bölümlerden biri sizinle oluşacak .
Bakalım siz neler merak ediyorsunuz ve neler yaşadınız .
Benden bile böyle saçma olaylar çıkıyorsa sizden de çıkar diye düşünüyorum ve bekliyorum :*
Sizi seviyorum
-İyi okumalar :*
Gripin- Vazgeçtim ben bugün

Yılbaşı yaklaşıyordu ve ben tüm herkese sordurmuş ve Burak'ın bana bir şey almayacağını kesinleştirmiştim.
İçimden ona bir şeyler almak büyük şeyler hazırlamak geliyordu .
Bu fikrimi Dilan'a açtığımda pek suçla bakmamış ve büyük bir hediye hazırlamanın söz konusu Burak'sa çok da gerekli olmadığını söyleyip durmuştu .
Ben de en nihayetinde büyük de olmasa bir şeyler yapmaya karar vermiştim .
İki tane bileklik aldım . Burak'ın en sevdiği tarzdan bileklikleri ve benim de aşırı hoşuma gitmişti. Güzel bir de not yazdım üzerine "Seni seviyorum mutlu yıllar" ile biten .
Hayatımda ilk gez güzel bir hediye verecektim .
Heyecanlıydım .
Ama tabii ki daha yılbaşına iki hafta vardı ve beklemem gerekiyordu .
Olsundu beklerdim , beklemeye değerdi.

Bu esnada Elfe'nin okula gelmesi de ben başta olmak üzere bizim grubun baya işine gelmişti.
Birinci sebep konuşacak bir insanın daha artması
İkinci sebep ise İngilizce derslerinde birlikte oturacak bir arkadaş bulmamdı.
Elfe gelir gelmez bizim İngilizce sınıfına gelmiş ve okulun en kafa hocasıyla tanışma fırsatı yakalamıştı .
Kendini Şehrin ve okulun George Clooney'si olarak tanıtan hocamızın ilk ödevimizi vermesiyle Elfe ile daha da takılmaya başlamıştık.
Ödev şu: Birbirinizi anlatın.
Biz de bu ödevi en iyi şekilde yapmak için okuldan sonra bizim eve gelip yemek yiyip her türlü konu hakkında konuşup ödev yapmadan gitmeye başlamıştık .
Bunları neden dışarıda değil bizim evde yaptığımız konusuna gelince olay tamamen Burak'ın kıskançlıkları ve boşver dışarı çıkma adı altında başlattığı kavgalar sonucunda benim evde kalmamın gerekmesindendi.
Bu sebepleri ilk başta Elfe'ye söyleyememiştim tabii.
Sadece Burak ile konuştuğumu söyleyebilmiştim . Çünkü Sinem , Tuğba ve Erkan'ın bana daha öncesinde bu konu hakkındaki çıkışları tekrar söylemekten korkutacak kadar kesin değildi.
Elfe'ye ise neden söylediğimden emin değildim .
Galiba bir ara gaza gelip söylemiştim.
Bunun altında da muhtemelen bu durumu pek fazla kişiyle paylaşamamam ve başıma gelenleri birine anlatma isteğim yatıyordu .
Ama memnundum arada salak olduğumu belirtmesi dışında henüz büyük bir tepkiyle karşılaşmamıştım ve bu beni rahatlatıyordu .

Yine bizim evde takıldığımız günlerden birinde YouTube'da gezinip gizemli korkunç olayların olduğu Videolar izlemeye karar verdik .
Daha doğrusu Elfe'nin kısa süreli redlerinin ardından kendimizi izlerken bulduk.
(Dünyanın Kaydedilmiş En Gizemli 5 Video Kaydı)
Videoda bir kadının asansörde kollarını ters döndürüp olmayan biriyle konuşuyor gibi yapıyordu. Kadın bu görüntüden kısa süre sonrada metrelerce büyüklükte bir su tankının içinde bulunmuştu ve o tanka atlayabileceği merdiven gibi bir şey de yoktu.
Kadının kolunu tuhaf tuhaf çevirmesinin ardından Elfe laptopu hızlıca kapattı ve korkuyla bana baktı :
"Lan niye bunu izledik biz!"
Kız bir anda etrafa tuhaf tuhaf paranoyak bakışlar atmaya başlayınca ben de sakinleştirmek istedim .
"Ya muhtemelen yalandır hem kolları o kadar anormal değildi bak ben de yapabiliyorum " diyip koluma daha önce yapabildiğimi bile bilmediğim bir şekle soktum .
Beklediğim tepki sakinleşmesiydi.
Elfe bunun yerine çığlık atıp evden çıkmaya karar kaldı .
Evet demek ki böyle videoları normalde izlemeyen birini zorlamamak yapılacak en mantıklı şeydi .
Tam o sırada telefonum çaldı .
Burak.
Ezgi konusundan beri doğru düzgün konuşmamıştık ve ben bu konuda ona hala kırgındım.
Tavır yapmaya hazırlıklı bir şekilde açtım.
"Ne var?"
"Alo Alya canım şey gitar çalıyordum da sana da çalmak istedim."
Sesi üzgün geliyordu.
Bir şey olmuş gibi.
Dedikleri ve ses tonu.
Yumuşamam için yeter de artardı bile.
"Tamam canım dinliyorum."
Yatağa uzandım telefona kulaklığı takıp dinledim.
Bana ilk kez gitar çalıyordu .
İlk kez bana özel bir şekilde çalıyordu.
Dakikalarca dinledim.
Mutluydum.
Özellikle son zamanlarda  ciddi anlamda kendimi  mutlu hissettiğim nadir anlardan biriydi.
En sonunda çalmayı bıraktığında:
"Güzel çaldın sağol"
"Teşekkürler"
"Sesin biraz değişik geliyor iyi misin?"
"İyiyim ya iyiyim. Bir tuhaf sadece bazı şeyleri düşündükçe kendimi kötü hissettim biraz bazı konular hakkında"
Bu bir özür müydü?
Hayatımda aldığım en güzel ve en gerçek özürlerden biri miydi yoksa?
"Rahatlayacaksan anlatabilirsin canım seni dinlerim elimden geleni yaparım biliyorsun"
Evet  bu sözümden de anlayacağınız ki bir insan ne kadar yumuşayabilirse o kadar yumuşamıştım.
İyi mi kötü mü bilmiyorum ama değer verdiğim sevdiğim kişi karşısında böyle olmuştum işte.
"Bazı insanlara değer verdiğim insanlara yanlış yapmışım gibi geliyor bazen"
Evet.
Bana.
Ama problem değil bu şekilde kabullendikten bu şekilde özür diledikten sonra inan ki sorun değil .
"Anlıyorum canım."
"Şimdiye kadar çok fazla kız arkadaşım sevgilim falan oldu biliyorsun."
"Evet"
Bunu tüm benliğimle onaylamıştım .
Hani koro ile falan onaylardım elimde olsun.
O kadar  çok kız girmişti ki hayatına büyük prodüksiyonlarla onaylanmalıydı bu cümlesi.
"Ama şu an düşününce  sadece bir tane kız vardı kaybetmekten cidden korktuğum o kızı da kaybetmiş gibi hissediyorum. Bazı nedenlerden dolayı mesafe koymuş gibi hissediyorum ."
Hayır , ben buradayım .
Ne kadar mesafeli olsa da aramız ben sana yine koşa koşa gelirim.
Kendimi o kadar hazırladım ki bir anda evden çıkıp kapısının önüne gelip sürpriz yapıp saatlerce ona sarılmaya .
O kadar.
Hayatımın en huzurlu anları gibiydi.
"Öyle söyleme mesafeler giderilir dargınlıklar bitirilir problem değil hiçbir şey gerçekten bu düşündüklerini paylaştığında bir şey kalmaz."
"Bilmiyorum ya sen de biliyorsun en sonki muhabbeti"
"Evet"
Bunun gibi bir sürü şey konuşuyoruz ve ben her seferinde daha bir mest olmuş haldeyim.
Aşırı mutluyum.
"Ben seni affediyorum her şey için"
"Teşekkürler ama Nurcan ile her şeyi nasıl düzelteceğimi bilmiyorum ."
Nurcan ?
"Ne?"
"Benim kaybetmekten korktuğum tek kız Nurcan'dı onu da senin için uzaklaşarak kaybettim"
Ebenin orospu çocuğu !
Nurcan ?
Ne?!
Sen
İki saattir
Bana
Nurcan'ı mı anlattın?
Ben seninle baş başa kalırsam dayanamam öylece bakıp kalamam diyen kızı?
Benden daha kısa süredir tanıdığın kızı?
Lan.
Siz.
Sen.
Bir şeyler geveleyip kapattım telefonu.
Çocuğa gidip bağırıp çağırmak bile gelmedi içimden.
Öylece telefonu kenara koydum sadece .
İçimden ağlamak bile gelmedi.
Sessiz sakin kırıldım.
İnsanın hayatında nadiren unutamadığı bazı anlar vardır.
Hüzünden bile ağlayamadığı.
Benim o anlarımdan biriydi bu.
Ertesi gün buluşmak istedim.
Ona aldığım bileklik ve notu verdim mutlu yıllar diledim ve oradan uzaklaştım.
Çok kırgındım.
Kızamayacak kadar kırgın.
Hiçbir şey de söylemedim.
İçimden bile gelmedi.

Şişmanım , çirkinim eee ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin