1.0🌺

449 57 16
                                    

Ölen geri gelseydi, o mektubu yazanın sen olduğunu söylerdim. Bunu yapardım. Yemin ederim.

Bunu neden yapacağımı soracaksın eğer, o mektup hissedilerek yazılmış ve ben üzerine kondum. Beni suçluyor olabilirsin, bu gayet haklı bir davranış ama anla beni. Sevdiğimin başkasına aklının kayacağını düşünmek bile beni alt üst ediyor. Bu yüzden affet beni. Özür dilerim.

Sana anlatacağımı söyledim. En başından başlayacağım buna. Bütün bu yaşananların sorumlusu olan günü anlatacağım, bir nevi senin sebep olduğun sorunları. Başlıyorum.

Onunla biz sevgiliydik, bunu elbette biliyorsun. Sürekli birlikte takılıyorduk ve sen yalnız kalıyordun. Bazen bizimle birlikte geliyordun fakat sıkıldığını hissediyordum. O yüzden bu konuyu sevgilimle konuştum. Eğer bir arkadaşıyla aranı yaparsak senin mutlu olacağını düşündüm. Yemin ederim art niyet yoktu düşüncelerimde. Artık bana inanmadığını söylediğin için yemin ediyorum, fark etmişsindir.

Sıkça gittiğimiz kafeye seni ve Tolga'yı çağırdık. Bunu bir tesadüf olduğunu düşünüyorsun hala ama değildi. O gün Tolga'nın bizi görüp masaya gelmesi ve seninle tanışması, tesadüf değildi.

Tolga'yı daha önce görmemiştim, tanışmamıştık. Gözüm sevgilimden başka birine kaymadı, asla kaymazdı. Fakat o günden sonra hayatıma büyük bir sorun girdi, Tolga. Kafenin çıkışını hatırlıyor musun? Siz önden çıkmıştınız, çünkü ben tuvalete girmiştim. Tolga'nın da sizinle birlikte geldiğini sanmıştım fakat lavabo girişinde birden karşıma çıktı. Korkmuştum, fakat sonra gülümsedim.

''Seni beklemiyordum. '' diye mırıldandım. Gözlerime gülümseyerek bakıyordu. Yakın değildik, aramıza mesafe koymuştum.

''Seni beklemek istedim. '' diye fısıldayıp biraz yanıma doğru geldi. Kaşlarım çatılırken sırtım duvara temas edene kadar arkaya ilerledim. O gelmeye devam etmişti. Aramızda bir adımlık mesafe gelene kadar.

''Ne yapıyorsun? '' diyebildim. Korkuyordum çünkü gözlerimin içine bakıyordu. Dik dik gibi, ezberlemek ister gibi. Bir eliyle sol kolumu tuttu. Sıkı değildi, temas etmek için bir temastı.

Ah, bir dakika durmam gerek. Ellerim titremeye başladı ve biraz sonra ağlama krizine girebilirim. Biraz nefes almam lazım. Derin nefesler işe yaramıyor.

Beni anlıyor musun? Bunu ilk kez birine anlatıyorum, beni anlıyor musun? Lütfen anla beni. Sen benim en yakın arkadaşımsın ve bana yardım edecek, yanımda olacak tek kişisin.

On dakika pencerenin önünde kaldıktan sonra daha iyiyim şimdi. Kalbim hala biraz çarpıntı yapıyor, kalp pili takıldığını biliyorsun. Çok stres yapınca arada böyle şeyler olabiliyor.

Devam ediyorum.

''Onda ne buluyorsun? '' diye sordu bana. Kolumu ondan kurtarmayı denedim fakat elini sıktı bu kez.

''Çekil, gitmek istiyorum. '' dedim korkumu gizleyerek. Sadece liseye gidiyordum ve ne yapacağımı bilmiyordum.

''Şşştt! '' diyerek dudaklarımı elleriyle kapattı. Kafamı duvara dayarken dudaklarını kulaklarıma kadar götürdü.

''Çok güzelsin. '' Bu bir iltifat değildi. İnan bana, tiksinç bir cümleydi. O haldeyken söylenecek en kötü sözcüklerdi.

Kafamı iki yana salladım ve mırıltılarla konuşmayı denedim. Ellerini çekti.

''En yakın arkadaşına nasıl böyle bir kötülüğü yaparsın? '' dedim. Sevgilimin en yakınıydı, bana o gözle bakması bile kötüydü.

''O da bilir, güzel kızlara olan zaafımı. Bizi yalnız bırakması onun hatası. '' diyerek kafasını yaklaştırdı. Gözleri dudaklarımdaydı, kafasını iktirmeye çalıştım. İki elimi tek eliyle sabitleyip diğer eliyle parmaklarıma baskı uygulayarak çenemden tuttu. İğrenç dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Ayırdığında yüzünde gülümseme vardı. Gözlerim dolmuştu.

''Bunu eğer ona anlatacak olursan... '' dedi ve boynuma ellerini yerleştirdi. Sıkıyordu, nefes almam zorlaşıyordu.

''Seni pişman ederim. '' dedi ve bıraktı. Kulağıma yakınlaşıp şunları fısıldadı.

''Zaten sana inanmaz. Senin bana yakın davrandığını söylerim. '' donakaldım. Oysa o an tek tesellim olanları sevgilime anlatmaktı.

''Tamam mı? '' diye bağırdığında kafamı salladım. Gülümsedi.

''Elini yüzünü yıka ve dışarıya gel. Bizi bekliyorlar. İlişkimizi anlamasınlar. '' deyip göz kırptı ve dışarı çıktı.

O dışarı çıktığında hıçkırarak ağlamaya başladım, şuan olduğu gibi. Çeşmenin önüne geldiğimde dudaklarıma baktım. Kirlenmişlerdi. Bedenimin onun dokunduğu her yer kirlenmişti.

Soğuk suyu yüzüme sürdüm. Kalbim aynı hızla atıyordu, korkum geçmemişti. Ve biliyor musun, o günden sonra geçmedi.

O gün son olacağını düşünmüştüm. İstediği bir öpücüktü, aldı ve gitti dedim. Ama olmadı, o bir başlangıçtı ve ben bunu bir hafta sonra anca anladım.

Sana neden söylemediğimi merak ediyorsundur şimdi. Söyleyemezdim, korkuyordum. Beni takip ediyordu. Okul çıkışlarında evime kadar izliyordu. Tek tesellim okulumuzun aynı olmadığıydı.

Şimdi olsa söylerdim, korkmazdım. Çünkü sen bana inanırdın, sen her zaman yanımda olurdun. Ama sevgilim inanmazdı. Bazen ben bile kendime inanmıyordum. Sevgilimin yanında o kadar normal davranıyordu ki, yalnız kaldığımızdaki değişimini görsen delirdiğini düşünürdün.

Saplantılı biriydi. Bunu daha sonralarında anladım. Birine eğer taktıysa, o karşılık verene kadar devam ediyordu. Eğer karşılık vermezse zorla yapıyordu istediğini.

Kendimi kötü hissettim başlarda. Benim suçum gibi ama değildi. O kendine sahip çıkmalıydı, benim istemediğimi biliyordu. Ben karşı çıkamadım. Yapamadım. Güçsüzdüm, sevgilime anlatırsa onun bana inanmayacağından korkuyordum.

Onsuz ne yapardım? Çok seviyordum ve eğer o benden şüphe ederse eskisi gibi olamazdık. Beni sevmezdi. Ben sen gibi değilim, ben onu uzaktan sevemezdim. Onu başkasıyla izleyemezdim. Delirecek gibi olurdum.

Bana inanıyor musun? Lütfen inan ve anla. Buna çok ihtiyacım var.

***

-Bölüm sonu! Bomba gibi bir bölümdü. Normalde cuma gelecekti bölüm fakat 100'ü geçtik, kutlama maksatlı bir bölüm olsun istedim. Seviliyorsunuz her biriniz 🌺😊

~Sizce Manolya, sevgilisi yanarken Tolga'nın evinde neler oldu? Tolga ona ne yaptı?

Eğer kafamda belirlediğimiz hedefler geçerse okuyucu olarak, sürpriz bölümler gelir böyle. Diğer bölümde görüşmek üzere! 😊🌺

Manolya / Tamamlandı Where stories live. Discover now