2.1

308 48 16
                                    

Hala bu dört duvar Manolya, üstelik daha burada kalmaya devam edeceğim. Psikolojik tedavi zırlalıkları işte, sanki bir işe yaracakmış gibi.

O fotoğrafı gördükten sonra ne oldu biliyor musun Manolya, ben bir saat kendime gelemedim. İnanmak istemedim. Birine güvenmek istedim. Biliyorum, güvenmek zordu ve ben onu yeni tanıyordum. Ama beni ilk kez biri seviyordu Manolya, ilk kez birinin benim yüzümden kalp ritmi değişmişti. Bu duyguların hepsi çok masumdu Manolya, o kirletinceye kadar.

Ona sormaya karar verdim. Belki yanlış anlıyordum tüm hepsini, belki günahını alıyordum? Bir ihtimal bile yeterdi. Ve ben deneyecektim. Birini yargılamadan ondan de dinleyecektim.

Buluşacağımız kafeye ilk ben gittim, yaklaşık on dakika kadar falan oturdum ve düşündüm. Nasıl o kelimeler ağzımdan çıkacaktı veya ne tepki gösterecekti? İnkar mı edecekti, yoksa eski bir fotoğraf mı diyecekti? İçimden ikinci seçeneğe tutunurken geldiğini gördüm. Beni gördü ve masaya doğru ilerledi. Ayağa kalkarken gülümsemek şöyle dursun ayağa kalktığıma bile şükretmiştim.

''Fazla bekledin mi? '' diye sordu ve bana sarılmaya kalktı. Başkasına dokunduğu kollarla beni sarmasını istemedim o yüzden sarılmasını önlemek için oturdum hemen.

''Hayır. '' dedim sessizce. Bozuntuya vermeden yerine oturdu.

''Bir şey mi oldu? '' dediğinde bakışlarımı ona değirdim.

''Bunu sen söyleyeceksin. '' dedim ve elim telefona gitti. Kaşlarını çatmıştı.

''Neyi söyleyeceğim? '' ellerim titrerken resmi açtım ve masanın üzerine koyup ona çevirdim.

''Bu ne demek oluyor? '' diye sordum. Gözleri fotoğrafa gittiğinde yüzünü inceledim. Şaşırmıştı ama kısa sürdü, yüzü ciddileşecek sanmıştım ama gülümsedi.

''Neyi sorduğunu anlamadım? '' dişlerimi sıktım. Salak mıydı, bunda anlaşılmayacak ne vardı?

''Bu fotoğraf dün mü çekildi? '' gülüp geriye yaslandı.

''Evet. '' dediğinde neye uğradığımı şaşırdım. Bumu bu kadar rahat söylemesine mi kızmalıydım yoksa gülmesine mi?

''Bana uyuduğunu söyledikten sonra bara gidip bir kızla olduğunu kabul ediyorsun yani? '' sakin kaldığıma şaşırıyordum.

''Ne var bunda? '' kulaklarıma inanamıyordum. Ne demekti bu? Ne saçmalıktı bu?

''Ne ne var bunda? '' güldü ve masaya dirseklerini koydu. Gülüşü dururken konuştu.

''Sevgili değiliz farkında mısın? Bana hesap soramazsın veya bana karışamazsın. Sevgilim olmadığı sürece istediğimi yaparım. '' ciddiydi. Söyledikleri boğazımda kalırken ne diyeceğimi düşündüm.

''Benden hoşlandığını söyledikten sonra mı yani? '' eliyle bilekliğiyle oynadı.

''İhtiyaçlarım var Zühre, abartma bu kadar. '' Bu son damlaydı. Ayağa kalktım ve önüme konan suyu yüzüne fırlattım.

''Benim de buna ihtiyacım var o zaman! '' bilekliği koparıp önüne fırlattım. Hala gülümsüyordu.

''Ne kadar ucuz şeyler bunlar? '' dedi.

Hızımı alamıyordum. Ona doğru yürüdüğümde ayağa kalktı. İttirmeye çalışıyordum fakat elleriyle kollarımı tutuyordu.

''Pislik! Sen tam bir pisliksin! Hani bir geleceğimiz olabilirdi? Hani nerede senin hoşlantın, kalp çarpıntın? Nasıl bir anda değiştin sen? '' Bir şey demiyordu ve sadece beni tutuyordu. Duruldum, boşa güç harcıyordum.

Manolya / Tamamlandı Där berättelser lever. Upptäck nu