1.9

300 50 10
                                    

Şuan kalp atışlarımı duysan, inan bana, kalp krizi geçirdiğimi sanardın Manolya! Derin nefeslerle kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum fakat düşündükçe yeniden heyecanlanıyorum. Ellerim titriyor bunu yazarken, ne kadar tuhaf değil mi?

Biliyorum, girişi yapamadım. Çünkü kelimeler kafamda uçuşuyor ve ben hangi birini yazacağıma karar veremiyorum. En iyisi sana ne olduğunu anlatmak ve beni anlaman. Evet, en iyisi bu.

Biliyorsun ki Yavuz benimle görüşmeye devam etmek istedi ve numaramı almıştı. Açıkçası aramasını beklemedim, beklemeye vaktim olmadı. Çünkü ertesi gün beni aradı. Bu kadar hızlı olacağını tahmin etmemiştim. Hatta numarasını kaydetmediğim için,

''Kimsiniz? '' diye sormuş da olabilirim. Hatırladıkça utanıyorum. Her neyse... Beni aradı işte. Ve beni evimin önünden alacağını, iki saate hazır olmamı söyledi. Nereye gideceğimizi sordum fakat ipucu bile vermeden,

''Sürpriz. '' dedi ve kapattı. Nasıl hazırlandığımı sana anlatmama gerek yok. Bütün dolabımı taradım fakat şok bir şeyler bulamadım. Bildiğin gibi hep rahat kıyafetler tercih ediyorum ama o an biraz pişman olmuş olabilirim. Özensiz durmak istemezdim yanında. O yüzden siyah bir etek ve kısa kollu bir bluz giydim. Makyaj yapmayı sevmediğim için de yapmadım.

Saatin dolması için beklerken odamı tavaf ettim Manolya, mideme kramplar giriyordu. Kendimi kötü hissettim bir ara ve iptal etmeyi düşündüm. Bu kadar heyecan bünyeme zararlıydı. Hoş, sanki bünyeme zararlı olan her şeyi bırakıyormuşum gibi konuştum.

Sigarayı kast ediyorum.

Sana başladığımı ilk mektuplarda söylemiştim ve bırakamıyorum. Daha doğrusu, her sigarayı elime alışımda o aklıma geldiği için derin bir nefes çekmek istiyorum. Çakmağı elime aldığımda onun yanışını hatırlıyorum ve kendimi zehirlemek istiyorum. Yapıyorum da.

Özür dilerim, sana onu hatırlatmamam gerekiyordu. Affet beni. Ama konu farkında olmadan hep ona geliyor bazen. Anlıyorsun değil mi?

Bana mesaj attı ve aşağıda olduğunu söyledi. Evden çıkmadan önce sürekli üzerime bakıyordum, çanta bile aldım yanıma. Çanta kullanmayı gereksiz gören ben. Neyse. Sonra kapıyı açtım ve evden çıktım, dizlerim beni taşıyamayacak gibi hissettim.

''Selam. '' dedi ve gülümsedi. Gamzesine gözlerim takılırken sarılışına karşılık verdim.

''Selam, bekletmedim umarım? '' dedim burnuma dolan kahve kokusunu içime çekerken. Bir insan nasıl bu kadar yoğun kahve kokardı?

''Yok, beklemedim. Gidelim mi? '' dediğinde,

''Nereye? '' diye sordum.

''Sürpriz demiştim. '' dedi ve sağ tarafı gösterip elleriyle önden yürümem için bir hareket yaptı. Tebessüm edip yürümeye başladığımda yanımda yürüyordu.

''Kardeşini getirmemişsin. '' diye bir konu açtım, konu açacağa benzemiyordu.

''Çıkmadan önce baktım ama uyuyordu. Ben de ellemedim. '' dedi ve saçlarını karıştırdı.

''Gideceğimiz yer uzak mı? '' dedim bu kez. Açıkçası birine kolay kolay güvenmemem gerektiğini biliyorum ama sürpriz dediği için merak ediyordum.

''Hayır, aslında şuradan dönünce gelmiş olacağız. '' dedi. Gülümsedim. Burası bir okuldu. Anlam veremedim.

''Neden buraya geldik? '' benim okulum değildi.

''Buradan bir şey alacağız. '' kafamı salladım. Okulun arka tarafına yürüdük ve bir ağacın orada durduk.

''Burada. '' dedi ve ayağını toprağa doğru sertçe vurdu.

''Ne burada? '' diye sordum. Eğilip eliyle toprağı eşmeye başladı.

''Yıllar onca buraya bir kutu bırakmıştım. Ve kendime söz vermiştim, eğer bir gün değer vereceğim bir kızla tanışırsam onunla bu kutuyu açacaktım. '' kaşlarım havaya kalkarken durdum. Değer verdiği kız ben mi oluyordum? Bu beni mutlu ederken ciddi olup olmadığına baktım. Yüzü ciddiydi.

Elleri durduğunda eğilip baktım. Kutuyu bulmuştu. Onu topraktan çıkardığında ayağa kalktı ve üzerini silkeledi, tabi ben de.

''Hadi açalım. '' dediğimde kafasını iki yana salladı.

''Önce söylemem gereken birkaç şey var. '' eliyle gel işareti yaptı. Ağacın dibine oturduğunda yanına oturdum.

''Seni dinliyorum. '' dedim mırıldanarak. Yakın duruyorduk ve bu beni ister istemez strese sokuyordu.

''Biliyorum, daha yeni tanıştık. Birbirimizi tam olarak tanımıyoruz ama... '' derin bir nefes aldı. Bakışlarını bana çevirdi, ben de ilk başlarda baksam da sonra bakışlarımı kaçırdım. O bana öyle bakarken nasıl gözlerimi onda tutabilirdim ki? Eliyle çeneme destek oluşturdu. Ona baktım.

''Gözlerine bakarak söylemek istiyorum. '' kafamı usulca salladım. Kalbim ritmini bozmuş, sadece hayatta kalmamı sağlayacak şekilde atıyordu.

''Senden hoşlanıyorum. Aslında hoşlantı gibi değil bu, sevgi gibi de. Ama emin olmadan sana umut vermek istemem. '' elimi tutup kalbinin üzerine koydu. Parmak uçlarım yanıyordu.

''Seni gördüğünde böyle atmaya başladı ve biliyor musun Zühre, sensiz kaldığı her dakika ona ızdırap çektiriyorum. '' nefesim düzenini bozmuştu, hareket bile edecek gibi değildim. Biri ilk defa bana değer veriyordu, biri benden hoşlandığını söylüyordu, birinin kalbi benim için hızlanıyordu... Mümkün değil gibi hissediyordum, bilmiyorum, o öldükten sonra bir boşluğa düşmüştüm. Birini bir daha sevmeye tövbe bile edebilirdim.

Sevmek değildi içimdeki, bunu biliyordum. Sevmek bir anda olacak bir şey değildi. Daha yeniydi içimdeki bu his. Aşk? Değildi. Ben onun yanındayken kendimi unutuyordum, Yavuz'un yanında bilinçli hareketler ediyordum. Sevgi? Olabilecek bir ihtimal, ama daha çok erken. Hoşlantı? Evet. Kalbimin bu denli atması ve mutlu olmamın sebebi buydu. Onu duyduğum hoşlantı.

''Acı çekmesin o zaman? '' deyip gülümsedim. Gamzesi çıktığında kalbinin üzerinde olan elimi beline doğru çekti ve sarıldı.

''İşte şimdi çekmiyor. '' kulağıma fısıldadığında gözlerim kapandı. Kahve kokusu. Nasıl bu kadar yoğundu?

Hayır, sevgilim değil. Henüz, dediğim gibi, erken ve bu içimizdeki his devam ederse olabilir.

Kutuyu merak edersin diye söylüyorum, onu orada açtık. İçinden birkaç mektup ve iki tane bileklik çıktı.

''Mektupları bana, bilekliklerin biri sana. '' dedi ve bilekliği taktı. Üzerinde gümüşten bir kalp vardı, kalbin arkasına kazılı sonsuzluk işaretini eve gelince fark etmiştim.

Aynısından onda da var ve birbirimize söz verdik Manolya. Eğer birimiz, eskisi kadar hissetmezse bu hoşlantıyı veya sevemezse bilekliği çıkarıp vereceğiz birbirimize.

Mutluyum ve içimde umudum var. O ve ben, biz olabiliriz günü birinde. Ne dersin?

Bana mektup yazmadığın için ve bunu yaşadığım için ven yazmak istedim. Belki de eşya yerleştirmekten yazamadın, bilmiyorum ama en kısa sürede mektup yaz lütfen. Çünkü seni merak ediyorum ve inanılmaz derecede özledim.

Mektubunu bekleyeceğim Manolya, seni seviyorum.

***
-Bölüm sonu! Musmutlu bir bölüm oldu. 😊

~Kutu olayını sevdiniz mi?

~Birbirlerini sevecekler mi?

~Manolya mektup yazacak mı?

Kutu olayını ileride yaşamam çok istedim birden bire. Size de öyle oldu mu ya 😂?

Diğer bölümde görüşmek üzere 😘🌺

Manolya / Tamamlandı Where stories live. Discover now