Final 🌺

1.4K 64 93
                                    

Yatağında uzanırken gerindi ve yatmaya devam etti. Bugün yapacak hiçbir şeyi yoktu, tıpkı dün gibi veya önceki günlerde olduğu gibi. Mezarlığa gitmek istemiyordu içi, evden çıkmak da istemiyordu. Üşengeçliği ağır basıyordu biraz, giyinip gitmek zor geliyordu.

Uykunun kollarına kendini atacağı sırada mesaj sesi duydu. Ona kimse mesaj atmazdı, telefon çok kullanmazdı. Sosyal medya hesabı yoktu veya video izlemiyordu. Hayatı ikiye ayrılmıştı onun, sevdiğinin ölüm haberinden sonra ikinci yarısı başlıyordu. Birinci kısmında neler yaptıysa hepsi son bulmuştu ölümden sonra. Artık hayatta yapacak bir şeyi yoktu, mezarlığa gidip dua etmekten başka.

Eli yavaşça komidinin üzerinde bulunan telefonuna gitti, merak ediyordu ama bir yandan da korku vardı içinde. Manolya'dan haber gelmiş olabilirdi, ya kötü haberse? O zaman mahvolurdu, yapacak hiçbir şeyi kalmazdı. Hayatında tek odağı Manolya'ya mektup yazmak ve mezarlığa gitmek olmuşken, birini bile kaybetmeye dayanamazdı. Zaten yeterince kendini kaybetmişti.

Mesaj Manolya'dan gelmişti, hızlıca açtı. Günler sonra ondan haber almak kalp atışlarını değiştirmişti, yüzüne tebessüm kondurmuştu. Tek dostundan haber gelmişti sonunda, nasıl sevinemezdi ki? Liva mı? Liva yeni tanıştığı bir arkadaştı, henüz dostu değildi.

''Ben geri döndüm ve seni görmek istiyorum. '' diye başlıyordu mesaj. Sonrasında bir adres vermiş, oraya gelmesini istiyordu. İnanamadı Zühre, birkaç dakika ekrana baktı. Gelmiş miydi o? Onu görmek mi istiyordu? Bu harikaydı, onu çok özlemişti ve delicesine merak ediyordu. Mesaja cevap verdi, geleceğini söyledi. Aklına bir sürü soru üşüştüğünde onları çıktıkları yere geri ittirdi ve hızla yataktan kalktı. Giyinirken yüzünde aptal bir gülümseme vardı.

Mutluydu, dostuyla konuşacaktı günler sonra. Ona asla hesap sormayacaktı, sıkmak istemiyordu onu. O nasıl olsa anlatırdı Zühre'ye. Mutlaka haklı bir sebebi olmalıydı. Hem... Günler sonra o gelmişken bunları mı konuşacaklardı? Başına neler geldiğini anlatırdı ona, Yavuz'u anlatırdı. Yavuz'un nasıl onu bıraktığını, kandırdığını anlatırdı. Belki Manolya'nın arkadaşları olmuştu, onlardan bahsederdi.

İhtimaller kafasında büyürken mesajdaki adrese geldiğini fark etti. Burası bir kafeydi, gelmeyi bıraktığı kafe. Yavuz'la geldiği kafe. Omuz silkti. Evine en yakın yer burasıydı, Manolya bu yüzden burayı seçmiş olmalıydı.

İçeriye girip gözleriyle onu aradı, umduğunu gördüğünde gülümseme yayıldı yüzüne. İçindeki hisleri tarif etmek imkansızdı. Askerden gelen oğlunu karşılayan bir anne gibi özlem dolu, bebeğini ilk defa gören bir baba gibi duygusal, kalacağı sınavdan yüksek alan bir öğrencinin sevinci gibiydi içindekiler. Hepsi en üst seviyede ve acıdan sıyrılmış saf duygulardı.

Manolya ile göz göze geldiklerinde ona ilerledi. Manolya yüzüne bir gülümseme oturtup ayağa kalktı ve Zühre'nin gelmesini bekledi. Birbirlerine sarıldıklarında ilk konuşan Zühre oldu.

''Hoşgeldin Manolya. Seni o kadar çok özledim ki. '' ismi bu değildi fakat Zühre'nin ona 'Manolya' demesine alışmıştı, o yüzden seslenişine aldırış etmedi.

''Ben de seni özledim Zühre. Hadi oturalım. '' dedi ve oturdular. Zühre'nin içi bir çocuk gibi kıpır kıpırdı fakat Manolya sakindi. Heyecanı vardı elbette ama Zühre yüzünden değildi bu.

''Neler yaptın teyzenlerde? Nasıl geçti günlerin? '' diye sordu Zühre. Onu çok merak etmişti ve hala merak ediyordu neden yazmadığını.

''Zordu biraz alışmak. İki hafta kadar alışma sürecim oldu, dışarı pek çıkmak içimden gelmiyordu fakat teyzem zorluyordu sürekli. Kuzenim sayesinde birkaç arkadaşım oldu. '' dediğinde gülümsemesi sabitlendi Zühre'nin.

Manolya / Tamamlandı Where stories live. Discover now