1.6

337 53 27
                                    

Duyduklarım doğru mu? Lütfen olmasın, buna hazır değilim. Seni de kaybedemem, senin de gitmene izin veremem.

Taşınıyor musun Manolya, annem bana öyle dedi. Yapma, sen benim tek dostumsun. Nereye gideceksin? Gitme, lütfen gitme. Kal yanımda, istediğin ne varsa yaparım. Beni burada yalnız bırakma. Tek yaptığım şey onu ziyaret etmek ve sana mektup yazmak Manolya, bunu benden alma.

Üniversite için gitmeyecekmişsin. Bunu biliyorum sadece. Sınavın biraz kötü geçmiş galiba, yeniden girecekmişsin. Bu olabilecek bir şey Manolya, bu yıl zordu bizim için. Çok ağır yaralar aldık ikimizde, ama en çok sen. En çok senin ruhun acıyı barındırdı, en çok o dışarıya gülümsedi.

Buradan uzaklaşmak mı istiyorsun? Gitmek mi istiyorsun buradan? Anılarına, sevdiğine ve dostuna veda mı edeceksin? Yapma Manolya, seni sen yapanlar burada. Gittiğinde elinde hiçbir şey kalmayacak. Yeniden başlayacaksın her şeye, yeni arkadaşlar, yeni bir okul. Hazır mı ruhun buna?

Ben ne olacağım? Annen ne olacak? O gelmeyecekmiş seninle, sen tek gidiyormuşsun. Onu hiç düşünmüyor musun? O seni çok seviyor, ben de çok seviyorum. Bir daha düşünsen?

Bugün yanına gelecektim, üzerimi değiştirdim ve dışarıya çıktım. Evinin oradaki parka geldiğim zaman bir banka oturdum ve biraz düşündüm. Seni en son intihar etmeye kalktığım zaman gördüm. Yeniden görmek, çok zor  olacaktı. Hele ki bu konuda.

Çocukları izledim biraz, boş boş baktım sadece aslında. İçimde binlerce soru vardı, bunları sana anlatmak isterdim ama seni sıkmak istemiyorum artık. Bencilce düşündüğümü sorguladım biraz, burası sana acı veriyor belki de. Burada mutlu değilsindir, burası sana yaşamak istemediklerini yaşadığın yer olarak geliyordur belki. Haksız mıyım?

Yanıma biri oturdu, aslında fark etmemiştim ama bir çocuk oturduğum banka doğru koşunca onu gördüm. Sarı ve kumral rengi karışık saçları, ela gözleri ve keskin elmacık kemikleri olan biriydi. Benden uzun olduğu aşikardı, oturduğumuzda bile benden uzun duruyordu.

Küçük kız ona sarıldığında onlara baktım farkında olmadan. Dik dik baktığımı fark etmemiştim.

''Abicim, abla kızıyor ama. Hadi git kaydıraktan kay, salıncağa bin. Neden  sürekli yanıma geliyorsun? '' dedi kıza beni göstererek. Gülümsedim. Çocukları sevdiğimi biliyorsun, kız şirindi ve üstelik gülümseyince iki yanağı da içeriye göçüyordu.

''Hiç kızmış gibi durmuyor ama? '' diye çocukların konuştuğu gibi harfleri tam çıkaramadığında güldüm.

''Kızıyor bak. '' deyip kolumu dürttü. Kaşlarımı çatıp kıza baktım.

''Kızıyorum bak. '' dedim ve kaşlarımı çatmaya devam etti. Küçük kız somurttu ve kaydırağa doğru yürüdü.

''Teşekkür ederim. '' deyip gülümsedi, yanağı içeri doğru gittiğinde kızın ona çektiğini anladım.

''Önemli değil ama vicdan azabı çekiyorum. '' dedim ve güldüm. Çocuklara kızmak en sevmediğim şeydi, biliyorsun ki.

''Çekmene gerek yok bence, fazla alınmaz Ecrin. Yani kardeşim. '' dedi. Kafamı salladım ve banktan kalkmayı düşündüm. Eve geri dönecektim, sana gelmekten vazgeçmiştim.

''Bu arada ben Yavuz. Senin adın ne? '' diye sordu. Elini uzatmıştı. Tereddüt ederek elini sıktım, tanışmamız gerekmez diye düşünmüştüm.

''Zühre. '' diye mırıldandım. Uzun zamandır bana biri adımla seslenmemişti Manolya veya ben adımı ağzıma almamıştım. Zaten fazla konuşma gereği duymamıştım son zamanlarda, yazmak daha cazip geliyordu bana.

''Memnun oldum Zühre. Adının anlamı ne? '' gülümsedim.

''Venüs demek. '' kaşları havaya kalktı. Şaşırmışa benziyordu.

''An itibariyle en sevdiğim gezegen o zaman. '' gülüşüm durdu. Bu günler sonra aldığım en tatlı sözdü. Hatta belki de, hayatımda aldığım en tatlı söz. Sade, kibar ve temiz. Ne hoş değil mi?

Cevap veremedim. Başım öne gitti biraz ve tebessüm ettim. Yanaklarım kızarmamıştır umarım, malum beyaz tenli olmanın zararları. Sahi, beni beğenmiş mi oluyordu bu? Biri beni daha önce beğendi mi diye düşündüm. Bir kere biriyle sevgili olmuştum ama üç gün sürmüştü biliyorsun ki. Terk etmişti beni. Çok üzülmemiştim ama bence çirkin olduğum için terk edilmiştim.

''Görüşürüz. '' diye mırıldandım ve ayağa kalktım. Benimle kalktı.

''Bu saatlerde haftasonları burada olurum hep. '' diyerek elini ensesine götürdü.

''Görüşürüz o zaman? '' gelip gelmeyeceğimi soruyordu.

''Olabilir. '' dedim ve el salladım. Evin yolunu nasıl buldum bilmiyorum. Sürekli bu olayı düşündüm.

Bence benim kuruntumdu, yani beni beğenmesi falan. Arkadaş olmak da isteyebilir. Neden olmasın ki? Öf, bunaldım.

Her neyse, şimdi asıl konuyu söylüyorum sana. Taşınmadan önce bana haber ver. Sana veda etmek istiyorum Manolya, son kez sarılmak istiyorum.

Mektuplar devam eder ama değil mi? Adresini söylersin bana, ben sana atarım yine. Sen de bana anlatırsın? Yani atar mısın?

Eğer istemezsen anlarım. Yeni hayat, yeni arkadaşlar... Eski birini istemezsen söylemen yeterli. Cidden, alınmam veya kırılmam. Seni anlıyorum çünkü. Neler hissettiğini ve neden gittiğini şimdi daha iyi anlıyorum.

Bana yazmalısın bence, en azından sorularımı yanıtla ve ne zaman gittiğini yaz. Buna çok mutlu olurum. Seni seviyorum Manolya. Görüşürüz.

***

-Bölüm sonu! Bitti denilen yerden yeniden mi başlanıyor acaba?

~Manolya nereye gidiyor? Sizce haklı mı?

~Adını sonunda öğrendiğiniz, Zühre'nin tanıştığı Yavuz sizce gelip geçici biri mi? İleride ne olabilir?

Zühre'nin adı hakkında ne düşünüyorsunuz? Ben çok düşündüm çünkü 😂.

Yorumlarınızı bekliyorum. Sizi seviyorum 💙🌺

Manolya / Tamamlandı Where stories live. Discover now