• 30

97.1K 3.2K 602
                                    

Orada dakikalarca öpüşmekten yorulan dudaklarım değil ayaklarımdı. İçine doğmuş gibi beni kucaklayıp dağınık yatağın ortasına bıraktı. Aralık dudaklarımı kapatamadan dudaklarını bastırdı. Bacaklarının arasında sıkışıp kalmışken tek yapabildiğim ensesine kollarımı dolamaktı. Çekinmeden dolgun dudağını titreyen bedenime rağmen uzun uzun öptüm.

Durmasının nedenini öğrenebilmek için titreyen kirpiklerimi araladım. Bir nefeslik yakınımda öylece durdu. Ona baktığımı hissetmiş olmalı ki dirseğini omzumun yanına koyup elini saçlarıma getirdi. Saç diplerimi parmağıyla okşadıkça sanki yetmiyormuş gibi daha çok uyuşuyordum. Tam her yerim yanıyorken kendimi olduğunca kaybetmişken neden durdu bu adam ?!

-"Öyle güzelsin ki. İrademi kaybetmekten korkuyorum." Dudaklarıma değen fısıltısı beni kendime getiren etmen oldu. Yüksek dereceye ulaşan bedenim saniyeler içerisinde bir anda buz kesince altında titredim.

Kahvelerinde gördüğüm karanlık yüz ifademi durgunlaştırdı. Soluklarım düzene girmiş dudaklarının arasından çıkacak iki kelimeyi bekliyordum.

-"Git hadi. Alta in." Beni tutkuyla yatağa bırakan adam gitmiş yerine başkası gelmişti.

Yanlış bir şey mi yaptım ?

O yataktan kalktığında da öylece uzanmaktan utanç duyunca elbisemi aşağı çekerek yataktan çıktım. Yerden aldığım çantamla odadan çıkarken de birbirine girmiş saçlarımı düzeltiyordum. Kesinlikle bir şey oldu. Yoksa o durumda iken geri çekilmesinin başka açıklaması olamaz.

Merdivenin son basamağına gelip birisi var mı diye bakındım. Alttan konuşma sesleri duyduğumda ise adımlarımı o yöne çevirdim. Çantamı ortadaki masaya bırakıp taburede oturan Serhan'ın yanına kendimi bıraktım. Biraz ruhsuz giriş yapınca bakışları bana dönsede kimse yorum yapmadı. Hasibe teyze güzel kokulu çayından ikimizin önüne koydu.

-"Han nerde ?"

Rengine daldığım çaydan başımı kaldırdım.
-"Neden ona Han diyorsun ? " Akın abiden duyduğumda da merak etmiştim.

Alt dudağını büküp omzunu silkti.
-"Genelde öyle söylerim. Bir nedeni yok yani."

Konuşmadan çaydan yudum aldım.

-"Akşama yemeğe sende gelecek misin Serhan oğlum ? Sana zeytinyağlı sarardım."

Hasibe teyzeye gözlerini parlatarak bakan Serhan'a gülmekten kendimi alamadım. Ciğer görmüş kedi gibi !

-"Ya zaafımı kullanıyorsun bak Hasibe sultan. Sen yaparsın da gelmem mi ?! Ama ne zaman işim çıkacağı belli olmuyor. Gelirsem Ural'la gelirim akşam onunla olacağım çünkü ekmek olmaz." dedi açıklamasını yapıp. Aynı zamanda fincanı avuçlarının içine alıp serbest bırakıyordu.

-"Olur gelin gelin."

-"Çok mu seviyorsun ?" dedim ve oturduğum yerde sola eğilip bedenine hafifçe omzumu vurdum. Onu nedense arkadaştan çok abi gözüyle görüyorum. İlk gördüğüm andan beri çok sanimi.

-"Sorma bayılırım. İlerde evlenmeye karar verirsem bulduğum kıza sarma sardırıp ona göre evleneceğim." dedi ciddi ciddi.

Hasibe teyzeyle yanındaki kız kendini tutamayıp gülünce bende kahkaha atmıştım.

-"Delisin sen !" dedim ve kapıda Atahan'ı görünce gülmeyi kestim.

Bu kadar yakışıklı olmak zorunda mı ?! Niye hep kendine yakışanı buluyor ya bir defa da giydiği yakışmasın olmaz mı ?!

Hem daha önce koyu renkler dışında çok fazla görmedim onu. Bu defa griyle bordo uyumunu harikulade bedeninde taşıyordu. Yüreğim çırpındı görünüşüne. Ve bütün gün benim gibi düşünen kadınlar onu görecekti.

EFSUNLU AŞKWhere stories live. Discover now