mk #12

1.6K 131 53
                                    

Gözlerini araladığında gördüğü ilk şey, camdan ona bakan arkadaşları olmuştu. Vücudunun yaydığı acıya alışması ise uzun sürmüştü ve dışarıda sevinçle ona bakan gözlere, bu acıya rağmen gülümsemeye çalıştı.

Arkadaşları tek tek odaya girerken aklına gözleri kapanmadan önce yaşadıkları geldi.

Belgin'i görmüştü.

Onun bir halisülasyon olduğunu düşünüyordu ama öyleyse onu vuran kimdi?

“Ekin, iyi misin kuzum?” Zeliş hızla sandalyeye oturup elini tuttuğunda Ekin o sırada fark etmişti bileğindeki, yatağın demirine bağlanan kelepçeyi.

Kaşları çatık bir şekilde buna anlam vermeye çalışıyordu ki, arkadaşlarının birbirine baktığını fark etti.

“Bu ne? Ne oldu?” Kuruyan boğazından dolayı sesi kısık ve çatallı çıkarken bu soruya kimin cevap vereceği bilinmiyordu. Herkes susmuş bir şekilde başka tarafa bakmaya çalışıyordu.

Onlar için önemli olan Ekin'in sağlığıydı, yani o kelepçenin neden olduğunu bilseler de umurlarında değildi.

“Söylesenize!” Sesini yükselttiğini fark ettiğinde, göğsünün acıdığını hissetti ve o sırada odaya bir polis memuru girmişti.

“Kuzey, beni de zora sokuyorsunuz bir gören olacak hadi, çıkın artık.” Polis memuru onları dışarı çıkarmaya çalıştığında hepsi sessizce kabullenmişti bunu ve kimse bir şey demeden çıkmıştı.

Polis Memuru, Kuzey'in bir tanıdığıydı ve normalde şüpheli biriyle konuşmaları yasak olsa da zar zor ikna etmişti birkaç dakikalığına.

“İfade verebilecek misiniz?” Polis Memuru sandalyeye oturup ifade kağıdını çıkardığında Ekin hâlâ ne yaptığını hatırlamıyordu.

“Ne ifadesi? Neden kelepçeliyim, ne yaptım ben?” Sesinin ayarını kontrol edemediğinde Polis Memuru derin bir nefes alıp bıkkınca vermişti.

“Ercan Torul'u öldürdünüz, bir şey hatırlamıyor musunuz?”

Duyduğu cümle ile o anlar hafızasında aniden kendini belli ederken bu suçtan nasıl kurtulacağını da düşünmeye başladı. O adamı Ekin öldürmemişti.

“Hayır, hayır onu ben öldürmedim,” Polis Memuru sıkıldığını belli eden mırıltılar çıkardı.

“Yemin ederim size, onu ben öldürmedim!” Sesi yine haddinden fazla yüksek çıkmıştı ve yatakta durmadan hareket ederken yarası sızlıyor, bileğindeki kelepçe bileğini acıtıyordu.

“Olay yerinde bir tek siz vardınız. Elindeki silah da bu cinayeti destekler nitelikte.” Memurun aniden gelen esnemesi yorgun olduğunu ve Ekin'i dinlemekten sıkıldığını belli ediyordu.

Ekin birkaç dakika düşündü.

Orada adamı köşeye kıstırmıştı, sonra konuşurken birden bir yerden gelen kurşunla adam yere serilmişti. Adamın başında şaşkınca beklerken de, Belgin gelmişti. Ya da başka biriydi ama o Belgin'i görmüş gibi olmuştu, bilmiyordu.

“Balistik raporu ne diyor peki? Benim silahımdan mı çıkmış kurşun?” Polis Memuru bu sorunun geleceğini hiç düşünmediği için afallamıştı. Liseden beri sık sık polisiye kitapları okurdu ve bu konularda fazlaca bilgiye sahipti.

Tabii cinayet ve cinayeti gizleme konusunda da.

“H-hayır, yani henüz çıkmadı ama şu an tek şüpheli sensin. Bu yüzden ifadeni almamız gerek. ” Kendini yavaşça toparlarken Memur, Ekin gözlerini kapatıp açtı.

“İyi, cinayeti ben işlemedim. İtiraz ediyorum.” Memur, bu cinayet için delil toplamaları gerektiğinden ve işin uzayacağını anladığından ofladı.

“Pekala, her şeyi baştan anlatmanız gerek.”

Ekin, Memura olayı başından sonuna kadar anlatırken dışarı da bekleyen arkadaşları katilin Ekin olmadığını biliyorlardı, zaten en başından beri hiç inanmamışlardı.

Zor zamanlar geçirmişti, Belgin'i kaybetmişti ama yine de bir insanın canına kıyabileceğine inanmıyorlardı.

“Nasıl çıkacak bu işin içinden ya?” Kuzey oturduğu yerde oflarken, sağında duran sevgilisi elini tuttu.

“Onu boşverin de, Ekin'i kim vurdu?” Mercan'ın yönelttiği soru ile daha önce bunu düşünmeyi başka bir zamana erteleyen arkadaşları, onu dinleyip düşünmeye başladılar.

“Ölen adamın, adamları?” Eymen'in öne attığı ihtimale yoğunlaştılar bu kez fakat Zeliş bu ihtimali önceden düşündüğü için anında karaladı üstünü.

“Patronlarını neden yalnız bıraksınlar ki? Ya da onu öldürecek adamı neden göğsünden vursunlar? Tekin tipler değilmiş zaten, direk kafadan vururlardı. Başka bir şey var bu işin içinde.”

“Doğru.” Kuzey söylediği şeye katılırken Zeliş'in aklına başka bir soru takılmıştı bu kez.

“Mercan sana kim haber verdi?” Kendisine yöneltilen soru ile bakışları anında Eymen ile buluştu. Belgin'in yaşadığını söylemişti Eymen'e ve inanması uzun sürmüştü. Mesajları gösterince ikna olmuştu.

Mercan bir süre düşündü. Kendisi saklasa bile Eymen söylerdi. Saklaması için bir nedeni de yoktu. Ekin'e de kendi söylemek zorunda kalmazdı, diğerleri söylerdi. Bu yüzden en iyisinin söylemek olduğunu düşünürken normalinden fazla beklediğini fark eden sevgilisi cevapladı Zeliş'in sorusunu.

“Belgin yaşıyormuş, o mesaj atmış, haber vermiş Mercan'a.”

Kuzey ve Zeliş inanmakta zorluk çekmiş, mesajlar açılmış, gösterilmiş ve bunlar olurken odada ki ifade de bitmişti.

***

Polisiye, gizem/gerilim roman okumayı seven bir yazar olarak yazdığım gerilim kitabında karakterimi okuduğu polisiye romanları sayesinde kurtarmam... :')

Yazar değilim elbette ama başka kelime de bulamadım 🤷🏻‍♂️

Neyse, düşüncelerinizi alalım?

-sarı

mayıs kasırgası - yarı textingWhere stories live. Discover now