mk #17

1.3K 120 75
                                    

Kitap texting olmaktan çıktı, kendimi kötü hissediyorum, sıkılıyor musunuz?

***

“Ben onun hiçbir zaman yanında olamadım,” Nazlı, Ekin'in karşısında ağlayarak anlatıyordu her şeyi. Söylediklerinde ve gözyaşlarında samimi olduğunu düşünmek istiyordu kızın ama şüpheli yaklaşıyordu yine de.

“Teyzemlerden gizlice anahtarı alıp odaya girmeye çalışırdım, kötü bir şey yapacağımı sanıp kapıyı zorla tutardı. Ben, ben gerçekten çok üzgünüm.” Kız gözyaşlarını elleriyle silerken Ekin bir şey demeden kafasını öne eğmişti.

“Öldüğünü söylediklerinde cenaze için geldim üniversiteden. Ama ailesinin suratındaki yalan gözyaşlarını daha fazla izlememek için birkaç gün içinde geri döndüm,” Yutkundu. “Sonra ablasından öğrendim, seni. Ona yardım ediyormuşsun, tedavi olması için ikna etmişsin. Keşke, keşke o günlerde yanında olabilseydim.” Sıkıldığını hissetti, Ekin. Kızın o kadar zaman sonra aniden çıkıp gelmesinin altında bir şeyler arıyordu. Halbuki söylediği her şey samimi ve gerçekti.

“Şimdi neden aniden çıkıp geldin bana, diyorsundur. Mayıs'a yaptığın yardımlar için teşekkür etmek istiyorum. Seni duyduğumda, gerçekten çok duygulanmıştım. Mayıs'a olan sevgin çok etkilemişti beni. Hasta olmadan önce bir arada büyümüştük, ileride birine aşık olmak gibi bir hataya düşmeyeceğini söylüyordu, okuduğu kitapların etkisi ile.” Ekin'in cevap vermemesi ile kız sıktığını anladı ve boğazını temizleyip kalktı oturduğu koltuktan.

“Neyse, ben çok konuştum. Mayıs'ın yanında olduğun, ona inandığın için teşekkür ederim. İyi günler.” Genç kız kapıya doğru ilerlediğinde Ekin de ardından gitti.

Belgin'in yaşadığını ona söylemek konusunda kararsızdı, kızın söylediği çoğu şeyi dinlemek yerine de bunu düşünmüştü.

Ve tabii telefonunda henüz cevaplanmayan mesajı da.

“Mayıs ölmedi, yaşıyor.” Kızın arkasından kurduğu cümle ile genç kız şaşkınca arkasına döndü. Cümle ağzından bir anda çıkmıştı.

“N-ne? Sen ciddi misin?” Şaşırmakla, gülmek arasında gidip gelen ifadesi ile bir yere tutundu.

Mayıs'ı gerçekten seviyordu. Kuzeniydi ama küçükken hep kardeş gibiydiler. Katı ailesine rağmen mutlu edebiliyordu kuzenini. Başka şehire taşınmaları, hastalığı ve yalnızlaşma çabası ona yaklaşmasını engellemişti hep.

“Evet, ama bunu henüz ailesi bilmiyor. O yüzden aramızda kalır ve kimseye söylemezsen sevinirim.” Kız gülümseyerek onayladı.

“Tamam, kimseye söylemem, söz! Allah'ım şükürler olsun! Peki şu an nerede?” Yutkundu Ekin ve mesaj tekrar aklına geldi.

“Bilmiyorum ama bulacağım. O zamana kadar bundan kimseye bahsetme.” Kız tekrar onayladı. Çantasını kolunda sabitledi ve sıcak bir tebessümle Ekin'e teşekkür edip ayrıldı oradan.

Kapıyı kapayıp odasına geçti, telefonunu alıp mesajı açtı.

Gözleri doldu tekrar, kalbi acıdı. Mesajı defalarca okudu, ekranı öptü. Bir süre gözyaşlarıyla bekledi.

Ekin: Belgin...

Ekin: Seni çok özledim, güzelim.

05*: Lütfen başka bir şey yazma, Ekin.

05*: Sadece, kötü şeyler yapma ve birkaç şey demek için mesaj attım. Kendine zarar verecek hiçbir şey harekette bulunma, sevgilim. İnan bana atlatacağız. Yanına gelmek için savaşacağım, kaldığımız yerden devam edeceğiz. Sen yeter ki kötü bir şey yapıp kavuşacağımız günü uzaklaştırma.

05*: O zamana dek, hoşça kal.

Ekin: Söyle ben geleyim, Belgin. Ben geleyim beraber atlatalım, tek başına gücün yetmez. Yapamazsın. Söyle, yanına gelip çözelim her şeyi. Seni o kadar çok özledim ki, her zerrene o kadar çok ihtiyacım var ki. Artık sensiz geçen hiçbir dakikaya tahammülüm kalmadı, lütfen güzelim, senin de bana ihtiyacın var. Söyle yerini, geleyim.
(İletilemedi)

***

Pek içime sinmedi :(

Düşüncelerinizi alalım?

-sarı

mayıs kasırgası - yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin