mk #28

1K 97 11
                                    

Multimedia; Pera - Ölebilirim
Yeni şarkılarını paylaşmasam olmazdı :')

Keyifli Okumalar! 🖤

*

-Yazar Anlatımı-

Rutubet kokan bir yerdeydiler. Duvarları aşınmış, tavanda enerjisinin son demlerini kullanan turuncu bir ampul. Tavana yakın ufak bir pencere ve tabanda yer yer ufak taş parçaları birbirini sıkıştırıyordu. Bir depo olduğu belliydi fakat, sanki taşlarla dolu bir arazinin etrafını kapatmışlardı ve tüm pis işlerini burada hallediyorlardı. Bunu yapan, elbette Atlas değildi. O, burayı tesadüf eseri bulmuştu.

Şimdi, tam karşısında duran Ekin'e sırıtarak bakıyordu. Bu durumdan en çok keyif alan Atlas'tı. Kazanacağından emindi, çünkü hilenin ta kendisiydi. Eşit imkanlar yoktu, kendisi kazanacaktı ve ne gurur ne de haksızlık umrunda değildi. Tek umrunda olan güç gösterisiydi, Mayıs bile ikinci plandaydı.

"Sen ringe çık ben senin hilelerini izleyeyim, bunca şeye ne gerek vardı?" Ekin sırıtarak konuştuğunda, bozuntuya vermedi Atlas. Umrunda değildi. Birkaç saat önce kullandığı uyuşturucunun etkisinden yerinden duramıyordu.

"Bence fazla zaman kaybetmeyelim ha, ne dersin?" Omuz silkti Ekin ve verdiği boks eldivenini eline geçirdi.

Atlas ise, ilk olarak muştayı aldı. Bu hoşuna gitmedi mi? Boks eldiveni ile ilk ve son kez eşitlenebilirlerdi. O da hoşuna gitmezse, yanında bıçağı vardı. Ekin'in hiç şansı yok, diye düşünüyordu.

Vücudunda gezinen zehir ona ilk adımı attırdı. Muşta ile yüzünü hedef aldı ki bu çok bariz bir ataktı. Ekin bundan kolayca kurtuldu ve sağ yumruğunu sertçe suratına indirdi. Bu, Atlas'ın sendelemesine neden oldu fakat gülerek toparlandı.

Ekin hiçbir şekilde ilk adımı atmıyor ve bekliyordu. Bu denli hırslanan Atlas'ın da, sürekli ilk adımı atması onu şaşırtmıştı fakat tam o sırada fark etti.

Boğazında ve kollarında morarmalar vardı. İğne sonucu olduğu çok belliydi ve aklına gelen ilk seçenek doğruydu.

Aynı zamanda aklı Mayıs'a takıldı. Atlas'ın ona böyle bir zarar verip vermediğine.

Ve tam o sırada suratına sert bir muşta darbesi indi. Dalgınlığından faydalanan Atlas'ın darbesi oldukça ağır gelmişti ve Ekin o acıyla birlikte elmacık kemiğinin çatladığından emindi.

Zor olsa da kendine gelebildi ve bu kez ilk atağı o yaptı. Yüzüne ve karnına ardı ardına darbeler atarken Atlas çoktan gardını almıştı. Bir atak yapmak için beklese de, Ekin öylesine hızlı darbeler yağdırıyordu ki nefesi kesilmişti Atlas'ın.

Eldivenlerin ağırlığından mı yoksa harcadığı enerjiden mi bilmiyordu ama anında yorgun düşüp geri çekildi. O sırada ağzındaki kanı yere tükürdü Atlas.

Muşta ile ancak çok yakından darbeler indirebilirdi ve o darbeleri indirirken kendisinin yaralanması da çok yüksekti. Bu yüzden, depoda yankı yaratacak şekilde bir yere fırlattı muştayı, sonrasında eldivenleri almak için eğildi.

"Şimdi eşitiz." dedi ve gülerek Ekin'e baktı.

"Hiçbir zaman eşit olmayacağız, ne bu kavgada ne de diğer günlerimizde. Senin gibi bir orospu çocuğu ile eşit olabilmem için insanlıktan çıkmış olmam lazım." Depoda kahkahası yankılandı ve ardından sinirle Ekin'e ilerledi.

"Bu orospu çocuğu şimdi senin ebeni-..."

Devamını getirmeden indirdi yumruğunu. Ekin, ardından gelen yumrukları bloke ederken Atlas birkaç adım geriledi. Ekin ise tekrar atağa geçmesine fırsat vermeden eldivenin iç kısmıyla yumruklarını sıraladı.

"Madem kural yok, o zaman faul de yok." derken bile yumrukları durmamıştı. Yorgun düşüp geri çekildiğinde ise yüzünün ışığa bakan kısmının kan içinde kaldığını gördü. Atlas, yere düştü ve kendi toparlamak adına birkaç saniye öylece kaldı.

Ardından ağır hareketlerle eldiveni attı ve cebinden bıçağı çıkardı. Kılıfından sıyırırken geçen sürede gücünü toplayabilmişti. Ayağa kalkarken yukarıdaki ampulun yanıp söndüğünü gördüler. Bu ikisinin de umrunda olmadı.

Ayağa kalkıp bıçağı sıkıca tuttu elinde. O sırada Ekin, eldivenleri çıkardı ve kenara atıp yumruklarını hazırladı.

Atlas sırıtarak bıçağı Ekin'e salladı. Kendini geriye atarak kaçtı darbeden fakat gelen ikinci darbede sendeleyip yere düştü. Üstüne çıkıp boğazına bıçağı dayayan Atlas dizleri ile kollarına baskı kurdu ve bıçağı göğsüne indirip derin fakat çok tehlikeli olmayan bir çizik attı.

Acısını iliklerine kadar hissetse de Ekin, aklına gelen fikirle kendine gelmeyi başardı. Tavanda yanıp sönen ampul aniden söndü ve Ekin var gücüyle Atlas'ı üzerinden itip yer değiştirmelerine neden oldu.

O sırada ampul tekrar yandı.

Bıçağı tutan elini yere sertçe vurdu ve bıçak düşünce, bu kez kendisi, onda bir iz bıraktı. Yüzüne attığı çizik ile Atlas'ın inlemesi depoyu doldurdu.

Bıçağı bir kenara fırlattı ve suratına, yumruklar dizmeye başladı. Karşılık veremeyeceğinden emin olduğunda nefes nefese kalmış bir biçimde yanına oturdu. Kendine gelmeye çalışırken, Atlas'ın inlemeler arasından konuşmaya çalıştığını fark etti ve onu dinlemeden gitmemeye karar verdi.

"Bunun olacağını biliyordum." Ağzına gelen kanı kusamayınca öksürmeye başladı, Ekin onu yan çevirip kusmasını sağladı.

"Sen kazandın." Ardından bilinci kapandı.

Ekin böylesine berbat bir duruma düştükleri için utanıyordu. Belgin ile birbirlerini sevmelerine rağmen, aradaki şeytanlar yüzünden saçma sapan bir kavgaya girdiğine inanamıyordu.

Belgin, onun kız arkadaşıydı. Onu hak ediyordu, bunun için bir ispata ya da bir yarışa gerek yoktu.

Bunun ve vücudundaki hasarların acısı ile depodan çıktı. Atlas'ın adamlarına haber verdikten sonra, ıssız patika yolda yürüdü.

Belgin'e ulaşmasını sağlayacak bir şey bulana kadar yürüdü.

*

Uzun bir aradan sonra yazdım, elbette paslanmışımdır ama içimde huzurluyum ve rahatladım. Finale az kaldı fakat bölümler sık sık gelemeyecek. Anlayışınızı bekliyorum ve iyi günler diliyorum! 🖤

mayıs kasırgası - yarı textingWhere stories live. Discover now