Final

1.4K 121 115
                                    

Merhabalar.

Final bölümü olacağını beklemiyordunuz biliyorum ama artık yazamadığımı fark ettim. Ne kadar ara verirsem o kadar hevesim kaçıyordu, bir daha yazamıyordum. 30. Bölümde final hep aklımda olan bir şeydi aslında. İlk kitap da öyle oldu, bu da öyle olsun istedim hep. Olaylar uzadı sadece, ben mantıksız yazmaya başladım -bence öyle oldu-, zamanımı iyi kullanamadım. Neyse, siz bölümü okuyun, sonunda tekrar buluşuruz 🖤

Son kez iyi okumalar. :')

*

"Sen iyi misin?" Ekin, buğulu gözlerle Belgin'e bakmaya çalıştı. Elinden geldiğince salona bakmamaya çalışırken kendini içeri attı ve kapıyı kapattı.

Genç kız iyi değildi. İyi olması için her şeyin yolunda, kafasının rahat, içinin huzur dolu olması lazımdı. Hayatı boyunca en son böyle bir anı, küçükken, hiçbir şeyi yokken yaşamıştı. Ve, Ekin ile uyuduğu gecelerde.

Bir çıkış yolu yoktu artık, biliyordu. Onca çabasına rağmen hayatını düzene sokamamıştı, bu onun kaderiydi. Yıllar önce kabullenemediği kaderi. Bir yıl önce kaderini değiştireceğine inandığı adamın ise, o kadar güçlü olmadığını öğrenmişti.

"Belgin? Gözünü seveyim tepki ver," Gözlerinin içine baktı.

O an odaklandı her şeye. Atlas'ı bıçakladığı andan beri sadece kendi düşünceleri ile boğuştuğunu fark etti. Zihninde, hayatını mahveden şeytanın sesi yoktu. Neredeydi?

"Ölmüş müdür?" Yutkundu ve alnına sıcak bir öpücük kondurarak Atlas'a ilerledi Ekin.

"O değil," Ekin'i durdurarak kendisine bakmasını sağladı. Zangır zangır titreyen eli kafasına gitti. İşaret parmağı ile kafasını gösterdi.

"O ölmüş müdür? Sesini duymuyorum, yıllar sonra ilk defa, böyle rahatça kendi düşüncelerimi duyuyorum. Ölmüş müdür, Ekin?" Gözlerinden akan yaşlara engel olamadı.

Ekin, parmağının altında nabzı hissetmemişti.

Genç kızın gözyaşlarının aktığını görür görmez yanına ilerleyip sımsıkı sarılmıştı.

"Öldü." Daha fazla ayakta duramayacağını fark ettiği an yere oturup kucağına çekti.
"İkisi de, öldü."

Belgin'in kolları gevşedi. Ekin'in yüzüne bakmaya çalıştı. Emin olmak için tekrar sordu.

"A-atlas ölmüş mü?" Ekin, tepki vermediğinde Belgin'in bakışları ellerine gitti. Kanlı ellerine. İnanamadı ama pişmanlık da hissetmedi. Sadece bundan sonra neler olacağını düşündü.

"Ölmüş."

Sesli bir şekilde yüzüne çarpan gerçek, Ekin'in afallamasına neden oldu. Gözleri bir noktaya daldı ve uzun süre kendine gelemedi. Aklından bir sürü şey geçti. Hayatı, hayatları artık asla ama asla düzelmeyecekti diye düşünüyordu. Öyle dalmıştı ki, Belgin'in dışarı çıktığını bile duymamıştı.

Nefes almak zorlaşıyordu, gözyaşları ise inadına daha çok akıyordu. Belgin, soğuk havayı iliklerine kadar hissederken, yavaş adımlarını evin arkasına ilerletti. Ormanlık alana.

Birkaç dakika sonra sarsılarak kendine geldi Ekin. Kendine gelmesini sağlayan şey, aklına gelen fikirlerdi. Bunun için, gözleri Belgin'i aradı. Salonda bulamadı, seslendi. Daha sonra kapının açık olduğunu fark edip çıktı dışarı. İçine korku yayılmıştı. Kötü senaryolar zihninde sıralanırken evin karşısındaki yola, sağına, soluna ve en sonunda evin arkasına bakmayı akıl edebildi.

mayıs kasırgası - yarı textingWhere stories live. Discover now