⍣18⍣

1.3K 177 363
                                    

Medya=BTS/Arirang (bu şarkıyı size diyeceğim yere kadar dinliyoruz. Arada başka bir şarkıya geçip sonra yeniden bununla devam edeceğiz 💕)

YN:Bu bölümü ilk beş bölümden sonra kafamda oluşturmuştum. En başından planlanmış bir bölüm, umarım hayal ettiğim gibi yazabilmişimdir.
Geçenki üzgün modumla sizi de üzdüysem üzgünüm. Lütfen yorum yaparken kendinizi kasmayın. Lütfen, lütfen, lütfen!!!

O zamaaaaan yorumlarda yeniden kopuyor muyuz gençler 🎉

꧁꧂

"Peki..." dedim arkamı dönerken. "Ben hep saçmalarım zaten, affedersin" Sonra da hızla ormana doğru yürümeye başladım...

Jungkook

"Jungkook!Dur!Nereye gidiyorsun?!?"

Bana seslendiğini duyunca adımlarımı hızlandırdım. Onunla konuşmayı gerçekten istemiyorum. Yetişir diye korkumdan koşmaya başladım. Handan yeterince uzaklaştığıma karar verince önce yavaşladım sonraysa durdum. Etrafıma şöyle bir bakındım, nerede olduğum ve ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yok.

İçime dolan büyük öfkeyle haykırdım

"Aghhhhh! Senden nefret ediyorum Kim Taehyung"

Sinirim azalmamış artmıştı. Şu an hem ona hem de az önce hayatının en büyük yalanını söyleyen kendime sinirliydim. En yakınımdaki ağacın gövdesine geçirdim yumruklarımı. Ellerimin ve yüreğimin acısıyla fisıldadım

"Lanet olsun, çok seviyorum seni. Çok fazla seviyorum."

Kanayan ellerime baktım şaşkın şaşkın. Yumrukladığım ağacın dibine oturdum. Başımı gövdesine yasladım ve gözlerimi kapattım. Bundan sonra ne olacak, ne yapmalıyım hiç bilmiyorum. Geri dönüp aşkım için mücadele mi etmeliyim, yoksa aralarına girmeyip içimdeki aşkla mı mücadele etmeliyim?

Öfkem dinene kadar hızlı hızlı soluk alıp verdim. Sonra bir anda tüm öfkem uçtu gitti. Boşlukta hissettim. Bomboş hissettim. Sonra o boşluk yavaş yavaş hüzünle dolmaya başladı.

Kanayan ellerime yeniden baktım. Ah benim güzel ellerim... Avuç içlerimi gözlerime bastırdım, alt dudağımın sarkmasını engelleyemedim. Titremesini de öyle... İşte benim öfkem bu kadar...

Bir süre öyle amaçsızca bekledim. Sonra aklıma çok parlak bir fikir geldi. En iyisi depresyona gireyim ben, uzun zamandır girmiyorum özledim adı batasıcayı.

Hıçkırarak ağlamaya başladım. Höykürdüğüm için ürken kuşlar havalanmıştı

"Gidin zaten, siz de gidin!" daha çok ağladım. Sonra daha da çok ağladım.

Yüzüm ıpıslak olmuştu. Salya, sümük, gözyaşı...

"S-sevgili kıyafetimin kolu başına gelecek şeyler için şimdiden ö-özür dilerim, lütfen kişisel algılama" Kıyafetimin koluna acıyan bakışlarımı gönderdim ve daha fazla düşünmenin bir faydası olmayacağına karar verdim. Yüzümü iyice kuruladım.

"Ahh Jeonie, ahh! Ne hallere düştün böyle" dedim kıyafetimin koluna bakıp yüzümü buruştururken.

Neyse canım,ben de canım kendimle vakit geçiririm. Aptal sarışınlara kalmadık herhalde. Hala Jeon Jungkook'um, o karşı konulmaz cazibesiyle kızların yüreklerini hoplatan kişiyim.

destiny ಇ taekook ✔️Where stories live. Discover now