5.GEÇMİŞİN İZİ

11K 548 259
                                    

John Steinbeek der ki :

"Bir insana dengesini kaybettirip sonra normal davranmasını bekleyemezsin.."

♧♧♧♧♧♧♧♧♧

Hayat çok tuhaf değil mi? Bilmem, istemem dediğiniz ne kadar şey varsa karşınıza bir yansıma gibi çıkar daima.

Kaan sinirle güldü, İrem'den uzaklaşmak adına birkaç adım geriye doğru gitti ve kollarını göğsünde birleştirip İrem'e baktı. İrem'in yüz şekli fazlaca değişmişti, çatık kaşları ve kemirmeye başladığı bir dudak her şeyi anlatmaya yetiyordu.

"Ne bakıyorsun öyle? Ne sırıtıyorsun?" diye çıkıştı. Kaan omuzunu kapıya yasladı ve daha sinir bozucu biçimde gülümsedi. "Bayılıyorsun kollarıma düşmeye, yollarıma çıkmaya... Hayırdır beni mi takip ediyorsun?"

İrem ciddi bir ifadeyle kaşlarını havaya kaldırdı. "Sen kimsin ya? Farkında mısın bilmem ama buraya bağlı bir doktorum!"

Kaan alayla bir daha güldü ve bir miktar iğneleyeci üslup ile, "Torpilli doktor." dedi. İrem'in gözleri duyduğu sözler karşısında kocaman açıldı o mavi gözler ateşe döndü, Kaan'ın üzerine birkaç adım attı. Kaan ise istifini hiç bozmadı.

"Ne diyorsun sen be!?"

"Yalan mı? Baban müdür diye senin gibi şımarığı sorumlu yaptılar!"

İrem işaret parmağını Kaan'ın yüzüne doğru tutup, "Sen bittin! Gerçekten şımarıklık neymiş göreceksin!" dedi ve Kaan ağzını bile açmadan arkasını dönüp ve git.

"Git hemen babana şikayet et!" diye bağırdı arkasından. Tekrar içeri girmek için hareketlenirken bir memurun seslenmesiyle  tekrar döndü.

"Kaan komiserim!"

"Efendim Defne?"

Genç memur saygın bir ifadeyle, "Kazım müdürüm sizi çağırıyor komiserim." dedi. Kaan sorgulamadan Kazım müdürün odasına yöneldi, kapısının önüne geldiğinde yavaşça tıkladı. İçinde bir panik havası vardı, Lan acaba bu şeytan gerçekten beni mi şikayet etti? Yok, o kadarda değil! Hem daha iki saniye bile olmadı? Hemen nasıl şikayet edecekti? Oğlum ya ettiyse? Kazım müdürün biricik kızı!

İç kavgasıyla konuşmayı kesti çünkü Kazım müdürün gir dediğini duymuştu.  Omuzları dik bir şekilde içeri girdi, başı ile selam verdi. İrem'in yüzünde büyük bir gülümseme vardı. Gözlerinden bir şey planladığı belli oluyordu.

Saçlarını edalı bir tavırla savurup güldü.  "Aaa, bana iguana diyen arkadaş değil mi bu ya?! "

Kaan "sıçtık" der gibi dudaklarını ısırdı. İrem'e kaş göz yapmaya başladı. "Yapma, lütfen sus." der gibi kaşlarını yukarı aşağıya kaldırdı. İrem ise dudaklarını ykarı kıvırıp şeytani bir biçimde güldü. Bu kız bazen gerçekten gıcık olabiliyordu. Sanki 18 yaşına yeni girmiş ergen.

Kazım müdürün kaşları yavaşça çatıldı, Kaan ise içinden bildiği tüm duaları okudu.

"Kaan? Benim kızıma?" diye şaşkın bir biçimde sordu. Çünkü Kaan, gözünde İstanbul beyefendisi biriydi.

"Yok müdürüm, kızıl şey-" Eee alışmıştı kızıl demeye tabi. Gergin bir ifade ile cümlesini toparlayıp devam etti. " Yani İrem Hanım yanlış anlamış. Ben o an fare gördüm, iguanaya benziyordu. İrem Hanım da karşımdaydı, sanırım üzerine alındı."

'R' kim diye sorarlarsa Kaan Sönmez'i gösterin. Daha yaratıcı bir yalan asla olamazdı herhalde. Şırnak'da iguana ilginçti cidden! Yağmur ormanlarından da bahset Kaan(!)

KARTAL İHTİLALİTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang