16. BÖLÜM: KISA BİR HİKAYE ✨Bölüm Müzikleri: Aytekin Ataş- Var Git ölüm/ Mert Demir- Ateşe düştüm/ Fikrimin İnce Gülü/ Pilli bebek- Kızım/ Selda Bağcan - Adaletin bu mi Dünya/ Cem Adrian- Kül ve Gaziantep Yolunda öldürdün beni
"Bir savaşçı, her zaman savaş alanına geri döner. Bunu asla inattan yapmaz; dönüş nedeni, havanın değiştiğini fark etmiş olmasıdır."
Paulo ChoelhoSavaşın getirdiği yıkımlar, götürdüğü hayatlar şüphesiz en çok küçük çocukların katiliydi. Ölüm, savaş ve sevgisizlik bir çocuk için dünyanın en korkunç travmalarından biriydi...
Masada herkes ayağa kalktı büyük bir hareketlilik oldu, Baybars'ın bir eli stresle başına giderken bir yandan da kulağına götürdüğü telefonla birilerine ulaşmaya çalışıyordu. Yüz ifadesi dehşet içindeydi. Asena bir eli belindeki bellik tabancasında, insanları dışarıya doğru yönlendiriyordu.
Turan Almila'yı kucaklamış başını omzuna yaslı tutarak dışarı çıkıyordu, Almila minik kollarını sıkıca Turan'ın boynuna dolamıştı. "Baba..." Diye huysuzca mırıldanıyordu.
Turan hızını kesmeden araca ilerlerken usulca minik kızın saçını okşadı, "Gelecek baban, biz şimdi Cemre'nin yanına gidiyoruz tamam mı?" Cemre Turan'ın küçük kızlarından birinin ismiydi, iki kızı vardı. Almila ile yaşıt olan Cemre'ydi.
"Babamı istiyorum!" Diye huysuzca bir kez daha söylendi.Turan çaresizce araca ilerlerken aklındaki en derin şey kendi ailesiydi, belki onlarda riskteydi ama şu an ona emanet olan can, kendi kanından daha önemliydi. Adı üstünde emanetti...
Omuz üstü lokantaya bakıp usulca Almila'yı araca bindirdi.Lokantanın içinde büyük bir stres hakimdi, Kaan siber güvenlik ile iletişim halindeydi.
Fatih takviye ekip için özel harekat polisleri ile konuşma halindeydi, bir yandanda cam mekan olan yerden dışarı izliyordu.Baybars ise üstünde hissettiği huzursuzlukla sağ sola keskin emirler yağdırıyordu.
"İhbar gerekçesi yok ulan! Saldırı olacak diyorum, anlamıyor musunuz?! Takviye, Kızılay meydanı dahil tüm kalabalık alanlara takviye!" Diye yüksek sesle bağırırken, alnında boncuk boncuk terler oluşmuştu.
Telefonun diğer ucundaki yetkilileri dinlerken Serkan ve Kaan ile göz göze geldi, ikisinin de yüzünde aynı huzursuzluk vardı. Kaan konuşmak için yeltenirken telefonu titredi, ekranda yanıp sönen isim Kazım Müdüre aitti. Birkaç adım uzaklaşıp telefonu açtı.
Fakat Serkan'ın bakışları aynıydı, dehşet derecede huzursuz.Baybars kulağındaki telefonu indirip tek kaşını havaya kaldırdı, "Ne bakıyorsun Serkan?"
Serkan korkuyla birkaç adım attı, soluk bir sesle "Şef, Behçet abi ve Taha'yı arasak iyi olur." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARTAL İHTİLALİ
General Fiction"Biz Kartalız...Ölüm kokarız, barut kokarız, kan kokarız anlıyor musun? Bu yuvaya girmek ölüm demek!" Genç kadın dolu gözlerle buruk bir şekilde tebessüm etti. Kendini büyük bir arzuyla ölümün kollarına bırakmaya razıydı; kendini yuvaya adamaya hazı...