58

5.1K 619 476
                                    

SONAT SEPETÇİ

Derin bir nefes aldım. Evet yapabilirdim ama zerre kadar içimden gelmiyordu. Hatta istemeye istemeye mecbur kalmıştım. Efe iti yüzünden! Görecekti gününü... Sadece şimdilik susması gerekiyordu. Çay kaşığı bitmiş, o başlamıştı.

Bana bunları sayıyla gönderiyorlardı herhalde!

"Ece, biraz konuşalım mı?"

Erdem denen bebeyle birlikte sınıfta oturuyorlardı. Beni görünce tam ayaklanacakti ki Ece bileğinden tutarak durdurdu. "Erdem sakin ol..."

Ona aldırmadan "Ne konuşacaksın?!" Diye sormuştu.

"Özel."

"Lan ne gibi bir özelin olabilir senin Ece'yle?!"

"Eee yeter ama kalk sende!" Diyerek kızın kolundan tuttum ve sürüklemeye başladım. Erdem tam geçen günkü gibi üzerime atılacakti ki "Tamam, yok bir şey. Birazdan gelirim." Diye sakinleştirdi onu Ece. İkisine de aldırmadan boş bir labaratuara girdim ve kolunu bıraktım. Sanırım fazla sıkmıştım. Çünkü parmaklarımın izi çıktığından ovalıyordu.

"Ne konuşacaksın?"

"Bu kadar ispiyoncu olduğunu bilmiyordum."

"Ne ispiyonu Sonat?"

"Bilmiyormuş gibi yapma! Abine hemen söylemedin mi Suna'yı sevdiğimi?!"

"Saçmalama. Asla seni zor durumda bırakacak bir şey yapmam." Demesiyle bir kahkaha kaçtı dudaklarımdan. Aptal kız.

"Yalancının tekisin. Bana kötü diyorsun ama kendin hemen sana verilen sırları gidip başkalarına anlatıyorsun."

"Yemin ederim ben söylemedim Sonat!"

Ona 'Kesin öyledir.' Der gibi baktıktan sonra "Her neyse." Diye geçiştirdim. "Şimdi gidip abine senden özür dilediğimi söyleyeceksin. Tamam mı?"

"Ama..."

"Sana tamam mı diye sordum?!" Dediğimde korkuyla başını salladı. Bu iyi olmuştu. Elbette ki onun gibi bir kızdan özür dilemeyecektim. O kadar düşmedim.

"Aferin. Şimdi git ve bir daha gözüme gözükme."

itiraf sayfası. [yarı texting]Where stories live. Discover now