78 <3

4K 456 460
                                    

EFE ERDEK

Anlık gaza gelip düşüncesizce davranmış olduğumu farkındaydım. Fakat yine de pişman değildim. Onu başka türlü değiştiremezdim.

Merakla anlatacağım şeyi beklerken gözlerinde tedirginlik vardı. Duymak istemediği bir şeyi öğrenmekten korkuyordu sanki. Ya beni affetmezse? Bunu göze almak zorundaydım. Sonat  derse daha çok üzülürdü. Her şey o piç yüzündendi zaten. Tamam, Efsun melek değildi ama arkadaşlarının yoldan çıkardığı da ortadaydı. Ve o it hala akıllanmamıştı. Elimden daha fazla bir şey gelmezdi şu saatten sonra. Artık gerisi diğerine kalmıştı. Aşkının, şerefsizin tekini düzeltebileceğini düşünmüyordum ama... Başka da çarem yoktu. İş benden geçmişti. 

"Efe, seni bekliyorum."

Elimle yüzümü sıvazlarken uzandığım yerden onun gibi kalktım ve bu defa yatağın başına yaslandım. Sonra onu çektim kendime. Kollarımın arasına aldım. Ve başını göğsüme koymasını sağladım. 

En başından anlatacak, kendisini benim yerime koymasını sağlayacaktım.

Ancak o zaman hissettiklerimi anlayabilirdi.

"Hani sana bahçede otururken bir şey anlatmıştım. Hatırlıyor musun?"

Sessizce yutkunurken başını salladı hafifçe. Çenemi yasladım saçlarına. Kokusunu içime çektim. Hemen ardından "Sen hep böyleydin." diye başladım cümleme. "Yani o zamanlarda çok güzeldin. Gülüşünde takılı kalırdım hep. Gözlerin mesela, kahkaha atarken kısılıyor ya. Bitiyordum o anda. Uzun saçlı, mis kokulu, koca popolu..."

Son söylediğimle kıkırdadı. Gerginliğini almaya çalışıyordum. Beni mantıklı dinlemesi için rahatlaması gerekiyor. Biraz fazla panik yapmıştı.  Az önce yüzünde meydana gelen hafif tebessümün devam ettiğim an silineceğini farkındaydım. Yine de artık bilmesi gerekiyordu.

"Ama kusursuz olmayan bir yanında vardı. Kalbin Efsun. Fiziğin mükemmeldi ama karakterin o kadar çirkindi ki."

Gülümseyişinin donakaldığını bakmadan da anlayabilmiştim. Göğsüme yaslı olan başını öne eğdi hafifçe. 

"Hep aşağılıyordun insanları. Paran, malın, mülkün... Her şeyin vardı. Yediğin önünde yemediğin arkandaydı. Lüks bir evde yaşıyordun. Ailen sorunsuzdu. Ve arkadaşlara sahiptin. Buna rağmen sanki hiçbir şeyin yokmuşçasına bencilleşiyordun."

"Efe..." diyerek dudaklarından çıkan adımla araya girmek istediğinde durdurdum. Sesi titremişti ismimi söylerken. Ama şimdi konuşmaması gerekiyordu. Yoksa anlatamazdım.

"Annem yıllardır sizde çalışıyor. Ece'yi tanıdığın gibi beni de tanıyordun sen Efsun. Sadece adımı bilmiyordun. Çünkü kız kardeşim kendine hakaret ettirecek kadar korkaktı. Saçlarıyla, dişleriyle, sivilce ve kıyafetleriyle... Sadece senin değil, o aptal arkadaşların içinde tam bir ezikti. Ama ben hiçbir zaman onun gibi değildim. Nasıl bir insan olduğunu okulda da görebildiğim için hep içimdeki hoşlantıyı bastırıp, senden uzak durmaya da çalıştım. Fakat Ece hiçbir zaman öz güvenli bir kız olmadı. Sen bencildin, o da kıskanç. Hep aynı kıyafetleri giymeyi istedi sizinle. Aynı şeyleri yemeyi, aynı okula gitmeyi... Annem işe giderken peşine takılıp bu eve geldi. Ve sırf arkadaşınız olabilmek için küçümsenmeye boyun eğdi. Ne isterseniz yaptı. Kendisini kullanmanıza izin verdi. Babanda onun bu halini görünce lisede bana verdiği gibi ona da burs vermeyi kabul etti. Acıdığı için... Kızının nasıl bir insan olduğunu farkındaydı. Eğitimi falan geç, baban senin merhametsizliğini telafi edebilmek için bize yardım etti."

Duraksadığım da aklıma gelen anılar yüzünden sinirlendiğim için, tutuştuğumuz elimi sıktığımı fark ettim. Parmakları acımasın diye bırakırken endişeyle başını kaldırarak yüzüme baktı. Ama geri çekilmemişti. Aksine benim kollarım gevşerken, o daha da sıkı sarılmıştı. 

itiraf sayfası. [yarı texting]Where stories live. Discover now