17.Bölüm

6.2K 215 9
                                    

"Almira hanım, ne yapıyorsunuz? Ben hazırlardım kahvaltıyı." ev işlerindeki yardımcımıza döndüğümde gözleri şaşkınlık ile açılmıştı.

"Kahvaltı için bir şeyler hazırlıyorum." deyince, kadın tam itiraz etmek için ağzını açıyordu ki "Lütfen itiraz etmeyin. Bugün kahvaltıyı ben hazırlayacağım. Başka bir işiniz varsa onunla ilgilenebilirsiniz." dedim.

Kadın mecburen mutfaktan ayrılmak zorunda olduğunu anlayınca “Peki Almira hanım. Bir şeye ihtiyacınız olursa beni çağırabilirsiniz.” dedi. Gülümseyerek başımı salladığımda  kadın mutfaktan çıktı. Yaptığım poğaça ve böreği, pişmesi için fırına koydum. Buz dolabını açtım ve kahvaltılıkların olduğu tepsiyi elime aldım.

••••••••

Sofraya son kez baktığımda eksik bir şey yoktu. Sadece böreği ve poğaçaları fırından alıp, masaya getirmek kalmıştı. Böreği ve poğaçaları da masaya yerleştirdikten sonra tek bir işim kalmıştı. Babaannem ve dedemi uyandırmak. Merdivenleri teker teker çıktıktan sonra dedemlerin odasına ulaştım. Kapıyı yavaşça tıklatarak "Dede, babaanne." diye seslenmeye başladım. Kapıyı tıklatmaya devam ederken kapı birden açıldı.

Dedemin sert ve sinirli yüzü yumuşarken "Almira, kızım sen miydin?" dedi. "Evet dede. Kahvaltı hazır da onun için sizi uyandırmaya gelmiştim." dedim. Dedem "Tamam güzel kızım. Babaanneni uyandırayım geliyoruz." deyip babaanemi uyandırmaya gitti. Aşağı inip yemek masasındaki yerimi aldıktan sonra dedem ve babaannemi beklemeye başladım.

Dedemler aşağı inip, yemek masasına ulaştıklarında dedem sofrada göz gezdirdi. Yüzündeki memnun ifadeyle "Türkan hanım döktürmüş yine." dedi. Gülümsememi yüzümden silmeden "Türkan hanım değil, ben hazırladım dede. Hadi oturun. Sizin için yaptığım ilk yemekleri beğenecek misiniz?" dedim.

İkisi de şaşkınca yerine otururken, bunu beklemedikleri belliydi. Dedem poğaçadan, babaannem börekten bir parça alıp, ağzına götürdüğünde merakla onları izliyordum.  Çok geçmedi ki ilk tepkiyi babaannemden aldım. Tatlı gülümsemesini bana sunarken "Börek harika olmuş tatlım. Ellerine sağlık." dedi.

Dedem de babaanneme katılarak "Poğaça da çok lezzetli olmuş. Ellerine sağlık güzel kızım." deyince, ikisine de bir gülümseme bahşettim ve "Afiyet olsun." dedim. Dedem ve babaanneme söz verdiğim gibi tüm günümü onlara ayıracaktım. Kızlar buluşma teklifi etmişlerdi ama kabul etmemiştim. Bugün dedem ve babaannemle vakit geçirmekten başka bir planım yoktu.

Saatlerce babamın çocukluğundan, babaannem ve dedemin gençliğinden konuştuk. Gençliklerine dair anlattıkları hikayeler ile beni büyülemeyi başarmışlardı. Dedem ve babaannem halk efsanelerindeki hikayeler gibi bir hayatları yaşamışlardı. Birbirlerine olan sevgileri ve kavuşmak için gösterdikleri çaba dinlemeye değerdi. Karşılarına bir sürü engel çıkmış olsa da sevgileri sayesinde her şeyin üstesinden gelmeyi başarmışlardı. Ailelerine karşı gelip birlikte mücadele etmek yerine sadece dedem yahut sadece babaannem çabalamış olsa şu an evli olmayabilirdi. Çünkü aşk; iki kişiyle yaşanırdı ve tek taraflı çabanın hiçbir faydası olmazdı. Tek başına uğraş veren insan sadece kendine zarar verirdi ve istediğini elde etmesi imkansıza yakın olurdu. Bunları dinlerken eski insanların bir başka sevdiklerini anladım. Hâlâ öyle sevgiler var mıydı, bilemiyordum ama herkesin karşısına kolaylıkla çıkmayacağını düşünüyordum. Babannem ve dedemle sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Çoktan hava kararmıştı ve gözlerim yavaşça kapanmaya başlarken, "Benim çok uykum geldi. Size iyi geceler." diyerek oturduğum kanepeden kalktım.

••••••••

Odama gelince dolaptan çıkardığım pijama takımımı giyindim. Saçlarımı taradıktan sonra örecektim ki yatağımın üzerinde gördüğüm kağıt yığınıyla, oraya doğru ilerlemeye başladım. En üstte duran kağıdın üzerinde kağıdı kaplayacak büyüklükte "K" harfi vardı. Merakla tüm kağıtları kenara itip, diğer kağıtların üzerinde yazan harflere göz gezdirdim. Önümde dizili duran kağıtlara şaşkınca bakarken, bunu kimin yapmış olabileceğini düşünüyordum.

CÜDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin