41.Bölüm

3.9K 150 8
                                    

Görkem karların üzerinde ağlamaya devam ederken, kollarımı bedeninden ayrıldım ve ayağa kalktım.

Cebimdeki telefonu çıkardım ve bulunduğumuz yere bir taksi çağırdım. Görkem bu haldeyken araba kullanmasına izin veremezdim.

İçeri girdim ve yerdeki kazağını aldığım gibi yanına koştum.

Bu havada daha fazla çıplak kalırsa fena derecede hasta olabilirdi. Kazağı Görkem'in başından geçirdikten sonra kazağı kollarına da geçirdim ve gözleri beni buldu.

Gözlerinde gördüğüm acı dolu ifade içimi yakıyordu. “Özür dilerim.” dedim, başım önüme edilirken.

Onu anlatmaya zorladığım için çok pişmandım ve pişmanlığımın onun acısını dindirmeyeceğini de çok iyi biliyordum.

Böyle yaparak zaten var olan yarasına tuz basmıştım. Buraya gelmiş olması, onu kötü etkilemişti.

“Sadece yanımda ol istedim. Hesapsız, kitapsız, beni anlatmam için zorlamadan...” dedi.

Ses tonunda aşırı derecede bir kırgınlık olduğunu sezmiştim. Bu şekilde konuşmasının başka tanımı olamazdı.

Etrafın aydınlanmasıyla taksinin geldiğini fark ettim. Arabanın farları gözlerimi acıtırken, Görkem'in kolundan tuttum ve “Hadi eve gidelim.” dedim, kısık çıkan sesimle.

Görkem beni onaylarcasına başını salladı ve ayağa kalktıktan sonra taksiye binerek yola çıktık.
•••••••••
Taksi evin önünde durunca üstümde para olmadığı aklıma anca gelebilmişti. Büyük bir çekinceyle Görkem'e dönüp, “Cüzdanım yanımda değil. Sen ödeyebilir misin?” diye sordum.

Görkem cebinden cüzdanını çıkardı ve taksiciye parayı uzattıktan sonra para üstünü beklemeden arabadan indi. Ben de Görkem'in peşinden taksiden indim ve gizlice bahçeye girdikten sonra cam kapıdan içeri girdik.

Doğruca benim odama girdiğimizde Görkem kısaca etrafta göz gezdirdi ve fotoğraflarla kaplı olan duvaın önüne geçti.

“Çok tatlı bir çocukmuşsun.” dediğinde, gülümseyerek konuşması içimi rahatlatmıştı.

Görkem duvarın önünden çekilip yatağıma oturdu ve sırtını yatak başlığıma yasladı. Ben de Görkem'in yanında yerimi aldıktan sonra başımı omzuna koydum.

Titreyen sesimle, “Seni zorladığım için çok özür dilerim. B-ben bu kadar derin şeyler yaşadığını asla tahmin edememiştim. Bana anlat, sana yardımcı olayım istedim ama her şeyi batırdım.” dedim.

Gözlerimdeki yaşlar yanaklarımda yolunu bulmaya başlamıştı. “Sen bana anlatmaktan kaçındıkça bana değer vermediğini düşündüm. Çocukça davrandığımın farkındayım ama öyle düşündüm işte. Acılarını benimle paylaşmayacak kadar değersiz gördüğünü düşündüm, öyle hissettim.” dedim.

Görkem başımı omzundan kaldırdı ve başımı kendine çevirdi. Yüzümü avuçlarının arasına aldı ve “Beni hayata bağlayan senin varlığınken, nasıl böyle düşünebilirsin Ruzenin? Senin ateşinde her geçen gün nasıl yandığımı görmüyor musun?” dediğinde gözlerindeki ve sesindeki kırgınlığı hissedebiliyordum. Böyle düşüneceğimi tahmin etmemiş olmalıydı.

Benim sessiz kalacağımı anlayınca konuşmaya devam etti:

“Böyle düşünmene sebep olduğum için özür dilerim. Belki de en başından, seni hiç incitmeden her şeyi anlatmalıydım ama yapamadım işte. İnsan başkasının sıkıntıları hakkında rahatça konuşabilirken sıra kendisine gelince yapamıyor. Ben seni gerçekten çok seviyorum.” dediğinde kalbimde rengarenk çiçeklerin açmaya başladığını hissedebiliyordum.

CÜDA Where stories live. Discover now