22.Bölüm

5.1K 178 15
                                    

Dedeme meraklı gözlerle bakmayı sürdürürken, “Bunlar nedir dede?” diye sordum. Dedem hüzün dolu gözlerle “Eski evinizin anahtarı. Hiçbir eşyaya dokunulmadı. Ben de dahil olmak üzere hiç kimse içeri girmedi. Bunları sana verme umuduyla yıllarca sakladım. Artık sana ait olanları alabilirsin. Kolye ve saat ise, kaza anında anne ve babanın üzerinden çıkan eşyalar.” dedi.

Duyduklarımın etkisiyle gözlerim dolarken, dedemin yanına ulaşıp ona sıkıca sarıldım. Yıllar boyu ailemin anısına saklayabileceğim bir şey olmadığı için çok üzülmüştüm. Şu an bu hediye, benim için her şeyden daha kıymetliydi. Ben Görkem hakkında konuşacağımızı sanıp gerilirken, dedem bana hayatım boyunca alabileceğim en güzel hediyeyi vermişti. Bunun verdiği mutluluk izah edilemezdi.

“Teşekkür ederim dedeciğim.” dedim. Dedem yanıma gelip sırtımı sıvazlarken, “Kutunun içinde bir kağıt olacak, orada evin adresi yazıyor. İstediğin zaman gidip görebilirsin kızım.” dedi.

••••••••

Pijamalarımızı giyerken kızlara, dedemle konuştuklarımızı anlattım. Deren, “Bir gün beni de götürür müsün Almira? Çocukken, sana ait olan eşyaları görmeyi çok istemiştim ama sen gelmeden o eve kimsenin giremeyeceğini söylediler. Senin babaannemin sakladığı bebeklik fotoğrafından başka fotoğrafını  bile görmedim.” deyince, çocuksu neşesi gülmemi sağladı.

Melis'in hüzünle bize baktığını fark edince, onun da gelmek istediğini ama söyleyemediğini anladım. İkisinin elini de tutup, “Bir gün sizi de evime götüreceğim.” dedim. İkisinin de mutluluğu gözlerinden okunurken teşekkür ettiler ve gözlerimizi uykuya kapattık.

•••••••• 

Sessiz adımlarla odamdan çıkarken, kızlar hâlâ uyuyordu. Merdivenleri inerken babaannem, “Tatlım, beraber sabah kahvesi içer miyiz?” deyince benimle konuşacağını anlamış oldum. Babaannemi reddetmek istemiyordum, “Olur babaanne.” diyerek karşısındaki koltuğa oturdum.

Türkan hanımın getirdiği kahve fincanından ilk yudumumu alırken Babaannem, “Artık anlatacak mısın? ” diye sordu. Görkem'i gördüğüm akşam olanlardan bahsettiğini anlamıştım ama anlamamış gibi, “Neyi babaanne, dün dedemle ne konuştuğumu mu?” diye sordum. Babaannemin yüzüne hafif bir tebessüm yerleşti, “Hayır canım, herkesten gizlemeye çalıştığın üzüntüne neyin sebep olduğunu anlatmanı istiyorum. Lütfen bana  bir şey olmadığını söyleme. Ben senin babaannenim ve çocuklarımın bir derdi olduğunu tek bir bakışından anlarım.” dedi. Babaanneme nasıl anlatacağıma dair en ufak bir fikrim yokken, halının desenlerini incelemeye başladım.

Gözlerimi yerden kaldırmadan, “Ben birinden hoşlanıyorum babaanne. Ama hislerim karşılıklı değilmiş.” dedim. Babaannem kederli gözlerle bana bakarken “Tahmin etmiştim. Peki o gece sana kötü bir şey mi söyledi? Neden eve döndüğünde o  haldeydin?” diye sordu. Olanları hatırlamak, yüzümün buruşmasına sebep olurken, “Onu başka bir kızın yanında gördüm.” dedim.

“Kimi gördün?” dedemin sorusunun üzerine panikleyerek, “Hiç, hiç kimseyi görmedim dedeciğim.” dedim. Dedem bakışlarını benden çekip, babaanneme çevirdi ve “Hanım ne oldu? Siz ağladınız mı?” deyince babaannem, “Yok canım ne ağlaması. Gülüyoruz. O kadar güldük ki gözlerimizden yaş geldi.” dedi, saçmalamaya başlamıştı. Dedem ne olduğunu çözmeye çalışarak, “Bu kadar gülecek ne var?” dediğinde araya girme ihtiyacı hissettim, “Çok komik bir video vardı. Onu babaanneme izlettim. Ona güldük.” dedim.

Neyse ki dedem videoyu ona da izletmemi istememişti. Dedem sorgulamayı bırakarak, “Kahvaltı hazır değil mi?” diye sordu. O sırada içeri giren Türkan hanım, “Yemek odasında kahvaltınız hazır efendim.” deyip, yanımızdan ayrıldı. Melis ve Deren merdivenlerden inerken Deren, “Dede biz Almira ile dışarda kahvaltı yapmak istiyorduk. Kahvaltıda size katılmasak sorun olur mu?” diye sordu. Dedem, yüzünde oluşan gülümseme ile, “Tabii kızım gidin siz. Biz de Nesrin Hanımla yalnız kalalım biraz.” dedi. Babaannem utanarak, dedemin koluna hafifçe yumruk atınca, onu utandırmamak adına, bir şey söylemeden evden ayrıldık. Bu halleri çok komik gözüküyordu.

CÜDA Where stories live. Discover now