10| passage

18.8K 2.2K 1.1K
                                    

Selam canlarım! Nasılsınız? Umarım iyisinizdir çünkü ben çok iyiyim.

Bu bölümde önceki bölümde verdiğim spoilerlerın bir kısmını açıklayacağım, umarım okuduğunuzda beyniniz iflas etmez çünkü azıcık, hatta bayağı bir saçmalık içermekte.

Bu arada unutmadan bir şey ekleyeyim. Önceki bölümde Hoseok'ın planını çözmeye çalışıp teori üreten birkaç kişi gördüm. Şu ana kadar yaklaşan iki kişi oldu hatta birisine cevap da verdim, ama ikisi de ara kısımları bağlayamadı. Canlarım eğer olayı çözmek istiyorsanız, benim gibi düşünmelisiniz. Yani kendinizi kısıtlamayın. Benim hayal gücüm oldukça geniş bu yüzden hikayede olan şeyler bir hayli farklı. Gidebildiğiniz yere kadar gidin asla ''yok şu olmaz'' demeyin mutlaka çözeceksiniz ;)

Bölümlere yaptığınız güzel yorumlar gerçekten beni çok mutlu ediyor. Yorum yapmanız beni motive ediyor ve daha hızlı bölüm yazmamı sağlıyor bu yüzden, lütfen güzel yorumlarınızı esirgemeyin. Şimdiden teşekkür ederim💕

Hepinizi seviyorum, iyi okumalar!
__

''Taehyung. Daha iyi misin?'' Jungkook kapıdan kafasını soktuğunda ona bakmadan ''Git başımdan, Jungkook.'' diye mırıldanmıştım. O ise beni dinlememiş ve kapıdan geçip önüme gelmişti. ''Gerçekten çok özür dilerim Taehyung. Gerçekten çok özür dilerim. Bilerek olmamıştı.'' dediğinde derin bir nefes almıştım.

''O eşyalar ve ben, nasıl aynı anda her şeyi havaya kaldırdın?'' aklımdaki sorular o kadar beynimi kurcalıyordu ki, Jungkook'a sormak ve hepsinden kurtulmak istiyordum artık.

Jungkook sorduğum soru karşısında başını eğmişti. ''Şey, eve hapsedildiğimde bana verilen tek özellik buydu, evdeki nesneleri veya insanları istediğim gibi kontrol etme. Bu ev tamamen benim kontrolüm altında.'' dediğinde şok içinde ona bakmıştım. ''Evdeki her şey mi?'' diye sorduğumda göz ucuyla bana bakmış ve başını sallamıştı.

''Peki, sadece bu kadar mı?'' dediğimde yutkunup başını sallamıştı. Alayla gülüp ''Ve sen de buna inanmamı bekliyorsun öyle mi?'' dediğimde başını kaldırmış ve ''Ben doğruyu söylüyorum!'' diye bağırmıştı. Omzumu silktim. ''Madem doğruyu söylüyorsun, o zaman bunu cevapla.'' demiş ardından beklemeden tekrar konuşmuştum. ''Seni kim bu eve kapattı?'' Jungkookun gözleri sorduğum soru karşısında koyu kırmızıya dönmüştü ve biraz geriye gitmişti. ''B-bunu sana söyleyemem.'' dediğinde gözlerimi kıstım. ''Gözlerin kırmızı, kekeliyorsun. Bu korktuğun zaman ortaya çıkan renk öyle değil mi?'' diye sormuştum. Başını salladığında kendi kendime gülmüştüm.

Jungkook hakkında bilgi sahibi olmak beni mutlu etmişti. O göz renklerini bana söyleyerek elime büyük bir koz vermişti.

Ve bunlar Jungkook hakkında öğreneceğim şeylerin sadece başlangıcıydı.

''Jungkook, sana güvenebilir miyim? Gerçekten bana bunun garantisini veriyor musun?'' diye sormuştum. Artık planımı devreye sokma zamanım gelmişti ve bunun için bir saniye olsun beklemeyecektim.

Gözlerinin rengi pembeye dönerken ''Tabii ki güvenebilirsin, tek amacım zaten bu. Bana güvenmen için her şeyi yaparım.'' demişti. Son cümleden sonra aklıma bir soru takılmıştı. Tek kaşımı kaldırırken ''Neden sana güvenmemi bu kadar çok önemsiyorsun?'' diye sormuştum. Bakışlarını kaçırıp ''B-bir nedeni olması mı gerekiyor?'' diye sormuştu. Omuz silkip ''Yani, beni bu kadar önemsemenin bir sebebi olmalı öyle değil mi?''

CURSED HOUSE | tkWhere stories live. Discover now