19

30.1K 1.8K 144
                                    

Otobüsten inip okula girerken ceketime iyice sindim.  Rüzgar sarı saçlarımı dalgalandırıyordu. Hava soğuktu ve kendimi oldukça halsiz, bitkin hissediyordum. Göz altlarım oldukça mor, ten rengimse fazlasıyla kireç gibiydi. Sanırım hasta olacaktım. Birde üstüne bütün gece ağlamıştım.

Hayatta hep bir şekilde yaptığımız iyiliklerin ve kötülüklerin bize geri döndüğüne inanırdım. Karmaya yani. Eden bulurdu. Ama bir insan sana bana kötülük yaptı diye aynısı ona yapmazdım. Öyle bir nefret, kine sahip değildim.

Nefret insanı yoruyordu. Fazlası ise seni ve karşındakini yakıyordu. Dün öğrendiklerim, gördüklerim şoka sokup, dağıtmıştı beni. Arel, Helen ona ne yaptığıysa aynısı yapmıştı.

Bende acıyordum Arel'e. Nasıl hala kandığını düşünüyordum aptal gibi.

Helen'in onu yine kırmasından korkarken, o korktuklarımı  Helen'e yapmıştı. Onu onun gibi kullanıp atmıştı. Hemde bütün okulun önünde küçük düşürerek.

Bir söz bıçaktan daha keskindir demişti bana. Sözler acımasızdır yaralar açar ve o yaraların izleri kalır.

O Helen'den yaralar almıştı ve aynısının biraz daha fazlasını ona vermişti. Onun yaptığı gibi ona yaralar açmıştı.

Helen ile ne işi olduğunu sorduğumda zamanı gelince öğrenirsin demişti.  O zaman farkında olmadan gelmişti. Evet Helen'in yaptığıda iğrençti. İddia üzerine duygularını kullanması iğrenç ve aşağlıkçaydı. Ama Arel'de onun seviyesine düşmesi gerekiyor muydu? En bombası ise. Bütün okulun önünde başka bir kızı öpmüştü. Arel bu küçük oynunu oynarkenden beri  sevgilisi varmış. Okuldakiler öyle diyor en azından. Zaten öpüştüğü kız başka neyi olucakti ki? Bir iki adım sarsılmam ile çarptığım bedene ve elimden düşen kitaplarima baktım. "Kusura bakma." Dedim kime çarptığıma bakmadan. Sesim çatallı ve kısık  çıkmıştı. Yere eğilip kitapları alıcakken benle aynı anda eğilen kişiye sonunda baktım. Tek kaşım havalanmıştı. Barış sırıtıp kitabımı bana uzattı. Arel ile eskiden çok yakındı Barış. Hep Arel, Helen, Barış ve Mert takılırlardı. İlk aralarından Helen ayrılmıştı sonrada Barış. Bir sebepten araları çok fena açılmıştı. Dedikodulara göre Helen Arel'i, Barış ile aldatmıştı. Helen'in İddiaya girdiği kişiyede Barış diyorlardı. Konu aslında daha derindi ama ben çok bilgiye sahip değildim.

"Sanırım birileri uyukusunu almamış." Dedi sırıtarak.  Yapay bir gülümseme gönderip, elinden kitaplarımı alıp,"Biraz." Dedim

Okula birlikte girmiştik. "Paylaşmak ister misin sorununu?" Dedi kolumdan tutarak.
"Bir sorunum yok?" Dedim kolumu ondan kurtarıp sınıfa doğru çıkarken. "Ağızın birşeyler geveliyor ama,"

"Gözlerin ve gözaltarın öyle demiyor Balın." Dedi önüme geçerek.

"Öyle bir kaç ailevi sorun geçer." Dedim kendimi gülümseye zorlayarak.

"İnanmalı mıyım?" Dedi tek kaşını kaldırarak.

"İnanmalısın."

"Anlatmak istersen hep burlardayim." Dedi omuzumu tutup güç vermek istercesine sıkarken.

"Teşekkürler."

"Her zaman. Birinci dereceden dert ortağın olmak için her zaman burada bekleyeceğim." Demesi ile sırıttım.  Ama bu seferki içtendi. Gözlerim koridorun sonuna değmesi ile kaşlarım çatıldı. Arel niye kaşları çatık bir şekilde buraya bakıyor?

Dönme dolap |Texting (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin