❦23❦ ↑ KELEPÇE ↓

7K 430 141
                                    


Merhabaa!
Biliyorum, geciktim. Ama hem bu bölümü yazarken çok zorlandım
hem de bitirdikten sonra
şehir dışında olduğum için yayımlamak için internet bulamadım.
Umarım çok kızmazmadınız... 🙈

İyi Okumalar.

İyi Okumalar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

23. BÖLÜM: "KELEPÇE."

Katlanılamaz bir zayıflığın pençesine tutunmuştu hep ruhu. Dünyaya gözünü açtığı günden bu yana insanlardan hep çekinmiş, bu çekingenlik onu bir korkak olarak tanımlamalarına neden olmuştu. Bir kez olsun yüzünü göremediği annesinin hüznü zihnine akıl almaz acılar verirken, Samira bir kez olsun bunu dile getirmemişti.

Çünkü görüyordu; Samira'nın dilinden anne kelimesi döküldüğü her an Âmine ve Elif'in ne derece gözünün döndüğünü. İtiraf etmeseler de, her seferinde annesi Kamelia'yı ne kadar sevdiklerini söyleseler de Samira gerçekleri hep hissetmişti, aslında iki üvey annesinin de gerçekten öz annesini sevmediğini.

Bu yüzden susmuştu hep küçük kız, bulunduğu dört duvar arasında kendisiyle ilgilenmekte olan tek kadın Amine'yi da kaybetmemek için Elif'e dahi sormamıştı hiç annesini. Samira hem annesinden hem de babasından koparılmıştı. Hiçbir vicdan, hiçbir doğru bu gerçeği yok edemezdi.

Hiçbir düşünce Samira'yı kararından döndüremezdi.

Sözde kocasının evinden bir hırsla çıktığı günün üzerinden tam iki gün geçmişti. Araz her ne kadar itiraz etse de ona engel olmayacağını anladığında peşinden gitmişti. Tüm yolculuk boyunca Samira sadece ağlamış, yapacağı bu şeyin onlara vereceği zararı düşünmüştü hep. Çünkü oda farkındaydı bu işin sonunda yanan sadece bu suçu işleyip ve ortak olanlar olmayacaktı. Üzerlerinde gezinen kara bulut altındaki herkesin üzerine bırakacaktı asitli yağmurlarını. Yanan ateş herkesin üzerine sıçrayacak, düşecek olan ateş oradaki herkesi yakacaktı.

Arap Şeyh'i, üst üste gelen bu ziyarettin hayra yorulmayacağının farkındaydı. Ortada bir şer vardı ve bunu apaçık bir şekilde karısının tıpkısı olan kızının gözlerinden dahi okuyabiliyordu. Otoritesine yedirip her ne kadar soru soramıyor olsa da içi içini yiyor, kendisiyle konuşacağı anı bekliyordu. Onu kapısının önünde ikince kez reddettikten sonra aralarında esen soğuk rüzgâr tamamen son bulmuştu, farkındaydı yaşlı adam; kızı artık kendisine eskisi gibi bakmıyordu. Kendisini baba olarak dahi görmüyordu. Kendisine yaptığı tüm zulümlere rağmen gözleri ışıl ışıl olan Samira, artık sanki sadece içinde bulunduğu mecburiyet dolayısıyla yanında duruyordu.

Samira artık vaktin geldiğini hissediyordu. İçindeki devasa kavga bitmiş geriye yıkık dökük harabe bir enkaz kalmıştı sadece. O enkaz ruhunu darmadağın etmeden hemen önce buna sebep olan kişilerle olan hesabını halletmesi gerektiğinin gayet farkındaydı artık. Dümdüz siyah, uzun elbisesinin üzerine ince siyah şalını da geçirdikten hemen sonra kapıya doğru ilerlemeye başladı.

ZEHR-İ VİRANWhere stories live. Discover now