❦30❦ ↑ GECENDE BENİM GÜNDÜZÜNDE ↓

6.4K 419 496
                                    


Multimedya; Araz Sanchez.

Toygar ışıklı - İntikam

Bölümü atalı daha 5 gün olmuşken sınırı geçerek bana yeni bölüm yazdıran herkese çok teşekkür ederim, dermişim akdjakka.

Bol Araz & Samira'lı bir bölüm sizlerle...

31. BÖLÜM: "GECENDE BENİM, GÜNDÜZÜNDE."


Gözlerinizi dünyaya açtığınız o ilk an canından kopup geldiğiniz canın dünyaya son kez bakması ne demek bilir misiniz siz? Her koşulda koruyup, her şartta arkanızda duracak olan bir insanı daha siz ilk nefesinizi almadan kayıp gitmesi ne demek? Bir canınızın diğer yarısını daha geldiğiniz yerin idrakine dahi varamadan kaybetmek, acılarla dolu dünyaya bir başınıza devam etmek zorunda kalmak ne demek?

Bunu yalnızca annesi kendisini doğururken hayata veda eden çocuklar bilirdi. Birde hatırlamayacağı kadar çok küçükken annesiyle yolları ayrı düşenler. Bazen bir ölümle olurdu bu, bazen de tatsız bir terk edilişle. Ortak olan tek şey bıraktığı acısı, asla kapanmayan yarası olurdu. Sardıkça kanayan, saklamaya çalıştıkça daha çok ortaya çıkan.

Düştüğünde diğer çocuklara olduğu gibi tutup seni yeniden ayağa kaldıracak bir el, kalktığında bu başarını tebrik edecek bir çift göz, ağladığında teselli edecek tek bir kapı bulamazdın.

Tüm bunları ezbere biliyordu Samira. Kendini bildiği günden beri tüm günü bir annenin eksikliğiyle geçip gitmişti. Dört duvar arasında defalarca kez gözleri şişip kapanana kadar ağlamış, isyan etmiş, ortalığı yıkıp dökmüştü. Ama sonra her seferinde yine kendi kendine sakinleşmiş, kendi kendisini teselli etmişti. Samira gözünü açtığı bu zamana dek hep bir başına kalmıştı, tıpkı şimdi de kaldığı gibi. Babasını artık anmak dahi istemiyordu. Samira için öyle biri yoktu, bu eve gelişi; Araz'ın tüm dediklerini yerine getirmesi tüm bu olanları kabullendiğinden değildi. Genç kız asla ama asla Araz'la onun istediği konuma gelmeyecekti. Sadece bir müddet oynayacaktı, sakin kalacak ve zamanını yakaladığı an onu atlatacaktı. Bu evliliği er ya da geç sonlandıracaktı, bunu herkes biliyordu. En azından Samira herkese bunu bizzat öğretmeyi düşünüyordu.

"Çıkmayı düşünüyor musun artık şu lanet odadan? Yoksa burada yaşlanarak kuruyup gitmek mi istiyorsun?"

Samira rahat bir porsiyonda oturduğu yatağında dikleşerek düzgün bir konum aldı. Eliyle oldukça dağınık bir hal alan saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırırken gözleri doğrudan açık pencereden dolayı gözler önüne serili manzaranın üzerinde duruyor, dönüp sözde kocasına bakmaya tenezzül bile etmiyordu.

"Bu odada yaşlanmak, senin iğrendiğim suratına bakmaktan daha cazip geliyor kulağa." diye acımadan konuştu Samira, gözleri hala manzaranın üzerindeyken. "Git başımdan."

Bir müddet ses gelmeyince Samira omzunun üzerinden kapıya baktı. Fakat düşündüğü gibi adam odayı terk etmemişti, aksine eli kulpu kıracakmış gibi bir kuvvetle tutuyor, çenesi öfke içinde seğiriyordu. 'Gerçekten,' diye düşündü genç kız. 'Çok daha kötü şeyler söyledim ona bu zamana dek ama o kalkıp da böyle basit bir cümleye sinirlenecek kadar delirmiş olamaz değil mi?'

Sonra başını salladı rast gele. 'O hiçbir zaman normal değildi ki şimdi de olsun, ne ye şaşırıyorsam,'

"Verdiğim tavizler öyle değil mi seni bu denli cüretkârlaştıran?" Dişlerini bir birine bastırıp var gücüyle sıktı. "Ama ben bilirim seni nasıl yola getireceğimi?"

ZEHR-İ VİRANWhere stories live. Discover now