❦29❦ ↑YERLE BİR↓

4.8K 372 347
                                    



29. BÖLÜM: "YERLE BİR."


Bazı anlar olurdu, zamanın durduğu; damarlarında akan kanının dahi an itibariyle donduğu. Beynin tüm işlevini saniyelik bir şekilde yürütmeyi kestiği, gözlerin son dakikalarını yaşayan bir insanın ki gibi bir noktaya takılıp kaldığı son derece tehlike arz eden bir an.

Cesar tam da böyle bir anın pençesine düşmüştü. Gece karası gözleri doğruca her şeye rağmen dostum demekten vazgeçmediği adamın üzerine odaklanmış, nefes alış verişleri son anını yaşayan bir canlı kadar yavaşlamıştı.

"Yoksa cevap veremeyeceğin kadar özel bir soru muydu sorduğum?" diye irdeledi Araz, adamın üzerine gitmekten yoğun haz duyar bir halde. "Konuşmayacak mısın dostum?"

Samira hemen arkalarında durduğu iki adama bakarken nefesini tutmuştu. Araz'ın söyledikleri bir zehir gibi önce kanına işlemiş, sonrada bir sarmaşık gisi yavaş yavaş önce kalbini sonrada tüm beynini ele geçirmişti. Ne yapacağını bilemez halde olduğu yerde dikiliyor, büyük bir dikkatle Cesar'ın ağzından çıkacakları bekliyordu. Cesar'ın her zaman sakinliğini koruyup Araz' bir şekilde alt edebilen taraf olduğunu biliyordu. Fakat bu sefer işlerin her zamanki gibi yürüyeceğini adamın ilk defa gerçekten öfkeyle bakan gözlerinden anlayabiliyordu.

Beklediği gibi de oldu, Cesar öne doğru atıldı ve kaldırdığı yumruğunu Araz'ın yüzünün ortasına öyle kuvvetli bir şekilde indirdi ki, çıkan kemik sesi caddenin tam ortasına oldukça gürültülü bir şekilde düştü.

"Artık dostluk falan yok!" diye kükredi göğsü şiddeti bir şekilde öfkeyle inip kalkarken. "Her şey bitti, anlıyor musun beni? Bitti!"

Samira olduğu yerde geriye doğru kaçarken çığlığı dışarı kaçmasın diye eliyle ağzını kapatmıştı. Daha önce de kavgalarına şahit olmuştu fakat Samira, ilk defa Cesar'ı bu denli çığırından çıkmış görüyordu. Zaten siyahın en koyu tonu olan göz bebekleri tamamen kararmış, beyazının arkasında ufacık kalmasını sağlamıştı. Sinirden gövdesi öylesine kabarmıştı ki gömleklerinin düğmeleri bir birinden ayrılmış, patladı patlayacak gibi görünüyordu.

Araz aldığı darbe karşısında geriye doğru savrulmuş, bedeni az önce camlarını kırdığı arabanın üzerine yığılmıştı. Yattığı yerden hafifçe doğrulduğunda başparmağını dudağının kenarına koyup eline bulaşan kanı gördü. Bakışları Cesar'ı bulduğunda, yarım ağız bir halde gülümsedi.

"Gerçeklerden neden kaçıyorsun ki?" diye sordu yüzündeki sahte tebessüme zıt buz gibi bir sesle. "Bir gün elbet her kes her şeyi öğrenmeyecek mi zaten?"

Araz tüm bunları Samira'nın gözlerinin içine baka baka söylemişti. Sanki özellikle o duysun, gerçekleri bir gün o öğrensin istermiş gibiydi. "Hem ne var biliyor musun?" Araz sırtını arabanın üzerinden kaldırıp tekrar dik bir pozisyon aldı. "İster bu gerçekler öğrenilsin, isterse mezara gitsin umurumda bile değil. Umurumda olan tek şey şu saatten sonra benim hayatım ve ben hayatıma karımla kaldığım yerden yeni bir başlangıç yapmak için onu yanımda istiyorum."

"Ama o seni istemiyor!" diye bağırdı Samira sonunda dayanamayarak. "Hiçbir zamanda istemeyecek! Elindeki oyuncak her yere düştüğünde onun yerine yenisini isteyemezsin Araz, anladın mı?!"

Araz, kızı asla duymamış gibi Cesar'ın gözlerinin içine bakmaya devam etti. "Ve sen benim hayatımın hiçbir karesinde rol almayan, diğer sıradan ortaklarımdan farksızsın artık benim için." Bir adım atarak hemen Cesar'ın dibinde gözlerinin içine duygudan yoksun, buz gibi soğuk bir ifadeyle baktı. "Defol git şimdi. Senin de dediğin gibi dostluk burada bitti."

ZEHR-İ VİRANWhere stories live. Discover now