3.🌙

16.6K 1.1K 1.3K
                                    

okumadan evvel oylarımızı veriyoruz değil mi, o zaman size iyi okumalar 🌙

~~

Emniyetten eve geldiğimizde annem kapıyı açar açmaz "çok şükür iyisin" diyip sarıldı. Ceketimi çıkarıp mutfağa geçtiğimde el sürülmemiş kahvaltı masasına baktım, çay bile içmemişler.

Çoğu sabah erkenden kalkıp sahile giderdim, fotoğraf çekip yürüyüş yaptığımı bildikleri için babam ve ağabeyim işlerinden dolayı kahvaltıya bekleyemese bile annem mutlaka beklerdi. Pek gecikmezdim zaten. Bu sabahın da diğer sabahlar gibi sahilde yürüyüş yapıp fotoğraflarımı çektikten sonra elimde sıcak ekmeğimle kahvaltıya yetişeceğimi sanmıştım ama olmadı.

"Hüsamettin, anne Aysu'nun fotoğraf makinesi çalındı deyince yüreğim ağzıma geldi sana bir şey oldu sandım" üzgün gözlerle bedenimi süzüyordu annem.

"Arkasından koştum ama yetişemedim" gözlerim sol bacağıma kaydı belki bacağım engel olmasaydı yetişebilirdim.

"Arkasından mı koştun" annem yüksek sesle cümlemi tekrar ettiğinde soru sormuyor da yaptığıma inanamıyormuş gibiydi. Tam olarak inanmak istemediğini yaptım anne.

"Evet anne arkasından koşmuş, koşarken de düşmüş" bakışlarımı ağabeyime çevirip aferin dercesine baktım. Aman eksik bırakma ağabey her detayı atlamadan anlat.

Annem onaylamaz gözlerle bakarken kafasını salladı. "Kızım sen niye koşuyorsun hırsızın arkasından. Bir de yetişemedim diyor Allahım yarabbim. Farz et ki yetiştin makineni almaya çalışırken adam cebinden çıkardığı bıçağı soktu karnına. Ay allah korusun."

Sözlerinden sonra kulağını çekip elini masaya vuruyor annem. İki dakika da senaryo kurmuştu yine aklından. Koşamadığım, yetişemediğim için diğer ihtimali düşünmeye gerek yoktu nasıl olsa.

"Anne bak bir şey olmadı kurma aklında" yanımdaki elini tutup öptüm. Benim için endişelendiğini biliyordum.

Ağabeyim başımda dikilirken yumruk yaptığı elini hafifçe omzuma vurunca göz kırptı. Dizleri üzerinde eğilip kucağımdaki elimi tuttu.

"Ödümüzü koparttın. Telefonda öyle bağırınca dondum kaldım. Sana bir şey olmasın yenisini alırız Aysu'm."

Hazırda bekleyen göz yaşlarım yanağımdan süzülünce silme gereği duymadım. "Benim için çok kıymetli biliyorsunuz. Her anımda yanımdaydı benim. Hep boynumda, elimde."

Babam yanımıza geldiğinde saçlarımdan öptü. "Senin için kıymetli olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben aldım o fotoğraf makineni sana. Ama üzme böyle kendini güzel kızım bakarsın bulunur sabredip bekleyeceğiz. Hem cana geleceğine mala gelsin."

Bu sözü sabah gemiyle kıyaslayan adam da söylemişti. Asaf.  Sabahki söylediği sözler aklıma geldi. Kendisinin de bulunması konusunda yardım edeceğini söylemişti. Hatta bulunursa geminin olduğu yerde fotoğrafını çekmem için anlaşmıştık. Bulunsun da değil gemi istediği her yerde fotoğrafını çekerdim.

"Hadi kahvaltımızı yapalım" annemin sözleriyle hepimiz yerimize geçtik. Annem dumanı üstünde olan çayı bardaklarımıza doldurdu.

"Siz işe gitmeyecek misiniz?" Annemin konuşmasıyla çayımdan bir yudum aldım.

"İşyerindekilere haber verdim kahvaltıdan sonra gideceğim hanım" babam maliye kurumunda çalışıyordu yıllardır. Tanıdığımız kadarıyla iş arkadaşları anlayışlı iyi insanlardı. Geç gitmesini sorun edeceklerini sanmıyordum.

"AYSU"Where stories live. Discover now