7.🌙

12.8K 963 1K
                                    

Oy vermeden geçme merkez🤣
~~

"Aysu istediklerin geldi."

Ağabeyimin sesiyle elimdeki son kitapları da kütüphanenin rafına yerleştirdim. Geri çekilip baktığımda bu kısmı halletmiştim. Çalışma masasını, sandalyeyi ve açık kütüphane dolabının rengini  beyaz ahşap tonlarında seçmiştim. Masanın önündeki gri renk duvar gözüme boş kalınca oraya kocaman fotoğraf makinesi baskısı yapıştırmıştım. Bu konuda Nazenin ablanın arkadaşı Meltem abla yardımcı olmuştu. Nazenin ablanın kitap dükkanının duvarlarındaki resimlerin  baskısını da o yapmıştı.

Bilgisayarın fişlerini de takıp masanın üstünü son kez sildim. Elindekileri yere koymuş telefonundan mesaj yazan ağabeyimin yanına gittiğimde hemen siparişlerimi açtım.

Fotoğraf çekerken makinemi koyacağım tripod gelmişti. İstediğim gibi siyah renkti.

"Tamam mı geldi mi tüm malzemeler" diyen ağabeyime olumsuzca kafamı salladım.

"Daha flaşlar gelecek ama bugün gelmez artık, yarın gelir." Başını sallayıp telefonuna geri döndü.

Yaklaşık bir haftadır fotoğraf stüdyom için uğraşıyorduk. Emniyete gittiğim günün sonrasında babamla beraber hem mahalledeki hem de cadde üstündeki dükkanları gezmiştik. Mahalledeki dükkanlar güzeldi ama stüdyom için küçüktü bu yüzden  cadde üstündeki dükkanlara bakmıştık. Sonunda istediğim gibi bir yer bulmuştum. Sanırım en büyük şansımda dükkanın benden önce başka bir fotoğraf stüdyosuna ev sahipliği yapmasıydı. Kapılar odalar hep ona göre düzenlenmişti. Hatta orta yerdeki duvar kırılmış kocaman bir alan haline getirilmiş, çekim için hazırdı.

Dükkanın sahibiyle anlaşınca hemen hazırlıklara başlamıştık. Babam dükkanın elektrik, su, doğalgaz işlerini hallerden ağabeyim, Elvin ve Fatma da dükkanın içini düzenlemem de bana yardımcı oluyorlardı. Annem ise bize yemek, çay taşımakla görevliydi.

Neyse ki bugün tam anlamıyla her şey bitmişti. Gelen eşyalarımı kullanacağım şekilde yerleştirmiştim. Çekim odasının flaşları hariç geri kalan her şeyi tamamdı, birkaç küçük ayrıntı dışında. Stüdyonun giriş kısmına gelen müşterilerin oturabilmesi için üç tane krem, beyaz ve açık gri berjer almıştım. Ortada beyaz renk ayakları ahşap olan sehpa vardı. Duvarların bazı yerlerine beyaz renkte raf koymuştum. Rafların içinde küçük boy beyaz, mermer saksıların içinde sukulentler ve kaktüsler vardı.

Stüdyonun ferah olması için elimden geldiği kadar koyu renk kullanmamaya, abartı aksesuarlarla göz yormamasına dikkat etmeye çalışıyordum. Müşteri içeriye girdiği zaman kendini rahat ve huzurlu hissetmeliydi. Bana göre güzel bir fotoğrafın olmazsa olmazı kişinin kendini rahat hissetmesi.

Tıkırtı sesleriyle başımı çevirdim, Elvin merdivenlerden iniyordu.

Dükkanın iç kısmında 4 basamaklı merdiven vardı. Merdivenin sonunda çekim odası. Benden önceki kişi bu şekilde ayırmıştı burayı. Bende bozmayıp üst katı çekim için ayırırken? alt kata müşterilerle görüşme yeri ve çalışma masası bilgisayar, fotoğraf baskı makinesini yerleştirmiştim.

"Çekim yerini bal dök yala yaptım bir tane toz bulamazsın Aysuş."

Elindeki temizlik bezleriyle kendinden emin konuşan Elvin'e bakıp güldüm. Bir hafta içinde akşam sabah demeden benimle beraber buradaydı. Canım dostum her zaman eli uzanabildiğim mesafedeydi.

"Ellerine sağlık kuşum, sayende stüdyo gıcır gıcır" ikimizde güldük.

"Temizlik konusunda annelerimizden idmanlıyız Aysuş. Ha burada Oğuzhan'a söyledim gelirken sipariş ettiğin avizeleri alıp gelecek."

"AYSU"Where stories live. Discover now