Anılar

142 12 7
                                    

Brake'in Gözünden

Anılar

Kapkaranlık bir yerdeydim. Önümü göremiyordum. Birden bir kapı gördüm, aralanmıştı. Aralanan kapıdan ışık geliyordu. Oraya yöneldim. Gitgide yaklaşıyordum. Kapıya yaklaştıkça bir koku almaya başladım. Hafif bir kokuydu ama bir o kadar da güzeldi. Daha da yaklaştım. Sanki bir yemekti bu! Çok lezzetli kokuyordu. Yoluma devam ettim ve kapıya ulaştım. Aralanan kapıdan içeri girdim. Annem! Annem karşımdaydı. Bana arkası dönük bir şekilde yemek pişiriyordu. Hem de en sevdiğim çorbayı pişiriyordu. Yanına gittim, omzuna dokundum.

Ben: Anne!

Cevap vermedi. Sanki beni görmüyor gibiydi. Hatta beni hissetmiyordu bile. Sonra ocağı kapadı ve çorbadan bir kase alıp tepsiye koydu. Bir yere gidiyordu. Ben de peşinden gittim. Gittiği yer benim odamdı. Kapıyı çaldı ve içerden benim sesim geldi.

Ben (içerden gelen ses): Gel!

İçeri girdik. İçeride ben vardım. Fakat bu olamazdı. Çünkü ben buradaydım. Neler oluyordu? Konuşmaya devam ettiler.

Blossom: En sevdiğin çorbadan yaptım! Hadi gel biraz ye!
Ben (i.g.s.): Oraya bırak seni...
Blossom: Bu cümlenin sonunu duymak istemiyorum Brake!
Ben (i.g.s): O zaman çık odamdan!

Birden bir şaplak sesi duydum. Evet! Bu annemin oradaki bana tokat atma sesiydi. Bunu hatırlıyorum. 2-3 yıl önceydi.

Ben: Sen...
Blossom: Ben ne?

Annemin gözleri yaşlarla doluydu. Bana o gün o tokatı atmak istememesine rağmen atmıştı çünkü.

Blossom: Söylesene ben ne Brake? Annenim ben senin annen! Buna saygı duymalısın. Ben seni seviyorum ve bu tokatı atmak istemiyordum. Fakat buna beni mecbur bıraktın.
Ben (i.g.s.): Çok sinirliydim ve sana patladım. Ben üzgünüm. Özür dilerim.
Blossom: Özür dilemen çok hoş Brake ama başkasına sinirlenerek sevdiğin insanları üzemezsin. Sen benim oğlumsun ve ben seni iyi biri olarak büyütmek istiyorum. Fakat böyle yaparak ne bir kahraman ne de iyi biri olabilirsin. Senin kararlarına saygı duyuyorum. İyi biri de olsan kötü biri de olsan senin arkanda olacağım. Fakat hatalarını göz ardı etmememi bekleme benden! Çorbanı bitir ve tabağı aşağıya bırak.

Annem gitti. Eski halime bakıyordum. Üzülmüştü ve pencereden dışarı çıktı. Ben de peşinden gittim Neler olduğunu bildiğim halde bu anıları görmek güzeldi. Eski halim yola geçti ve yürümeye koyuldu. Yürüdü ve yürüdü. Akşam olmuştu. O bomboş sokaklarda bir tek o kalmıştı. Yani ben. Birden biri eski yani küçük halimin karşısına geçti.

???: Beş liran var mı evlat?
Ben (i.g.s.): Yok!

Küçük halimi birden yakalamıştı. Uçamıyordu.

Ben (i.g.s.): Ne istiyorsun?
???: Paran yoksa canın evlat! Hem sen şehrin kahramanlarının oğlu değil misin? Seni iyi bir paraya geri alırlar.
Ben: Bırak, bıraksana beni!

Annem! Annem kurtarmıştı beni onlardan. Ondan sonra iyi olmuştum artık. Fakat beklemedik bir şey oldu.

Ben (i.g.s.): Sana beni bırak dedim.

Gözlerimden ışın çıkartmış ve iki koluna da ateş etmişti. Fakat bunlar böyle olmamıştı.
Sonra adamı bir güzel patakladı. Bunlar bunlar böyle olmadı ama!

Anılar Bitti

Brick'in Gözünden

Kapıdaydım ve çalıp çalmama konusunda karasızdım. Sonra kapıyı çaldım. Birkaç dakika sonra kapıdan Dekster çıktı. Önce beni iyice süzdü.

Dekster: Blossom nerede?
Ben: Boşver onu ne istiyorsun onu söyle!
Dekster: Profesör'ün gizli labaratuvarını arıyoruz! O planları bulmamız gerek!
Ben: Hangi planları?
Dekster: Zaman saatinin!
Ben: Blossom'ı neden istedin o zaman?
Dekster: Birinci olarak neden kıskandığını anlamıyorum. Sonuçta eğer kötü bir şey olursa bu senin oğluna olacak! İkinci olarak Blossom burada yaşadı! Nerede olduğunu biliyordur.
Ben: Oğlum nerede?
Dekster: İçerde!

DEVAM
EDECEK

Brake'in ÖyküsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin