Şapşal Brick

166 12 9
                                    

Brick'in Gözünden

Brake ile içeri girmiştik. Blossom ve Dekster da saatle uğraşıyordu. Bubbles ve Buttercup da paralel evrende neler olduğunu Brake'e soruyorlardı. Galiba şimdi ateş nefesimden ve Blossom'ı nasıl kurtardığımdan bahsediyordu. Aslında ben de bunu merak ediyorum. Ben onu nasıl kurtarmış olabilirdim ki? Hem o benim gibi birini nasıl sevmiş olabilir ki? Eğer Dekster ile olsa daha mı mutlu olurdu acaba? Bu düşünceler aklımdan hiç çıkmıyordu. Bu yüzden onların yanına gittim. Dekster bir parça için bir yere kadar gitmişti. Blossom ise saatin içindeki aletlerin doğru takılıp takılmadığını kontrol ediyordu. İşte sormak için doğru zamandı. Yanına gittim.

Blossom: Tatlım. Ne oldu?

Yere dalmıştım ve sözlerin ağzımdan dökülmesine izin verdim.

Ben: Blossom saat elinde ve eğer, eğer onu düzeltirsen senin de bir şansın olur.
Blossom: Anlamadım ne şansı?
Ben: Yani demek istediğim ben küçükken çok bencildim. Senin mutluluğunu hiç düşünmemişim gibi geliyor. Benim gibi kötü ve bir serseri yerine Dekster gibi akıllı ve iyi birini seçmesi daha mantıklı gibi geliyor. Çünkü sen tatlı, akıllı...

Elini çeneme koydu ve yüzümü kendi yüzüne çevirdi.

Blossom: Tatlım eğer bir şansım daha olsaydı yine seni seçerdim.
Ben: Ama neden, neden ben?
Blossom: Peki sen söyle. Sen neden beni seçtin.
Ben: Dediğim gibi sen tatlı, zeki, güzel, düşünceli...
Blossom: Dünyada bu özellikleri saydığın birçok insan var Brick!
Ben: Nasıl?
Blossom: Mesela Bubbles! O da tatlı güzel, düşünceli ve güzel! Fakat sen onun yerine beni sevdin.
Ben: Aynı şey değil! Dekster benden daha iyi!
Blossom: Hiç kendi değerini bilmiyorsun Brick! Anlasana şuan benim mutlu olmam için kendi mutluluğundan vazgeçiyorsun ama benim mutluluğum sensin.

Bunları söyledikten sonra dudağıma bir tatlı buse kondurdu. Sonra geri çekildi. Ben ise kafamdaki şapkayı yüzüme çektim.

Blossom: Hem sen olmazsan kim bana şiir okuyacak? Seni şapşal!

Şapkayı kaldırdım.

Ben: Ne dedin?
Blossom: Şaka yapıyorum.

Ona sarıldım. Gülüyordu.

Blossom: Senden nefret ediyorum Brick!
Ben: Biliyorum.

Sonra Dekster gelmişti ve biz birbirimizi bıraktık.

Dekster: Siz aşk kuşları işinizi bitirdiyseniz haydi saati tamir etmeye devam edelim.

Blossom'ın da benim de yüzüm kızarmıştı.

Blossom: Tamam devam edelim.
Ben: Ben de Brake bakayım.

Labaratuvardan çıktım ve artık kendimi daha iyi hissediyordum. Blossom haklıydı. Ben tam bir şapşalım.

Brake'in Gözünden

Teyzelerimden kurtulamıyordum. Bana iki de bir soru sorup duruyorlardı ve olanlara şaşırıp duruyorlardı. Bazılarını inkar edip bazılarını da inanmıyorlardı.

Buttercup: Butch ve ben evlenmiş olamayız bu imkansız!
Ben: Gerçekten doğru! Hatta siz yarışa mı ne katılıyordunuz. Butch amca kazanmıştı hatta! Ha işte orada babam ikinizin de kağıda Butch amcaya sinir olduğu için buluşmanızı yazmış.

Birden babam geldi ve konuya dahil oldu.

Brick: Ben mi?
Ben: Evet baba!
Brick: O gün ben Blossom ile buluşmaya gitmiştim. Orada yoktum.
Ben: Evet işte siz teyzemlerden sonra sevgili olmuşsunuz. O yüzden oradaydınız.
Bubbles: Peki ben?
Ben: Siz de Boomer amcayla erkek çıkan kızla uğraştıktan sonra buluşmaya başlamıştınız.
Brick: Yanlışın var. Biz Blossom ile onların yanlarına gitmiştik.
Ben: İşte ben o günü değiştirmiştim. Eğer değiştirmeseydim annem ve sen oraya gitmeyecektiniz.
Bubbles: Ve ocakta yanmayacaktı.
Ben ve Brick: Ocak mı?
Buttercup: Ha şimdi hatırladım. Blossom ocağı açık bırakıp gitmişti. Hahahaha!

Buna inanmıyorum! İyi ki ev patlamamış. Biz böyle konuşurken annem ve Dekster amca geldi.

Blossom: Konuşmanızı böldüğüm için özür dilerim ama saat tamir oldu!
Ben: Gerçekten mi?
Dekster: Evet! Bu arada haydi hızlıca düzelt her şeyi! Çünkü 15 dakikaya yine anıların değişecek!
Ben: Tamam!

DEVAM
EDECEK

Brake'in ÖyküsüWhere stories live. Discover now