3. BÖLÜM - Bebek

13.3K 581 64
                                    




Kafamın içindeki, beni korkutmaya çalışan şeytanları kutularına kilitleyip o kutuları mutluluk gözyaşlarımla yıkadım.

3. BÖLÜM - Bebek

Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri kovaladı. Ama annemden hâlâ bir haber alamamıştım. Korku, uzun tırnaklarını duvara sürtüp içimi ürperten bir sesle bana seslendiğinde kapattım kulaklarımı.

Her şey güzel olacaktı.

Öyle olmak zorundaydı.

Normal doğumların saatlerce sürebileceğini bilsem de içimdeki korku tüm bildiklerime üstün geliyordu. Erken doğduğu için muhtemelen kuvöze koyacaklardı onu. Gelişemeyenakciğerleri için belki de onlarca takviye vereceklerdi. Daha henüz doğmuşolmasına rağmen tanışacaktı kimyasal ilaçlarla.

Kafamda oluşan tüm kötü senaryoları ve görüntüleri bir kenara itipkafamı dağıtabilmek adına çevremi izlemeye başladım. Saat gecenin ikisi olduğundan çok kişi yoktu ama yine de bir iki hasta vardı koridorda. Hemşirelerin bulunduğu vezneden gelen kâğıt hışırtıları dışında çoksessizdi her şey. Bir de tam çaprazımdaki bankta oturan bir çiftin fısıldanmalarıdışında. 

Bacaklarımdaki ve bebek çantasını taşımaktan sol omzumdaki ağrıya daha fazla dayanamayıp ben de bir banka oturdum. Gözlerim bir doğumhane kapısında bir de aralarında fısıldaşıp duran çiftteydi.

''Merhaba... Kaç aylık?''

Duyduğum sesle birlikte kafamı doğumhane yazısından çevirip bana bakan yemyeşil gözlerle buluştum.

''Efendim?''

''Bebeğiniz diyorum, kaç aylık?'' bir an durup yanlış bir şey söyleyip söylemediğini anlamak ister gibigözleriyle beni tarttı. ''Yani bu katta olduğunuz için biz de sanmıştık ki... Çok özür dilerim yanlış bir şey söyledim değil mi? Kusuruma bakmayın.''

Doğumların yapılıp bebeklerin dünyaya gözlerini açtığı bu katta aynı zamanda da kürtaj yapıldığı için sanırım bu güzel sarışın kadın beni de onlardan biri sanmıştı.

''Ha, yok,'' dedim gülümseyerek. ''Ben değil, annem. Doğuma girdi saatler önce.''

Stresten parmaklarımı birbirine geçirip esnetmeye başladım.

''Bak demiştim sana hayatım hamile değildir diye. Çok küçük duruyor zaten.''

''Belki minyon gösteriyordur demiştim.''

Ben yanlarında yokmuşum gibi benim yaşımla alakalı aralarında fısıldaşmaya başladıklarında kaşlarım hayretle kalktı yukarıya. Acaba bunca zamandır da benim hakkımda mı fısıldaşıyorlardı diye düşünmeden edemedim. Çünkü önlerinde bir sağa bir sola yürüyerek hiç yerimde durmamış, stresten dudaklarımı ısıra ısıra da kıpkırmızı yapmıştım.

''Tekrar kusuruma bakmayın,'' dedi sarışın kadın yerinde doğrularak. ''Eee... Demek bir kardeş geliyor. Biraz yaş farkınız olacak ama kardeş kardeştir sonuçta değil mi? Hem benim de kardeşimle...''

''Hayatım istersen sıkmayalım hanımefendiyi değil mi? Zaten saat de baya geç oldu.''

Eşi olduğunu anladığım açık kumral saçlı, uzun boylu, yakışıklı adam bir eli eşinin omzunda diğer eli şiş karnında öylece dururken eşinden çok karnındaki bebekle konuşur gibiydi. Keşke babam da kardeşime karşı bu kadar ilgili olabilseydi.

''Yok, hayır. Sıkmıyorsunuz. Sadece...'' derin bir nefes verdim. ''Asıl siz kusura bakmayın kaba davrandıysam. Saatler geçti annem hâlâ içeride. Aklım onda hep."

BEBEK (Kitap Oldu!)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora