14. BÖLÜM - Seni Unutmayacağım

7.5K 391 195
                                    

*

Bizi, gençliğimizi, içine çektiği bataklıkta nefes almaya zorlayan bu sistem, bizden onlara gelecek vaat ettiğimizi söylüyordu. Ama o geleceği, kendi yarattıkları bataklığın içinde çamurlara gömdüklerinden haberleri yoktu.

*

14. BÖLÜM - Seni Unutmayacağım

Ne zaman arabanın kapısını açtım, bacaklarımı aşağı sallandırdım, dışarı çıktım, okulun bahçesine girdim bilmiyorum. Bunları sadece bir saniyede yapmış olmalıyım. Çünkü tam da o an ben koşmadım. Adeta uçtum... Uçarak bahçeye girip okulun merdivenlerini tırmanmakta olan görevliye doğru seslendim. Bu kadar hız nefesimi kesmeye yettiğinden sesim beklediğimden de cılız çıkmıştı.

Ciğerlerimin yandığını hissedebiliyordum. Ciğerlerimden boğazıma kadar uzanan müthiş bir ağrı... Öksürmek isteyip de kendimi sıktığımdaki gibi bir his sardı boğazımın etrafını. Ama yine de durmadım. Merdivenleri de zorlukla tırmandığım sırada içeriden biri kadın biri erkek iki polis beni kollarımdan yakaladı. Son anda yetişmişlerdi. Eğer tutmasalardı muhtemelen tam da orta yere yığılıp kalacaktım.

''Hanımefendi ne yapıyorsunuz? Sınav başladı farkında değil misiniz?''

Kadın olan polis söze girdiğinde içeriden bir başka polisin de yanımıza gelmiş olduğunu gördüm. Öyle ki kırk dokuz kilo olan beni iki koca insan tutamamıştı. Uçarcasına koşuşumdan ve kontrolsüz hızımdan dolayı nefesim kesilmiş, ayaklarım artık yürümeyi bırakmış peşim sıra sürünüyorlardı.

''Sizi içeri alamayız. Şöyle geçin... Özlem tutsana şuradan... Ali sen de git bir su getir...''

Diğerlerinden daha yaşlı olduğunu göz kenarlarında belirginleşmeye başlayan çizgilerinden anladığım polis diğerlerine emir verirken beni de merdivenin basamaklarına oturtmuştu. Çok geçmeden isminin Ali olduğunu öğrendiğim polis elindeki su şişesi ve karton bardakla geri dönerken benim de nefesim düzene girmişti ki konuşmaya başlayabildim.

''Nasıl, ne zaman... Ben... Lütfen... Girmem lazım... Bu sınav benim her şeyim. Annem, kardeşim hastanede bekliyor. Ben... Ben onlara ne diyeceğim?..''

Gözümün önüne annemin yataktaki baygın hali gelince daha fazla tutamadığım gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı süzülmeye başlamıştı bile.

''Geçmiş olsun... Üzgünüm ama sizi içeri almam mümkün değil. Zamanlamayla alakalı kuralları bir sınav adayı olarak bizden daha iyi biliyor olmalısınız. Bu konudaki kurallar maalesef esnetilemez bu yüzd...''

Konuşmasını tamamlayamadan oturduğum yere daha da çöküp başımı dizlerime gömdüm. Sımsıkı kapattığım gözlerimin arasından gözyaşlarım hızla boşalırken kollarımı dizlerim etrafına doladım. İki elimi birden başımın üzerinde birleştirip kendimi oraya gömmek istedim. Gömmek ve bir daha çıkmamak...

Bunların hepsi bir rüya olsun, lütfen... Yalvarırım... Lütfen...

Rüya olup olmadığını anlamak amacıyla saçlarımı çekiştirdiğim sırada saçlarımda başka bir elin varlığını daha hissettim. Kafamı yavaşça kaldırdığımda kadın olan polisin ellerimin arasındaki saçlarımı kurtarmaya çalıştığını gördüm. Yüzünde her poliste olduğu gibi ciddi bir ifade olsa da endişesi gözlerinden okunuyordu.

''Tamam... Ben... İyiyim.'' diye mırıldandım çatallaşan sesimle. ''Sadece annemi görmek istiyorum.''

Aniden yerimden fırlamamla üç polis birden durmuş garip bir şekilde bana bakıyordu. Sınavla ilgili bu katı kuralların değişmeyeceğini bildiğimden kabullenmem kolay olmuştu ama bu kafamı annemin omzuna gömüp saatlerce ağlamama engel değildi.

BEBEK (Kitap Oldu!)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang