21. BÖLÜM - İkilem

6.3K 336 107
                                    




''Çok erken değil mi? Erken değil mi?

Söyle bana küçük adam

Herkes gider mi?''

*****


*

Ayrılıklar her zaman kalan içindi. Ölüm ise ölenin değil yaşayanın hayatını bitirirdi.

*

21. BÖLÜM - İkilem

Sessizlik... Kulak tırmalayıcı bir sessizlik... Gözümün önünden hızla geçen insanlara, o kargaşaya rağmen sessizlik hakimdi tüm odaya. Herkes bir yerlere koşturuyor, bağırıyor, birileri yardım istiyordu. Ama ben kucağıma tutuşturdukları bebekle derin bir sessizliğe gömülmüştüm.

Kollarıma sarıldı birisi. Çekiştirmeye başladı. Kımıldayamıyordum. Neler oluyor bana? Ayaklarımı, bacaklarımı oynatamıyordum. Hiçbir yerimi hissetmiyordum. Vücudumun her köşesi buharlaşıp gidiyordu sanki. Ama hafifleyemiyordum aksine daha da ağırlaşıyordum. Omuzlarıma bastıran kurşundan yapılma ellerle olduğum yerden ayrılamıyordum.

Bir perde çektiler gözlerimin önüne. Yeşilin en çirkin tonu. Kollarıma sarılanlardan birisinin kucağımdaki bebeği aldığını fark ettim. Bebek gitti. Aldılar onu benden. Boşaldı kollarım, çözüldü bedenim.

Üşüyor her bir yerim.

Karlar yağıyor üstüme ama ben ateşin tam ortasındayım.

Buz tuttu tüm bedenim ama ben cehennemin kapısındayım.

Kollarımın iplerini ellerine geçiren kuklacı ipleri serbest bıraktığında düştü kollarım iki yanıma.

Can verdi sahnede tüm kuklalar.

Aslında doğruyu söylerdi hep Pinokyolar.

Sadece,

Gerçeklerin siyahlığından korkanlar yalanların renklerine sığınırdılar.

Onu gördüm,

Sarı saçlarıyla eğildiği sedyenin üzerinden bana son kez bakışını.

Ölüm meleğinin şeytana ruhunu satışını.

Her şey kafamda oturmaya başladı. Tüm sesler ağır ağır kulaklarıma aktı. İlk önce çok uzaklardan gelen bir yankı gibiydi bunlar. İki dağ arasına sıkışmış bir vadi ya da okyanusun en derininden gelen birinin yardım çığlığı gibi... Arma attı daha sonra sesler. Yaklaştılar suyun yüzeyine. Kuruldular dağın eteklerine. Ve tam suyun dışına çıkacağı sırada gerçek sessizlik gösterdi yüzünü.

Herkes duruldu.

Zaman durdu.

Dünya dönmeyi unuttu.

Koşturmaca bitti.

Ben bittim.

Herkes tek bir ekrana bakıyordu artık. Yeşilin en iğrenç tonuyla çizilmiş upuzun bir çizginin yer aldığı o alete...

Ölümün kanlı dişlerini sırıtarak bize gösterdiği canavar ruhlu o alete...

Yeşil... En sevmediğim renk oldu benim o günden sonra. Ağaçların nefesinde, çimenlerin kokusunda, yaprakların ter damlalarında saklı o yeşil, benim ölümüm oldu o günden sonra. Herkesin bakarken içinin huzur dolduğu ormanların yeşili benim içimi acıttı. Herkesin sayesinde nefes alabildiği ağaçların yeşili benim nefesimi kesti.

BEBEK (Kitap Oldu!)Where stories live. Discover now