7. BÖLÜM - Rica Ederim

11K 506 103
                                    


Gözleri, gecenin karanlığıydı. Ama onun gökyüzünde yıldızlar bile siyahtı.


7. BÖLÜM - Rica Ederim

Annemin geldiğimi fark etmesi üzerine olduğum yerde dikilmeyi bırakıp içeri adımladım. Odadaki hemşireler çıkmıştı ancak Uraz, hâlâ odadaydı. O da olduğu yerde dikilmeye devam ediyordu, gözleri ise annem ve benim aramda mekik dokuyordu.

''Anne...'' diye mırıldandığımda sesimin titrememesi için çabalamam gerekmişti. ''Ben konuşmanızı duydum... Neler oluyor? Ne üfürümü, ne rahatsızlığı?''

Ne kadar özen göstersem de başaramamıştım.

''Hayır kızım, yanlış duymuşsun.'' diyerek böldü annem beni. Ardından gözlerini Uraz'a dikip devam etti. ''Doktor Bey küçük bir şeyden bahsetti. Rahatsızlık falan yok. Hem olsa şimdiye kadar anlardık zaten değil mi?''

Soru sormuyordu. Tam tersi. Kendinden, sağlığından son derece emin konuşuyordu. Ama yine de endişelenmeden edemedim. Tam dudaklarımı aralayıp konuşacağım sırada Uraz söze girdi.

''Aslında bazı durumlarda hastalıklar kendini hemen göstermeyebiliyor. Bu yüzden sizden bir kardiyoloğa da görü...''

''Hayır. Ben iyiyim. Gerçekten çok iyiyim. Yeni doğum yaptım ve haliyle endişelerim var. Bir de kızımı gecenin bu saatinde kantine yollayıp uzun bir süre gelmediğini görünce telaşlandım. O yüzden de tansiyonum biraz çıkmış. Ama şimdi gayet iyiyim.'' hafifçe çatılan kaşlarıyla bana döndü. ''Sahi sen nerede kaldın?''

Annemin Uraz'ın sözünü kesmesine içten içe sevinirken tüm bu hastalık olayının dediği gibi bir yanlış anlaşılmadan kaynaklı olmasına kendimi inandırmıştım.

Hala odada durmaya devam eden Uraz'a bakmadan annemin elini yakaladım.

''Bir şey yok annecim. Yolu karıştırdım sadece...''

Söyleyebileceğim en saçma yalanı dudaklarım arasından salıverdikten sonra Uraz'ın sırtını duvara yaslayıp elindeki dosyaya gözünü diktiğini gördüm. Sağ ayakkabısının ucunu da sol ayağının üstünden geçirip yere koymuştu ve cümlemden sonra yüzüne yayılan hafif tebessüm, elindeki dosyayı okumadığını açıkça belli ediyordu. 

''Sen? Sen mi karıştırdın yolu?'' sesi artık neredeyse neşeli çıkıyordu. ''Kızım, kendi evinden daha iyi bilirsin sen bu hastaneyi?''

Annem hafifçe gülümseyip hala bana inanmayan gözlerle bakarken odanın kapısı hızla açıldı. Önde annemin doktoru Feride Hanım, arkasında da bir hemşire odaya girdi. Hemşire Feride Hanım'a annemin durumu ile alakalı olduğunu tahmin ettiğim birtakım şeyler söylerken Feride Hanım'ın gözleri hala duvara yaslanmış bir şekilde duran Uraz'a kaydı.

''Siz?.. Uraz Bey siz misiniz?''

Elindeki dosyayı usulca yatağın ucundaki masaya bıraktı. Aynı hastanede çalışan iki doktorun birbirini tanımıyor oluşu dikkatimden kaçmadı.

Uraz'ın doktor olduğunu anlatan tek şey şu an boynuna taktığı stetoskop olduğundan saatler önce onun bir doktor olacağı aklıma bile gelmemişti. Çünkü üzerinde ne bir önlük vardı ne de yaka kartı gibi onu tanıtan bir şey. Siyah pantolonu ve yine siyah gömleği ile karanlıktan başka bir şey değildi benim için. Üstelik oldukça genç gösterdiğinden en fazla üniversitede okuyor gibi duruyordu. Sahi kaç yaşındaydı bu adam? Kendini gizlediği karanlıklarının ardından hiçbir şey belli olmuyordu. 

BEBEK (Kitap Oldu!)Onde histórias criam vida. Descubra agora