10. BÖLÜM - Minik Tavşan

9.6K 445 73
                                    

*

Kelimelerin başarısız olduğu yerde müzik alırdı kalemi eline.

*

10. BÖLÜM - Minik Tavşan

İnsanlar mutlu anlarında çalan şarkıların melodisine, mutsuz anlarında ise şarkıların sözlerine odaklanırlarmış. Mutlu ya da mutsuz fark etmez. Ben her zaman sözlerini daha fazla önemserdim şarkıların. İçinde söylemek isteyip de söyleyemediğim çok şey saklı olurdu çünkü. Herkesin öyle değil midir zaten? İçimizde kalan tüm kelimeler, kişiler bir bir çıkardı karşımıza şarkılardaki gizli sözlerle. Çünkü kelimelerin başarısız olduğu yerde müzik alırdı kalemi eline...

Gözlerim kapalı, sırtım cama dayalı, kafamda dolanan aynı şarkının sözleriyle ne kadar orada durdum bilmiyorum. Ama şarkı çoktan bitmiş, yerine başkaları açılmıştı. Ama kulağım onları duymuyordu. Kafamda aynı şarkı, zihnimde sözleri...


''Dilimin ucunda bir şeyler var aslında,

Söylesem kızar mısın bilemedim.

Doğrusu biraz alındım ama sonra konuşalım.

Sen ve ben nasıl desem.. Neyse...''


Bana bir şey mi anlatmak istiyordu? Durduk yere telefonumu açıp da şarkı indirmezdi herhalde. Tamam... Bir şeyler söylemek istediği kesin... Peki ama neden? Yani... Aramızda doğru düzgün bir konuşma bile geçmemişken o neden tüm bunları yapma zahmetine girmişti? Hem... Ne söyleyecekse gelip karşıma da söyleyemez miydi?

Kafamın içinden geçen binlerce soruyu sırtımı dayadığım camdan gelen bir tıkırtı böldü. İrkilip kendimi camın önünden odanın içine doğru attığımda sesin camıma çarpan bir taştan kaynaklandığını anlamam uzun sürmemişti. Buraya kadar gelmene ne gerek vardı ki şimdi...

Hemen önüme dönüp sınav için gerekli malzemelerimi de alıp odamdan çıktım. Merdivenleri de inip dış kapıya geldiğimdeyse Uraz hala penceremin altında olmalıydı. Çünkü evin dış kapısının olduğu ön kısmı, hafif dağlık olan ağaçlıklı manzaraya bakarken benim odamın olduğu arka kısım ise yola bakıyordu. Beni de arabasını park ettiği yoldan görmüş olmalıydı.

Evden çıkıp arkamdan kapıyı da kilitledikten sonra hala onu ortalıkta görmeyince endişelenmeye başlamıştım. Endişemin sebebi başına bir şey gelmiş olma ihtimali değildi tabii ki. Ben sadece sınavıma geç kalmak istemiyordum.

''Şşşt! Neredesin be? Az önce burada değil miydin?'' ona seslenmekten çok kendi kendime konuşur gibiydim. Benden önce çıkmış olabileceğini düşünüp site kapısına yöneldim.

Kapıdan başımı uzattığımda gördüm arabasına yaslanmış, elindeki taşlarla oynayan Uraz'ı.

''He, hele şükür! Nerede kaldın? Bir an sınava girmekten vazgeçtin de yatağında mışıl mışıl uykuya daldın sandım!''

Sesine yansıttığı eğlenceli bir telaş hali beni istemsizce gülümsetti.

''Hayır tabii ki. Vazgeçmedim de... Ben... Dalmışım sadece...''

Benim için indirdiğin şarkıyı dinleyip kendi kendime kafamın içinde binlerce soru cevaplamaya dalmışım da!

''Dalmış mısın? Tamam, neyse. Hadi bin. Her şeyini aldıysan gidelim bir an önce.''

Kafamı sallayarak arabanın yanına doğru geçtim hızlıca. Elimdeki kimlik ve belgeye bir şey olmasın diye sıkı sıkı tutuyordum bir yandan da.

BEBEK (Kitap Oldu!)Where stories live. Discover now