18. BÖLÜM - Nehir

7.3K 349 167
                                    


Merhaba! Sonunda yeni bölümü taslağımdan çıkarabildim çok şükür (: Umarım beğenirsiniz. Okuyan gözlerinizden öpüyorum çok çok! <3 <3

Sizi Nehrimin akışına bırakıyorum... (:


*

Yaş aldığımız her yeni yılda, gözyaşlarımız daha da dolardı göz pınarlarımıza.

*


18. BÖLÜM - Nehir

Küçükken de bir şeyden korktuğum, sıkıldığım ya da utandığım zaman hep yüzümü ellerim arasına alır içimden ona kadar da sayardım. ona geldiğimde geçerdi içimdeki tüm sıkıntılar, biliyordum. Ama tam şu anda ben daha saymaya bile başlayamamışken odada benim, Uraz'ın, Umut'un ve Selin'in dışında bir ses duyuldu. Oldukça ince, cılız, korunmasız bu sesin sahibi, minik yatağında yatmakta olan Nehir'in ta kendisiydi.

 Oldukça ince, cılız, korunmasız bu sesin sahibi, minik yatağında yatmakta olan Nehir'in ta kendisiydi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hararetli konuşmamızı duymuş olacak ki uykusu bölünmüştü. Minik kollarını aşağı yukarı sallayarak her birimize ufak yumruklar atmak istiyordu sanki. Tüm odanın içini dolduracak kadar tiz bir çığlığı ve ağlaması olmasına rağmen sımsıkı yumduğu gözlerinin arasından bir damla yaş bile akmaması bana ilginç gelmişti. Sahi, yeni doğmuş bebeklerin gözlerinden hiç yaş gelmezdi ki... Dünyaya ağlayarak gözlerimizi açmamıza, her isteğimizi konuşamadığımız için ağlayarak dile getirmemize rağmen yanaklarımız hiç ıslanmazdı bu ağlamalarda. Büyüyünce başlardı asıl gözlerimiz yaşarmaya. Sanki büyüyene kadar hep içimizde biriktirirdik, içimizde bir yerlere dolardı bu yaşlar ve zamanı gelince de sağanak bir yağmur gibi boşanırdı yanaklarımıza.

Yaş aldığımız her yeni yılda, gözyaşlarımız daha da dolardı göz pınarlarımıza.

Güzel sarışın minik bebeğinin ağlamasını duyar duymaz yine ani bir hareketle onu kucaklamaya yönelse de eşi omzuna bastırdığı eliyle onu durdurmuş ve kendi uzatmıştı ellerini bebeğinin kollarına. Biraz acemi biraz da korkar hareketlerle kucağına aldığı bebeği annesinin kucağına verirken Uraz'ın dönmüş beni izlediğini fark etmemiştim. Başımı onun olduğu yöne çevirdiğimde yüzünde çok hoş bir gülümseme vardı. Gözlerinden akan yorgunluğu ustaca maskeleyebilecek bir gülümseme. Ve bu gülümsemenin benim de yüzüme bulaştığını anlayamadan beni belimden kavrayıp kapıya doğru yöneltti. Kapıyı açıp odadan çıkmak yerine beni kapalı kapının ardına yaslayıp sol elini de başımın yanına sabitledi. Neyse ki odanın girişinde, hemen sağ tarafında lavabo olduğu için yatağın olduğu kısımdan kapı görünmüyordu. Yoksa benim kapıya yapışmış, ellerimi arkama saklamış, nefesimi tutmuş bir şekilde Uraz'ın gözlerine bakamayıp siyah ameliyat üniformasını izlediğimi güzel sarışın ve eşi görebilirdi.

''Bana... Söylemek istediğin bir şey var mı?''

Başını sol tarafıma usulca yaklaştırıp kulağıma fısıldadığı bu cümleyle başım boynu ve uzun kolu arasında sıkışıp kalmıştı sanki. Şu an o kadar... O kadar yakındı ki vücudumuz birbirine, boynundan kulağına kadar uzanan o geniş bölümden parfümünün kokusunu alabiliyordum. Oldukça keskin, erkeksi, odunsu bir kokuydu bu. Ne olduğunu çözemesem de dikkatimi bu denli çeken kısım kokusu değil başka bir şeydi. Başını benim olduğum tarafa, boynuma doğru çevirmesiyle daha da belirginleşen kalın damarın sessizce aşağı yukarı kıpırdanışı elimi üzerinde gezdirmek istememe neden olmuştu.

BEBEK (Kitap Oldu!)Where stories live. Discover now