• 21. Bölüm •

83.8K 1.9K 818
                                    

Günlerden Pazartesi normalde pazartesilerini pek sevmem herkes gibi ama ben bu Pazartesine çok mutlu uyandım. Çünküüüüü pilotla görüşecektim. Hayallerimin mesleğini yapan biriyle konuşma fırsatım olucaktı artı bunu sevgilim sayesinde  yapacaktım.

Üzerime siyah kot şort giyip beyaz büstiyer ve siyah beyaz kareli gömlek giyip önünü düğmelemeyip bağladım. Saçlarımı açık bırakıp hafif makyaj yapıp parlatıcı sürdüm. Siyah converselerimi giyip çantamı alıp aşağıya indim. Erken gelen pınar ablaya günaydın ve kolay gelsin diyip çıktım. Kapının önünde duran Burak'a gülümsedim. Siyah tişört siyah kot giymiş siyah güneş gözlüğü takmıştı. Karizmanın efendisiydi canım.

"Günaydınn" diyip yanağına buse kondurdum. Başını çevirip dudaklarıma kapanıp uzun bir öpücük bırakıp çekildi "günaydın sevgilim" ani hareketinden dolayı utanıp gülümsedim. Sabah sabah dudaklarının kahveden bile güzel gelmesi... sanırım bayılacağım. Arabaya binip kemerimi bağlayıp konuşmasıyla ona döndüm. "Kahvaltıyı okulda yapalım güzelim geç kalırız" başımı salladım koluna başımı yaslayıp sarıldım.

Okula gelince kalabalık olduğu için beni biraz geride bıraktı. Bunu isteyen bendim. Zaten dikkat çekiyordu. Yanında sürekli beni görmeleri dedikodu çıkarırdı. Yanlışda dedikodu olmazdı aslında. Ama kalbim buna dayanamazdı.

Rutin geçen okul sonrası çıkışta direk arka tarafta beni bekleyen Burak'ın yanına geçtim. Eğilip öpeceği sırada gülüp geriledim "riskli bölgedeyiz Burak Hocam"

"Sik-" gözümü ayırdım "pekala sonrada öperim" diyince güldüm başımı salladım. Hareketlenmesiyle arkama yaslandım. Çok heyecanlıydım. Resmen pilotla görüşecektim. Burak heyecanımı fark etmiş olacak ki gülüp elimi dudaklarına götürüp öptü. "Bilseydim bu kadar mutlu olacağını baştan söylerdim"

*

Büyük bir şirketin önüne gelince binada yazan kocaman yazıyla gözlerimi ayırdım. ATAOĞLU HOLDİNG hızla Burak'a döndüm.

"Buraya neden geldik?"

"Pilotumuz burada" diyip göz kırptı. "Burak biri falan görürse beni"

"Eee" diyip kapısını açan takım elbiseli adama baktı. "Hoşgeldiniz Burak Bey" başını sallayıp tekrar bana döndü. "Bir şey olmaz mı?"

"Ne olacak güzelim" diyip indi arabadan. Ekstra heyecanla atan kalbim birazdan fazla atıştan duracaktı. Kapımı açan adama gülümseyip teşekkür ettim. Verdiği cevap başını sallamak olmuştu.

Yanıma gelip ilerleyince arkasından etrafa bakarak ilerledim. Çok büyük bir iş yeriydi. Kaç katlıydı söyleyemezdim. Baya vardı çünkü. İçeriye girince birkaç sekreter tek tek  'hoşgeldiniz Burak bey' diyip tekrar bilgisayarlara dönüyorlardı.

Asansörlerin yanına gelince açılan kapıyla Burak direk girip kalabalığı bekleyenleri umursamadan "kapat uğur" diyip arkamızdan geldiğini yeni fark ettiğim adamla kimseyi içeri aldırmayıp kapattırdı.

20. Kata basmışlardı. Demek ki 20 katlıydı. Burak'ın bu derece zengin biri olacağını düşünmemiştim. Bakışlarını üzerimde hissediyordum ama bakmadım. Tek odağım camdan yapılma asansörle özenle yapılmış holdingin içini izlemekti. Kalabalıktı ama yukarılara çıktıkça kalabalık azalıyordu.

20. Kata gelince direk çıktığımız terasla büyülendim. Hem sanki gökyüzüne çok yakındık hemde gördüğüm helikopter inanılmazdı.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Pardon ÖğretmenimWhere stories live. Discover now