• 28. Bölüm •

86.4K 1.8K 1.3K
                                    

Günlerden Pazartesi. Burak'la okula beraber gelmiştik. Karnım sancılandığı için lavaboya kaçmıştım direk. Eğer Regl olduysam o acıya dayanamayacağım için ilk yapacağım şey ağlamak olacaktı!

Ve korktuğum gibi Regl olmuştum! Ofladım! Bugünde çok ağır dersler vardı evede gidemezdim. İşlerimi hallettikten sonra tuvaletten çıkıp dolu gözlerle aynaya baktım. Sancısı çok kötü oluyordu. Hatta serum yiyor ardından uyuyor ve geçiyordu. Ama şu an ilk ders matematik olduğu için gidemezdim.

Ellerimi yıkayıp bileklerime parfümümü sıkıp çıktım. Zil çalmıştı. Yinede kantine papatya çayı almaya indim.

"Günaydın Arif abi"

"Günaydın abisi"

"Papatya çayı ve 2 tane fıstıklı çikolata"

Hazırlayıp verdi çikolatalarıda alıp parasını ödeyip ayrıldım kantinden. Sınıfa doğru çıkarken saate baktım 8 dakika geç kalmıştım.

Kapının önüne gelince tıklayıp açtım. Burak'ın kızgın gözleriyle karşılaşınca gülümsedim "özür dilerim hocam"

"Gel ece" içeri girip kapıyı kapattım.

"Hocam tek ayak üstünde dursun" diyen Ömer'e baktım. "Çarpım tablosunuda ezbere söylesin" kahkaha attılar şu an duygusaldım. Her şeyi duygusal karşılardım o yüzden sustum.

"Uğraşmayın kızla!" Melisaydı. Sırama geçtim arkamda oturan Atakan çikolatalarımdan birini alınca ofladım "alabilir miyim?"

"İki taneyle kilo alırsın"

"Ya Atakan lütfen" başını olumsuzca sallayıp açtı ve iki ısırışta çikolatayı yedi. Gözümü ayırdım. "Oha oha hayvan" diye bağıran Melisaya başımı salladım. "La Atakan insan gardaşıma da verim der"

"Kanka bir tane daha var" diyip elimden çekti. Ayı yemin ederim siz siz olun sınıfa çikolatanızı göstermeyin hele böyle hayvan arkadaşlarınız varsa sakın.

"Kanka çok lezzetliymiş" diyip burnumu sıktı. Sinirlenip önüme döndüm. "Bok yiyin" diyince Burak'la göz göze geldik. Tek kaşını kaldırıp dudağını kıvırdı.

"Ama hocam. Çikolatalarımı yediler"

Bakışlarını Atakan'la Ömer'e çevirdi. Atakan arkamdan ne yapıyorsa artık Burak gülüp başını salladı. Çayımı içip batuya baktım. Yoktu. Cumartesi görmüştüm en son. Ondan beri hiç konuşmamıştık. Melisaya döndüm "ceketin var mı"

"Hayır kuşum üşüyormusun" başımı salladım. Koray'ın ceketini verecekken başımı salladım "hayır hayır başka birinden alırım"

"Saçmalama al şunu ya"

"Aşkım hayır" hastaydım sonuçta asla almazdım. Önüme döndüm ve kollarımı sardım. Yavaş yavaş sancısı tutuyordu.

"Not tutanlar defterini çıkarsın artık sessizlik olsun"  çantamdan defterimi ve kalemlerimi çıkarıp başımı sıraya yasladım. Acil cekete ihtiyacım vardı. Şu iki aç göz beni sinir etmeseydi onlarada sorardım.

Dersi anlatmaya başlayınca dinlemek için çaba sarf ettim ama karnım daha da şiddetli ağrıyordu. Gözümden yaş aktı ve gözlerimi yumdum. Her ay neden bu acıyı çekmek zorunda kalıyordum. Niye benimkide hafif olmuyordu. Melisanınki mesela hiç ağrımazdı. Çok kıskanırdım. Ama yok benimki illa canımı yakacak.

"Ece" diyen Burak'la başımı kaldırdım. Gözlerime bakmasıyla kaşlarını çattı. "Neyin var?"

"İyiyim" sınıfta sessizlik vardı. Lütfen pot kırma. Lütfen bir anda halime aldanıp yakın davranma.

Pardon ÖğretmenimDonde viven las historias. Descúbrelo ahora