1

102 7 8
                                    

   Pera,, Sensiz Ben

Başlama tarihiniz,, saatiniz buraya.

İyi okumalar,

   Kurduğum alarmın çalmasıyla gözlerimi açtım. Güneş açık perdenin dışından bana gözkırpıyordu. Yataktan doğrularak tül perdeyi kapatıp balkon kapısını sonuna kadar açtım. Sabah sabah serin havayı solumayı seviyordum.

"Ya sabah sabah cam mı açılır? Birtaraflarım dondu." Irmak, yüzünü yastığa gömmüş bana çemkiriyordu. Yerde duran yorganla güzelce üstünü örttüm. Hemen yorgana sarılınca gülerek lavaboya girdim. Birkaç küçük işten sonra, annemler işte olduğu için mutfağa geçtim.

Melemen için malzemeleri yıkayıp doğrarken, ketıla çay suyunu koydum.
Melemeni pişirirken aynı zamanda patatesleri ve sosisleri ince ince doğrayıp kızarmaya bıraktım. Çayıda demlediğimde herşey hazırdı.

Masaya, kahvaltılıkları, ekmeyi, tabak, bardak ve çatalları dizdim.

Yorulmuştum ama deymişti.
Zaten genelde ben hazırladığım için alışmıştım.

"Rüzgar, Irmak, Damla hadi..."

Merdivenleri inen Damla'ya gülümsedim.
"Günaydın balım," gözleri ile masayı yerken kocaman gülümsedi. "Ay şu masaya bak. Resmen, Damla beni ye diye bağırıyor. Kırarmıyım ben seni hiç?" sekiz yaşında olmasına ramen kurdu cümleler hala beni bile şaşırtıyordu. "Tamam, geç yerine. Çayını koyayım."

Tabağına masadakilerden koyarken koşup yerine geçti. Çaydanlığı elime aldığım sırada üst kattan bir çığlık koptu. Bakmaya gideceğim sırada, kolumu küçük bir el sıkıca tuttu. "Gitme. Rüzgar abim yine Irmak ablamı kızdırmıştır. Aralarında kalırsın." burnunu sıkıp göz kırptım. "Peki, geldiklerinde kahvaltı bulabilecekler mi bakalım." Damla'nın kıkırtısı ile kahvaltıma başladım.

***

Zorda olsa kahvaltımızı yapmış, el birliği ile etrafı toplamıştık. Şimdide, salondaki koltuklarda oturmuş sıkılıyorduk.

ırmak ayağa kalktı. "Toprak, manzara posterini alabilirmiyim?" hevesle başımı salladım.. Irmak ilk okula gittiğinden beri çok güzel resim yapardı. Yıllar geçtikçe geliştirmişti. Posteri de resmini yapmak istediği için istemişti. "Dur ben sana getireyim. Hem, canım sıkıldı. Damla parka gidelim mi?" kocaman gülümseyip odasına koşuşturan Damla'nın ardından bende ayaklandım.

Odaya girer girmez dolabımdan en sevdiği posteri çıkartıp yatağının üzerine koydum. Dolabımdan çıkardığım kapşonlu sveti ve kot pantolonu üzerime giyerek, küçük sırt çantama, telefonumu, cüzdanımı, kulaklığımı koyup açık saçlarıma dokunmadan odadan çıktım.

Koridorda saçları kabarmış olan Damla ile karşılaştım. Beni görünce gözlerini kırpıştırıp tatlı tatlı baktı. "Yardım eder misin?" gülerek elindeki tarağı aldım. Saçlarını dikkatle taradıktan sonra, yukarıdan sayılabilecek şekilde toplayıp ucunu ördüm.

İşte oldu.

Üzerindeki turuncu bahçıvan önlüğü, içine giydiği düz beyaz tişörtü ile çok güzeldi benim balım.

İkimizede beyaz sipor ayakkabılar çıkartıp giydik ve el ele evden ayrıldık.

***

Parka geleli yarım saat oluyordu. Çocukları izlemekden sıkılmıştım. Çantamdan çıkardığım telefonuma kulaklığı takıp, güzel bir şarkı açtım. Kulaklarıma Pera'nın Sensiz Ben şarkısı dolarken gözlerimi kapattım.

Şarkının ortalarına doğru yanımda bir hareketlilik hissedip hızla gözlerimi açtım.

Görüş açıma, elinde benim çantamla koşan siyah giyimli biri takıldı.

Bu sanırım kapkaççı oluyordu.

.....

Bölüm sonu,

Hayat DediğinWhere stories live. Discover now