8

23 7 1
                                    

    Feride Hilal Akın, Şehrin yolu

İyi okumalar,

        Irmak Arca Erel'den:

    İkizimin kulağına gizemli gizemli bir kaç cümle fısıldayıp odaya kaçtım. Filmi izledikçe kalbim sızlıyordu. Sanki, siz hiç bir zaman siz olamayacaksınız dergibiydi. Aslında son zamanlarda, ikimizin daha yakın olduğumuzu hissediyordum. Fakat bu yanılsama da olabilirdi. Kafamın içinde onunla ilgili o kadar çok soru vardıki; kurtulmamın tek yolu, yazmaktı. Hislerimin her damlasını satırlara dökmek.

Çalışma masasının başına gizli defterimle geçip oturdum. Loş konumdaki masa lambasını açtım yalnızca.. Sonuna kadar açık balkon kapısının dışından gözüken ay ve yıldızlara gülümseyip beyaz sayfaya döndüm.

     En değerli sevdiğim:

   Korkağın tekiyim. Öyle değil mi? Her gün sayfalara sığdırmaya çalıştığım senin, gözlerine hapsettiğin okyanuslarına düşmekten korkan minik bir serçeyim ben sadece.

Korkuyorum.

Şimdiye kadar korkmadığım kadar çok korkuyorum.

Seni kaybettmekten,, okyanuslarını bir daha görememekten, seninle sessizliği paylaşamamaktan ölesiye korkuyorum.

Seni bugünde bir önceki günden daha çok seviyorum.

       Güzel olsun gecelerin.

       Irmakların okyanuslara kavuştuğu yerde açan çiçek,

Defteri kapattığım sırada ikizimin odaya dalmasıyla gözlerim büyüdü. Yüzümdeki şapşal ifadeyi takmadan kollarımdan tutup ayağa kaldırdı.

"Irmak, canımdan çok sevdiğim ikizim. Harika bir fikrim var. Ona kendini göstereceksin." yüzümü işaret etti. "Yüzünü değil," elini kalbime koydu. "Kalbini göstereceksin. Yüzünü değil, kalbini sevdireceksin." gülümsedi. "Gerçi şu yüzü sevmeyende, nebileyim." ciddileşti. "Pilanı anladın mı?"

Kaşlarımı kaldırdım. "Hayır," alayla gülerek benide kendisiyle beraber yatağına oturttu.

Şöyleki, sen onun seni sevmesini istiyorsun değil mi? Ama o seni kardeş gibi görüyor. Çünkü beraber büyüdük. Ama, siz kardeş değilsiniz. Bu düşünce yapısını konuşarak yada tavırlarınla yıkamassın. Çok yanlış anlar seni. Bu yüzden anonimcilik oynayacaksın. Ona kız kardeş Irmak'ı diğil, aşık Irmak'ı göstereceksin."

Şöyle bir düşündüm. Haklıydı. Sonunda hayal kırıklığı olsada denemeliydim.

***

   Lüneparkın büyük ve görkemli kapısının önünde Atakan ve Selimi bekliyorduk. Ellerimi birbirine sürtüp sevinçle içeriye baktım. Çok eylenecektik.

Uzaktan bize doğru gelen Atakan ve Selim'i görünce el salladım. Selimin bakışları gözlerimi buldu ve gelene kadar hiç ayırmadı. Gözlerinin içinde sevincin pırıltıları açıkça seçiliyordu.

Selamlaşıp açılışı hep birlikte yapmak adına, jetonlarla büyük gondola doluştuk. Toprak'ın ısrarı üzerine en uç kısmına ikimiz bindik. Önümüze Burak ve Selim; onların önüne Rümeysa ve kübra oturdu. Atakan ve Berat da bizim gibi karşı uca yerleştiler. Herkes yerini aldığında açılan şarkıyla gondol hareket etmeye başladı.

"Sende söylesene. Ortam şenlensin." Toprak'ın utandığını bildiğim için, Atakana sen başla diye işaret ettim. O utanmazdı çok.

"Bu aşkın tozlu yolunu bulduğum yerden.
Gündüz gözü görmedim çaldın benden.
Sürgün gibi çekmediğim kalmadı senden. Ellerimle yazdım bu sonu.
Şimdi yerle bir şehrin yolu."

Atakan'ın girişi ile, kızlı erkekli bir kaç kişi de eşlik etmişlerdi.

Kendimizi kaptırmış şarkıyı bağıra bağıra söylerken., önümde oturan Selim oturduğu yerde yan dönerek bana tebessüm etti. Ani hareketiyle hareket eden dudaklarım titreyerek kapandı. Ben onun yanında bağıra bağıra şarkı mı söylemiştim yani. Ah inanmıyorum. Bravo Irmak sevdiğin çocuğun önünde rezil oldun.

Gözlerini hiç ayırmadan, "sesin çok güzel bence. Daha sık şarkı söylemelisin." deyip gülümseyerek önüne döndü.

Nasıl?

.....

Bölüm sonu,





Hayat DediğinWhere stories live. Discover now