7

25 6 2
                                    

Bora Duran, Gül senin tenin

İyi okumalar,

Toprak'tan:

Alarmın sesiyle gözlerimi araladım. Okulun son haftasıydı. Yatağımdan çıkarak, yere düşmüş yorganı yatağın kenarına koyup Irmak'ın baş ucunda durdum. "Irmak, hadi kalk balım." kafasını yastığa gömerken bir şeyler homurdandı.

Uyanıcağını bildiğim için banyoya geçip işlerimi hallettim. Odaya girdiğimde, ikizimin hazır olduğunu gördüm. Siyah kotumu ve siyah sivitimi üzerime geçirdim. Saçlarımı tarayıp çantamı sırtıma taktım. Irmak'ta hazır olunca, kolkola evden ayrıldık.

***

   Öğle tenefüsü olunca hep birlikte kantine indik. Berat, Irmak, Selim, Kübra ve Rümeysa bir masaya geçip otururken, bizde Atakan'la sıraya girdik.

Az sonra bizde masada yerimizi almıştık. Önümdeki hamburgerden bir ısırık alırken masada dönen muhabbeti dinliyordum.

"Şehrin ortasındaki lüneparkın tadilatı bitmiş. Yarın açılacakmış." Berat'ın suyundan çektiği bakışları Selim'i bulurken bir şey düşünüyor gibiydi.

"Zaten son hafta olduğu için dersler boş geçiyor. Ne dersiniz? Perşembe günü gidip bir az eğlenelim mi?" Irmak sevinçle sandalyesinden kalkarken, Berat'ın yüzünde, bu pat diye söylenir mi? İfadesi oluşmüştu. Irmak'ı kolundan çekerek, "evet güzel olur. Ailelerimiz ile konuşalım. İzin alırsak gideriz." deyip son noktayı koydum.
Bir kaç kişinin onay mırıltılarıyla yemeyime geri döndüm.

Önümdeki çöpleri çöpe atıp. Masadakilere el sallayarak bahçeye çıktım. Hava alsam güzel olacaktı.

Etrafıma bakınarak ellerim ceplerimde amaçsızca dolaşıyordum. Okulun duvarına yaslanmış bana bakan çocuğu görünce duraksadım. Simsiyah saçları, ela gözleri, buğday teni ve 185 civarı boyu ile hiç tanıdık değildi. Bizim okuldan olsaydı sima olarak tanırdım.

Umursamayıp yoluma gideceğim sırada sırtını duvardan ayırarak yanıma doğru yürüdü. Gözlerini gözlerimden ayırmadan tam önümde durdu.

"Eren Can Güneş'i tanıyor musun?" hafif kalın sesiyle sorduğu soruyu düşündüm. Evet tanıyordum. "Evet, tanıyorum da neden?" eli mahçupça ensesine giderken, "Kardeşim biraz hırpalamış. Velisini çağırınca babamlar çalıştığı için ben gelmek zorunda kaldım." elini uzattı. "Bu arada ben Emir Asaf," uzattığı elini tutup gülümsedim. "Ben de, Toprak İkra, memnun oldum." gülümsedi. İki yanağındaki gamzeler ortaya çıkınca afalladım. Etrafımda hiç gamzeli erkek yoktu.

Elimi geri çekerken, "ozaman ben seni müdüre götüreyim." diyerek yolu gösterdim.

***

   Okul bitimi eve gelmiştik.. Akşam yemeğinden sonra annem ve babam Damla'yı da alarak misafirliğe gitmişlerdi. Evi boş bulan bizlerde, en dram dolu filmi açmış, peçete ve çerez kaseleriyle karşısına geçmiştik.

"Tamam sizi anlarım da, benim ne işim var lan burda?" Rüzgar'ın sitem dolu cümlesine göz devirdim.

"Fölm göcösö yöpölöm öközlör. Bönöm cönöm sököldö öközlör. Diyen kimdi acaba?" Irmağ'ın sesini kalınlaştırarak Rüzgar'ın taklitini yapmasına kahkaha attım. Aynen bunları demişti.

Rüzgar Irmağ'ın kafasına vururken gözlerini ekrandan ayıramıyordu. Onları boş verip filme odaklandım. Kız, erkek onu terk etti diye intağar edecekti. Çok saçma. Aşka inanırdım ama bu kız gibi canımdan vaz geçmezdim.

Kulaklarıma bir fısıltı ulaştı.

"Yakında, çok yakında aşk seninde kapını çalacak Toprak İkra Erel. İşte ozaman ruhunun eksiklerini tamamlayan bu adamı canından daha çok seveceksin. Yalnızca bekle."

.....

Bölüm sonu,



Hayat DediğinWhere stories live. Discover now