4

27 7 1
                                    

    Toygar Işıklı, Hayat gibi

İyi okumalar,

    Birlikte olmanın keyfi ile uzun uzun kahvaltımızı yapmış, annelerimize sofraları toplamalarında yardımcı olmuştuk. Şimdi de minikleri parka göndermiş, açıklık alanda voleybol oynuyorduk. Burak eline geçen topu bana atınca alıştığım için zorlanmadan tuttum. Her top eline geçtiğinde şimdiki gibi bana atıyordu. Bunu sadece ben diğil, abimde dâhil herkes fark etmişti. Hatta abim sinir ile Burak'a bakmış, Atakan bana atacağını bildiği için ağzına iki sarma tıkıştırıp bir bardak kolayı höpürdeterek yanımıza gelmişti.

Abim gözlerini burağın üzerinden çekmeden, "Toprak, Beste'nin canı sıkılmış. Biraz dolaştır sen onu." diyerek adeta beni kovmuştu. Sanırım ben olmassam kime atacağını merak ettiği için yapıyordu. Böyle olmazdı ama. "Abi bence siz babamları alın maç yapın. Biz de kızlarla bir şeyler yapalım. Hem baksana. Babam satranç takımını çıkardı." gerçektende öyleydi. Babam o takımı çıkardığında en az iki saat oynardı. Annelerin itirazlarını, babaların da kaçış denemelerini görünce gülmeye başladım. Koskoca adamlar babamın huyu yüzünden ilk okul çocuğuna dönmüşlerdi yahu.

Daha fazla o hallerine dayanamayıp birkaç kez de onları çektim. Çok tatlılardı. Yanlarına gelerek, "bizimkiler maç yapacaklar. Sizde katılırmısınız amcalarım?" dedim. Hepsi ayaklanınca sırıttım. Yanımdan geçen amcamların teşekkürlerini duydukça gülesim geliyordu. Hepsi koşaradım açıklığa gidince babam memnuniyetsiz bir bakış attı. "Öyle olsun bakalım."

Erkekler maça başlayınca ikizim çaktırmadan Selim'i izlemeye başladı. Gözlerindeki parıltılar öyle yakışıyordu ki ona. Hep böyle mutlu olsun istedim. Top Selim'e geçince hızla gol attı. Takımdakilerin sevinçlerinin arasında gülümseyerek bizim olduğumuz tarafa kısaca bakıp oyuna geri döndü. Kime baktığı bu uzaklıktan belli olmasada ikizim minik bir tebessüm gönderdi.

Arkadan bacaklarıma sarılan minik kollarla bakışlarımı ikiliden çekip yerdeki bıcırığa çevirdim. Arya minnakım bana kocaman gülümsüyordu. Eğilip kucağıma aldım. "Topyak abla kimse benimle oynamıyoy. Ben çok sıkılıyoyum diyoyum dinlemiyoylay. Sen benimle oynaymısın?" kocaman gülümseyip yanaklarından öptüm. "Tabikide oynarım. Ha sana papatya tacı yapalım mı miniğim?" sevinçle ellerini çırptı. "Ay çok güzel. Ben de piyenses olacağım. Ama ben piyenses papatya tacı nasıl yapılıy bilmiyoyum ki." asılan yüzüne bakıp güldüm "Ben biliyorum ama." küçük kollarıyla sıkıca sarıldı. "Bende piyenses olucam. Aykadaşlayımın ablalayı onlaya taç yapıyoylay. Ama Atakan bana yapmıyoy. Benimle oyun da oynamıyoy." atakan delidolu birisiydi ama onunla oynadığını her fırsatta görüyordum. Değer verdiği kişiler sayılıydı ve her anını onlarla geçirmeye bayılırdı. Kucağımdaki miniği yere bırakıp papatyaların yanına çöktüm. İki papatyayla başlayıp örerek ilerledim.. Kısa sürede bitmişti. Başına dikkatle yerleştirip saçını düzelttim. "Çok tatlı oldun minik pirenses." gerçektende çok yakışmıştı. "Ben şimdi hangi piyenses oldum?" sorusuna güldüm. "Sen masallardaki hiçbir prenses olmadın/." cümlem ile yüzü asıldı. "Sen papatya prenses oldun. Hiçbiri senin kadar güzel değil." bana kocaman sarılıp teşekkür ettikten sonra yanımdan ayrıldı.

Ayağa kalkarak bizimkilerden uzakta bir ağacın altına oturdum. Telefonumdan kulaklıklarımı takıp bir parça açtım. Biraz böyle kalsam çok güzel olacaktı.


.....

Bölüm sonu,

Hoşça kalın.

Hayat DediğinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin