10

18 5 4
                                    

    

İyi okumalar,

     Rümeysa Yıldızdan:

   Berat kolunu omzuma atmış, birlikte dondurma satan bir yer arıyorduk. Kışın ortasında karlı havalarda yediğimi bilirdim.. Ve tabi sonrasında hasta olduğumu... Cebimde titreşen telefonumu hissedip elime aldım.

Annecim arıyor.

Berat beni yolun kenarına çekerken, telefonu açıp kulağıma koydum.

"Efendim annem,"

"Ne yapıyorsun canım?" neşeli sesine tebessüm ettim.

"Lünaparktayız biliyorsun. Berat'la dondurmacı arıyorduk. Sen ne yapıyorsun? Birşey mi oldu?"

Kulağını telefona yapıştıran ayıya sert olmayan bir yumruk geçirdim. Yüzünü buruşturarak dudaklarını oynatıp "acıdı ya." dedi.

"Evet canım, eğlencenizi bölmek istemezdim ama teyzeni birinin alması gerekiyor. Ben birodan ayrılamıyorum. Babanda hastanede yoğunmuş. Sen karşılamaya gider misin canım?"

"Peki annecim, kaçta inecek?"

"Bir saat sonra, dikkat et. Öpüyorum tatlım. Görüşürüz."

"Ederim. Görüşürüz."

Telefonu cebime sıkıştırıp Berat'a döndüm. "Berat, benim teyzemi karşılamaya gitmem gerekiyor. Eve bırakır dönerim zaten."

"Oo Sude teyzemi geliyor? Tamam pamuk, geleyim mi bende?"

Başımı iki yana salladım.. "Yo, gelme sen. Ben hallederim."

Gülümseyip burnumu sıktı. Sinirle eline vurdum. Yalandan yüzünü buruşturarak asker selamı verip uzaklaştı.

Çıkışa doğru yürürken durağı arayarak bir taksi istedim.
Çok geçmeden gelen taksiye geçtim. Adresi söyleyip arkama yaslandım.

Telefonum titreşti.

0534, "Rümeysa, seni çok seviyorum. Lütfen, bana son bir şans ver. Sensiz olmuyor. İçtiğim su bile acı sensizken. Lütfen, lütfen, lütfen, lütfen.

Rümeysa, " Hayır, asla, asla seni affetmeyeceğim. Sen o şansları benimle çıkarken başkasına gittiğinde harcadın. Şimdi şans falan isteyemezsin. Ama ne var biliyor musun! Nah, benden sana koca bir nah."

Bu kişiyi engellediniz.

"Geldik kızım." bakışlarım sinirle taksi metreyi bulurken, parayı uzatıp arabadan indim.

İçtiğin suda boğul emi. Allahın ayısı,

Derin bir nefes aldım. Teyzemi böyle karşılayıp moralini bozamazdım.

İlerideki boş banklardan birine oturdum. Etrafımdaki insanları incelerken gözüme birisi ilişti. Yüz hatlarından yabancı olduğu anlaşılıyordu. En fazla yirmi iki yaşında gibiydi. Sol elini siyah pantolonunun cebine iliştirmiş; gri tişörtünün üzerine ince bir ceket geçirmiş; sağ eliyle valizini çekiştiriyordu. Siyah gözleri izlediği yoldan bana dönünce irkildim. Bakarken dalmıştım.

Gözlerimin ta içine bakarken, dudaklarına minik bir gülümseme kondurdu. Karnımdaki sancıyı görmezden gelip bende gülümsedim.

"Rümüşüm, ay nekadarda özlemişim. Gel bakayım buraya."

Teyzemi görünce kocaman sarıldım. Yüzümdeki kocaman gülümsemeyi silmeden geri çekildim.

"Oy kuzum benim, öyle çok özlemişimki seni. Annenler nerde? Çalışıyorlar değil mi? İyi olmuş gelmedikleri. Ben rümüşümle giderim eve. Kız dur bir bakayım sana. Bir yılda güzelleştin mi? Ah evet, tam bir genç kız olmuşsun. Doğru söyle, sevgilin varmı! Benimki de soru, senin olmayacakta benim mi olacak." teyzemin şen kahkahası kulaklarımda yankılanırken; ben az ileride bize bakan çocukla kızarmaya başladım.

Ne diyorsun teyze ya. Herkesin içinde beni övmen gereklimiydi sahiden?

Tek tesellim, ilerideki çocuğun türkçe bilmiyor oluşuydu.

Yani umarım.

.....

Bölüm sonu,








Hayat DediğinWhere stories live. Discover now