28

5.5K 591 412
                                    

|Kaderin koptuğu nokta

"Buraya yalnız gelmen ne büyük hata sevgili Jeongguk."

Damson'a söyleyeceği onlarca söz dudaklarına dizilirken Taehyung eşinin konuşmasına zaman tanımadan bedenleri arasına girip Jeongguk'u arkasına aldığında, onun annesine karşı ilk kez böylesine öfkelendiğini görüyordu. Eli kolunun üzerindeyken bırakmak istemezcesine tutunmuştu ona ve bu temasla kurdu suyun bir hâyâl olduğu çölün ortasına kendisi için bahşedilen gölü bulmuşcasına sevinmişti.

"Neden geldin anne?"

"Ver şu ucubeyi Taehyung, senin eşin olma hakkını çoktan kaybetti."

Ucube.

Jeongguk'a ne hakla bu şekilde seslenebilirdi? Delireceğini hissediyordu, yeraltındaki canavarlarla kendi eşini bir tutması kurdunu öfklendirirken baskınlık uygulamak istercesine istemsizce feromonların salgılamaya başlamıştı.

"Bu da ne demek? Biz evliyiz ve benim kimseden ayrılmaya niyetim yok. Burası Jeongguk'un evi, en güvende hissetmesi gereken yere böyle tehtitkârca giremezsin."

Jeongguk şaşkınca önündeki bedene bakarken hâlâ arkasında durmaya devam etse de başını Damson'a çevirip hâyâl kırıklığı dolu suratına bakmıştı. Taehyung'un kendisini öylece kollarına teslim edeceğini mi düşünmüştü? Sarf edilen onca söze, yapılan hatalara rağmen Jeongguk'u kaybetmek istemediğini dile getirmişti. Jeongguk ona duyduğu öfkeye rağmen eşinin söylediği sözler hiç bilmediği bir kitabı imzalamasını engellemiş, yapacağı büyük hatadan hiç haberi olmadan çekip kurtarmıştı küçük şeytanını.

"Bu da ne demek? Benim sözlerimi çiğniyor musun?"

"Ben yalnızca eşimi senin anlamlandıramadığım öfkenden koruyorum anne. Bu kalabalık da ne böyle? Ne planlıyordun?"

"Kyung onu istiyor. Karşılığında yıllardır süren bu çatışmayı bitirmek istediğini söyledi. Bunu geri tepemeyiz."

"Ne yani onu Kyung'a mı teslim edecektin?"

Öfkeden deliye dönmüş hissediyordu. O an için karşısında kim olduğunu unuturken mührü ateş değmişcesine bedenini yakıyordu. Düşüncesi dahi bu hâle getirirken annesinin böyle bir şeyi gerçekleştirmek istemesi mantıklı yanını saniyeler içersinde yok etmişti.

"Buradan hemen gidin, son uyarım."

Taehyung'un sert sesi etrafta yankılanırken teyzesinin arkasındaki kalabalığa doğru konuşmaya başlamıştı.

"Onu benden mi alacaktınız? Buna cesareti olan var mı?"

"Seni gücün için kullanan bir ucube için bize karşı geldin öyle mi? Yazıklar olsun sana."

Jeongguk kendisine edilen hakarete karşı daha fazla dudaklarını kapatamamış ve öfkeyle öne atılmıştı.

"Taehyung'u gücü için kullanan da ucube olan da sensin! Günler öncesine kadar benim onun kim olduğundan dahi haberim yoktu!"

"Bunu bilemeyiz. Ucubelerden biri bugün yanıma gelerek uzun süredir Jeongguk'un kendileriyle görüştüğünü söyledi. O yüzden bu kararı vermek benim ve ailemiz için en doğru olanı."

Damson'un söylediği yalanla şaşkınca ona bakarken hızla Taehyung'un kolundan tutarak yüzünü kendine çevirmişti.

"Benim hiçbir şeyden haberim yoktu, bana inanmalısın. Yalan söylüyor Taehyung. Biliyorsun değil mi?"

"Ben mi yalan söylüyorum? Taehyung hiç sorgulamıyor musun bu ucube nasıl olur da hiç bilmediği bir yere büyük bir hevesle gider diye? Üstelik dün onu meydanda yeraltı hakkında uyarırken gözü kararmış bir şekilde oraya gitmek istediğini söylüyordu."

wanderlust 'tkWhere stories live. Discover now